GİRİŞ:
“Metamodernizm” terimi; ilk olarak akademik kültürel çalışmalar alanında, kültürel teorisyenlerin ve sanat eleştirmenlerinin postmodernizmden bu yana yeni kültürel gelişmeleri kavramsallaştırmaları ve çerçevelemeleri için bir yol olarak ortaya çıktı. Bu söylem, bu gelişmeler hakkında önemli içgörüler ve post-postmodern sanat eserlerini değerlendirmek için yeni bir ölçüt sunan iki Hollandalı kültür teorisyeninin 2010 yılında yayınladığı “Metamodernizm Üzerine Notlar” başlıklı çığır açıcı bir makalenin ardından başladı.1 “Metamodern” terimi ise ilk defa 1975 yılında eleştirel kuramcı Mas’ud Zavarzadeh’nin 20. yüzyıl sonu yaşamının fantastik ve kurgu benzeri nitelikleriyle gerçekliğin giderek bulanıklaşmasıyla mücadele eden belirli bir tür (o zamanlar) çağdaş romandan bahsederken kullanıldı.
Bir felsefi düşünceyi anlayabilmek için çaba gösterenlere o düşünce hakkında oluşturulmuş külliyat çok önemli ip uçları verir, ancak hayatlarını başka işlerde kazanan sıradan insanların da o felesefeyi ana hatlarıyla ve ip uçlarından hareketle anlaması için de bu kulliyat içinde boğulmaması gerekir. Bu nedenle metamodernizmi anlatırken, anlatım dili daha da basite indirilirken görseller üzerinden de açıklamalar yapılmaktadır.
Metamodernizmi ana hatlarıyla anlayabilmek için hareket noktamız “Modern” teriminden başlayacaktır. Tarihi süreç içinde değişen dünya ve toplumların moderniteyele sınırlandırılması yetersiz kalacaktır. Mevcut olan bir terimi değiştirmek için eklenen her terim veya yazım işareti mevcut terim üzerinden hareketle yeni bir terim farklı anlamlar ifade etse de yine o ilk yalın terime gönderme yapma ve destek alma ihtiyacını ortaya koyar. İlk terim Modern, son hali Metamodern, hemen aklımıza gelen ise postmoderndir.
Bu iç içelik; her birinin diğerine göre aynısı yapmadığı gibi tamamen ilgisiz ve bağlanısız yapılar haline de getirmez. Bir soyağacı gibi düşünmekte yarar bulunmaktadır.
21. yüzyıl dönemi; eğitime yeni kavramlar, çeşitli yaklaşımlar getirdi ve sayısız bilgiyle yüklü, yeni fikirlerle başa çıkmanın yeni yollarını buldu. Bu da felsefe, estetik ve kültür gibi birçok yeni düşünce biçimini etkiledi ve değiştirdi, dolayısıyla günümüzde değişen düşünce, kültür ve sanatın aşamalarının belirlemesini bir zorluk haline getirdi. Akademisyenler her zaman post-postmodernizm veya “meta-modernizm” için doğru terimi bulmaya çalıştılar. Teknoloji, ideoloji, sosyal, eğitim ve düşünce yaklaşımları, sanat eserinin ana temasını ve odak noktasını aşmak için fikirlere önem veren çağın ötesinde önemli ölçüde değiştiğinde ve estetik değerler bağlam içinde yorumlandığında ve teknoloji ve unsurları, sanatın olasılıklarını son derece etkileşimli bir ifade aracıyla yeni bir aşamaya taşıdı.
Metamodernizm, 20. yüzyılın sonlarındaki postmodern modun ötesine geçen çağdaş kültürdeki gelişmeleri ifade etme aracı olarak son yıllarda ilgi gören bir terimdir. İklim değişikliği, mali çöküş ve muazzam teknolojiler kullanılarak küresel çatışmaların tırmanması nedeniyle, son yirmi yılda yaşanan sayısız krizin ardından dünya erken ilan edilen “Tarihin Sonu”nun ötesinde bir şeye doğru algılanabilir bir kolektif değişim arzusunun ortaya çıkışına tanık oldu. Başka bir değişle değişim kendiliğinden sürekli ve akarak geldiği için önemli olan bu süreci tanımlamaktı.
