HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor

Zaman bazen bir garajda bekler. Boyası solmuş bir duvarın ardında ya da uzun zamandır çalıştırılmamış bir motorun soğuk silindirlerinde… İstanbul’un Mecidiyeköy’ü de öyle bir zamansızlıkta karşılıyor bizi bu kez. HB Art Gallery’nin yeni adresi eski bir garaj. Ama öyle her garaj gibi değil; adı “Art N Moto” olanından. Yani direksiyonla tuvali, krom kaplamayla fırça izini aynı anda düşleyenlerden.

Bir galeri açılışı düşünün ki duvarlarında yağlıboya tablolar, ortasında ise sessizce bekleyen bir motosiklet ve onu karşıdan selamlayan klasik bir cabrio otomobil. Sergi boyunca onlar da sanki ziyaretçiler gibi… Biraz uzak, biraz dahil, ama en çok da geçmişten gelen iki tanık gibi.

HB Art Gallery kurucularından Hazım Evrengil’in sesi mekâna karışıyor: “Biz Art N Moto’nun eski garajına girdik aslında.” Bu cümle, bir sanat manifestosu kadar güçlü değil belki ama bir anı defterinin ilk cümlesi kadar içli. Çünkü burada mesele yalnızca sanat sergilemek değil; bir geçmişi, bir tutkuyu ve hatta bir kokuyu o metalik, benzine bulanmış çocukluk kokusunu galeri duvarlarına sinmiş olarak yaşatmak.

HB Art Gallery Nişantaşı’ndan buraya taşınarak yalnızca adres değiştirmemiş, hafızasını da, sergi anlayışını da dönüştürmüş. İlk sergi bir retrospektif değil yalnızca; aynı zamanda bir vefa seremonisi. Üç yıldır yolları galeriyle kesişmiş 10 sanatçının eserlerinden oluşan bu seçki, geçmişin sesini bugünün gövdesine taşıyor. Her sanatçıdan ikişer, üçer eserin yer aldığı sergide, her iri bir araya gelip “biz buradaydık” diyor usulca.

Ve bu eserler, alana yerleştirilmenin ötesinde, aynı zamanda titizlikle düşünülmüş. Yusuf Taktak’ın bu serginin yerleştirme sürecine verdiği emeği göz ardı etmemek gerek. Usta ressamın küratöryel dokunuşu, serginin yalnızca göze değil, mekâna da nefes aldırmasını sağlamış. Onun eli değdiği zaman, duvarlar sadece duvar olmaktan çıkıyor; anlatının parçasına dönüşüyor.

Ama bütün bu sessizliğin içinde en çok ses motorlardan geliyor. Sergiye Art N Moto koleksiyonundan dahil edilen o araçlar biri otomobil, biri motosiklet yalnızca nesne değil burada; birer karakter. Biri belki bir ralli sonrası yorgun, diğeri Cihangir rampasında eski bir aşkı hatırlıyor. Ve biz onların arasında yürürken, sanatla hızın, estetikle adrenalin’in el sıkıştığı o ince çizgide yürüyoruz.

Coğrafyası benzin kokan bir şehirde yaşıyoruz. İstanbul, bazen bir otoyol kadar hızla geçip giden, bazen de bir atölye kadar sessiz kalan bir yer. HB Art Gallery’nin bu yeni hamlesi, şehrin o karmaşasına yeni bir estetik sığınak sunuyor. Sergi alanı önceki Nişantaşı lokasyonundaki gibi sıcak ve samimi. En azından açılışa gelen birçok kişinin yorumları böyle. Ve haklılar.

Sanat, bazen bir çerçevede değil, bir jantta, bir egzoz borusunda ya da bir direksiyon simidinde yaşar. HB Art Gallery, bunu cesurca hatırlatıyor. Art N Moto’nun hayaleti hâlâ orada bir köşede duruyor. Belki bir sonraki sergide yeniden canlanır; belki bir sanatçının işinde gaz pedalına biraz fazla yüklenilir.

Yakın gelecekte burada pek ilginç buluşmalara, konuşmalara, farklı sanat etkinliklerinden disiplinlerarası gösterilere kadar birçok etkinlik yapılacağı şimdiden hissediliyor.

HB Art Gallery, geçmişten aldığı güçle, geleceğe daha yüksek devirle giriyor.

Kim bilir…

Belki de sanat, en çok gaza basıldığında başlar.

Fotoğraflar: Ozan Gençer

Yorumunuzu şu adrese bırakın Cevabı iptal Et

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.