Dr. King ve Gandhi sivil itaatsizliğe bu disiplinli yaklaşımı aşılayan öncü figürlerdendir. Nasıl ki ordu eğitim yapar ve stratejilerini sürekli olarak geliştirirse, sivil itaatsizler de hem teorik hem de pratik eğitimden geçmelidir. Henry David Thoreau, “Sivil İtaatsizlik” adlı metninde, insanları haksız yere hapseden bir devlette, adil insanın yerinin hapishane olduğunu savunur. Bu metinde, bir dava...
Son Yazılar:
ARTCONTACT İSTANBUL 2025
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: Filiz Kallenci-“ESSE”
İRAN’DAN BİR FOTOĞRAF SANATÇISI: ALİ DAGHİGH
İlhan Koman: Akdeniz’e Doğru sergisi
Sait Faik’in adasında bir Hollandalı: Koenraad Marinus Van Lier
Çekirdek kabuğu
Ahşaptan Dijitale: “Mektup Selam Söyle…”
Yunus Emre’de Sevgi veya Dostluğun Meta-Ekonomipolitiği
Galeri Artist’te Yeni Sergi: Alexey Firsov-Podima Blossom
Geçmişin Gölgesinde Bugünü Anlamak
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
Yeni Kitap: Ölümünün 71. yılında Sait Faik’e Yeni Bir Bakış
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Nasıl Faşist Olunur?
AŞK ÜZERİNE ÇİZGİ DIŞI BİR TEZ
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
20. Uluslarlarası İşçi Filmleri Festivali başlıyor
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
SELMAN NACAR’IN TEREDDÜT ÇİZGİSİ ÜZERİNE
Kategori: Kritik
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Sefiller’in yazarına yönelik kamuoyunda yer alan övgülerin aksine, yazışmalar özel bir aşağılamayı ortaya koyuyor. Sefiller’in saygıdeğer yazarı ve Fransız edebiyatının devi Victor Hugo, aynı zamanda bir baş belasıydı – en azından çağdaşı ve şair arkadaşı Charles Baudelaire’e göre. Baudelaire, Ocak 1860’ta bilinmeyen bir muhabirine yazdığı mektupta, Hugo’nun kendisine “sürekli aptalca mektuplar göndermeye devam etmesinden” yakınıyor...
HAPİSE ATILAN İLK BELGESEL FİLMCİ: LEO SELTZER
John F. Kennedy döneminde Beyaz Saray’ın film yapımcısı olan Leo Seltzer, Amerika’da film çekerken tutuklanıp hapse atılan sonrada duruşmaya çıkarılan ilk film yapımcısıdır. “ Bütün yayın organlarına sahiptiler. Çıkan gazeteler, radyo haberleri bütün yapılan programlarda bambaşka bir dünya gösteriliyordu. Gerçekte ise işsizlik, yoksulluk bütün ülkede yayılmaktaydı. Ama toplum uyutuluyordu. Ekonomik kriz her geçen gün büyüyor,...
SANAT EĞİTİMİNİN TARİHİ
GÖRSEL SANATLAR ÖĞRETİMİNDE DÜŞÜNSEL VE SOSYAL EĞİLİMLER Doktorasını 1965 yılında Stanford Üniversitesi’nden alan ve uzun yıllar Connecticut ve Kaliforniya’daki devlet okullarında sanat öğretmenliği yapan Arthur D. Efland Sanat Eğitiminin Tarihi : Görsel Sanatlar Öğretiminde Düşünsel ve Sosyal Eğilimler adlı kitabında sanat eğitiminin de bir tarihi olduğunu 1961 yılında Stanford Üniversitesi’nde Yüksek lisans öğrencisiyken keşfettiğini söylüyor....
OSCAR ÖDÜLLERİ: KONSEY FİLMİ VE TRUMP
Konsey filminin sonundaki mesaj tamamen Trump’ın karşısındadır. Trump’ın ABD’nin yıllar boyu içinde edindiği yerleşik kurallarını değiştiren tutumu, elindeki güçle “ben her istediğimi yaparım” davranışlarıyla aldığı kararlara ABD de büyük bir kitle karşı çıkmaktadır. 16 Mayıs 1929 tarihinde Los Angeles’ta bir otelin yemek salonunda 270 kişinin katılımıyla başlayıp, 15 dakika süren bir tören olan Oscar, her...
Fikirler ve Tarih: İdeolojilerin Devrimler Üzerindeki Etkisi
Eleştirmenler, neoliberal doktrinlerin etkisini abartmanın tehlikelerine karşı tetikte olmamız gerektiğini savunuyor. Kuşkusuz 1950’ler ve 60’lardan bu yana zaman değişmişti; piyasalar devletlerin pahasına daha fazla güç kazanmıştı ve işçi sınıfı artık eskisi kadar güçlü değildi. Büyük tarihsel değişimlere damgasını vuran siyasi çalkantılarda fikirlerin rolü ne kadar önemlidir? Bunlar çok daha derin maddi ve sosyal süreçlerin sadece...
Sinemanın Sırları: Louis Malle
“Dokuz on yaşlarındaydım. Evde babamın özel davetlileri yemeğe gelmişti. Babam ünlü bir sanayiciydi, arkadaşları da öyle…. büyük iş adamlarıydı. Masa kurulmuş hepimiz yerlerimizi almıştık, masada en az 14-15 kişi vardı. Babamın bir arkadaşı-oda ünlü bir sanayiciydi- hani konuşsun diye çocuğa soru sorarlar ya…bana döndü “Louis büyüyünce ne olacaksın?” diye sordu. Biraz düşündüm “ben film yapımcısı...
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
Agnes Varda ile yıllar önce Behind The Camera TV dizisini yaparken New York’ta tanışmıştık. Yıllar boyu dostluğumuz devam etti. “Her gün evde mutfakta yemek yaparken tencerede o yemek pişerken ya da arada kat kat yufkayı dizer aralarına peynir koyar ve fırına yerleştirir börek olmasını beklerken bir gün kendimi Paris sokaklarında film yaparken buldum. Ve yıllardır...
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
İçimizdeki cevheri toplum ve düzen nasıl yok ediyor? Film bittiğinde içimde tarif edemediğim ince bir huzursuzluk vardı. İlk bakışta her şey olağanca haliyle “doğru”ydu, filmin ortaya kuvvetlice koyduğu eleştiri tam da çağımızı yansıtıyordu. Ama bir şeyler yanlış hissettiriyordu. Temelde bir şeyler… Biraz üzerine düşününce bunların neler olduğu konusunda zihnim daha da berraklaştı… ”Anaokulu Öğretmeni” (The...
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
Herzog, Peru’daki vahşi ormanlarda aylarca süren Aguerra filmi sırasında çekim koşullarına dayanamayan ve setten kaçan başrol oyuncusu Klaus Kinski’ye tabanca çekmiş, tabancayı ortalarına koymuş “çekime dönmezsen ben seni vururum ya da sen beni vur ve çeker gidersin” demiştir. “Sinema inanırlığını kaybediyor. İnsanlar sinemada gördükleri filmlerde kendi gözlerine gördüklerine inanmak istiyorlar. Special efektlerle, sinema hileleriyle yapılan...