Peki, metamodernizm nedir? Bu soruyla kastettiğim şey şu: Metamodernizm ne tür bir “şey”? Hangi kategoriye uyuyor? Burada incelediğimiz nesne (veya süreç) sınıfı nedir ve hangi kapsamda işliyor? Metamodernizmin bir dönem terimi , kültürel bir fenomen ve yeni gelişen bir kültürel paradigma (Alexandra Dumitrescu); bir kültürel mantık , bir duygu yapısı , bir duyarlılık (Vermeulen ve van den Akker); bir episteme (Dember); bir metamem , bir sembol seti , bir felsefe , bir gelişim aşaması (Hanzi Freinacht); bir kültürel kod (Lene Rachel Andersen, Hanzi Freinacht); bir düşünce perspektifi (Tomas Björkman); bir araştırma paradigması (Storm); bir gerekçelendirme sistemi (Greggs Henriques); ve bir kültürel dünya görüşü (Bobby Azarian) olarak anıldığını gördük. İronik bir şekilde, metamodernin tanımlarındaki geniş örtüşmeye rağmen, en büyük ayrım “metamodern”in tam olarak ne olduğu konusunda gibi görünüyor . 2
Şu aşamada modernizm üzerinden yapılan anlatımların durumu; kör adamların filin hangi uzvuna (Hortum, kulak, ayak vb.) dokunduysa anlatımları da görmediği ve sadece dokunarak hissetmeye çalıştığı parçadan hareketle fil bütününe yönelik olacaktır. Metamoderizm konusundaki tartışmalar zaman içinde öncelikle bir ana hatta zeminine yaklaşarak devam edecek ve daha sonra detayda tartışmalar yoğunlaşacaktır. Bu yazıyla metamodernizmin ana çervesini anlamak üzerine çaba gösterildiği için farklı yaklaşımlar şimdidlik konu dışında turulmaktadır.
Metamodernizmi daha genel olarak aşağıdaki şeklide anlatmak mümkündür; Dünyanın doğal düzeni içinde salınımda önemli yer tutar. Salınımın her iki ucundaki iki seçenek arasındaki seçimde her ikisinin de eşit derecede doğru olduğunu kabul etmek, açık fikirli olmak için de olmak tek doğru yoldur. Modernist saflığın ve onun alaycı samimiyetsizliğinin getirdiği ataletten kurtarmak gerekir. Hareket; bundan böyle konumlar arasındaki salınımla mümkün olacak, birbirine taban tabana zıt fikirler devasa bir elektrik makinesinin titreşen kutupları gibi işleyecek ve dünyayı harekete geçirecek. İki rakip fikir olduğunda, gerçek ne biridir ne de ötekidir, ikisinin ortasında bir yerde değildir, ancak iki uç arasında hızla gidip gelir. Tüm hareket ve deneyimlerin doğasında var olan sınırlamaları ve bu sınırlamaları aşmaya yönelik herhangi bir girişimin boşunalığını kabul etmeliyiz. Bir sistemin temel eksikliği, belirli bir amaca ulaşmak veya onun gidişatına köle olmak için değil, belki de vekaleten gizli bir dışsallığı görmek için bir bağlılık gerektirmelidir. Görevimize sanki bu sınırlar aşılabilirmiş gibi başlarsak varoluş zenginleşir, çünkü böyle bir eylem dünyayı açığa çıkarır. Her şey geri döndürülemez bir şekilde maksimum entropik uyumsuzluk durumuna doğru kaymaya yakalanmıştır. Sanatsal yaratım, içindeki farklılığın ortaya çıkmasına veya açığa çıkmasına bağlıdır. Etki, zirvesinde, kendi içindeki farklılığın aracısız deneyimidir. Sanatın rolü, aşırılığı varlığa doğru ikna ederek kendi paradoksal hırsının vaadini keşfetmek olmalıdır.
Şimdiki zaman, anlıklık ve eskime ikiz doğumunun bir belirtisidir. Bugün, biz gelecekçi olduğumuz kadar nostaljiyle de yaşıyoruz. Yeni teknoloji; olayların çok sayıda konumdan aynı anda deneyimlenmesini ve canlandırılmasını mümkün kılıyor. Bu ortaya çıkan ağlar, onun sonunu işaret etmekten çok, tarihin demokratikleşmesini kolaylaştırıyor ve büyük anlatılarının burada ve şimdide yol alabileceği çatallı yolları aydınlatıyor. Tıpkı bilimin şiirsel zarafet için çabalaması gibi, sanatçılar da bir hakikat arayışında olduklarını varsayabilirler. Tüm bilgiler; ister deneysel, ister aforizmasal olsun, hakikat değeri ne olursa olsun, bilgi için bir zemindir. Büyülü gerçekçiliğin bilimsel-şiirsel sentezini ve bilgili naifliğini benimsemeliyiz. Hata, mantık doğurur. İdeolojik bir demirlemeyle engellenmemiş pragmatik bir romantizm öneriyoruz. Metamodernizm farklı ve anlaşılması zor ufukların çoğulluğunun peşinde; ironi ve samimiyet, naiflik ve bilgililik, görelilik ve hakikat, iyimserlik ve şüphe arasındaki ve ötesindeki değişken durum olarak tanımlanmalı. İleriye gitmeli ve salınmalıyız!
TERİMLER:
Meta:
Metamodernizm sadece postmodernizme karşı basit bir tepki değildir ve sadece çatışma, devam eden inkar veya kavramlar veya teoriler hakkında soru sorma aşamasında kalmaz. Metamodernizm, sorunlara çözüm arama ve mevcut teorilere yönelik arzu edilen konumlandırmayı destekleyerek modern ve postmodern arasındaki çatışmayı birleştirmeye, uyumlu hale getirmeye ve çözmeye çalışan bir eğilimdir, sadece onlarla mücadele etmek veya onları sorgulamakla kalmaz.
T. ve R. Vermeulen Akker “Meta” önekine atıfta bulunduklarında, ”ile”, ”arasında” ve ”ötesinde” anlamına gelen eski Yunanca anlamını çağrışım olarak korurlar. Değişim, dönüşüm, başkalaşım ve bilişimde kullanılan “hakkında” anlamı gibi yeni ve güncel anlamlar ekleyerek anlamının genişletilmesini öneriyoruz.
Meta- = değişimle ilgili: bazı sıfatlar, fiiller ve isimlerle kullanılır;
Metamorfoz = tamamen farklı bir şeye dönüşme süreci;
Metalanguage = başka bir dili tanımlamak veya analiz etmek için kullanılan bir dil biçimi veya terim kümesi.
Bu yeni anlamları ekleyerek şunu söyleyebiliriz: metamodernizm, çağdaş toplumları karakterize eden eğilimi temsil eder, varoluşsal sorunlara yeni bir felsefi vizyonun ifadesidir. Bu vizyon onların yaklaşımında ve çözümünde iz bırakır.
Tarihsel evrim açısından metamodernizm, postmodernizmden sonra gelen bir aşamadır, çünkü aralarında net bir mekansal-zamansal sınır belirlemek mümkün değildir. Metamodernizm, kişinin postmodern düşünceye özgü şüpheciliğe teslim olduğu, modernite ile postmodernizm arasında ve postmodernizmin kendisiyle pasifleştirme ve uzlaşmayı önerdiği aşamadır. Eleştirmenin ve sorunsallaştırmanın değil, toplumsal sorunlara çözüm bulmak için yapıcı çabanın anahtar olduğu aşamadır. İleriye dönük ve proaktif düşünmeyi teşvik eder, “eğer gelecekte nasıl olacak”, “ne yapabiliriz …” pozitif, meditatif, düşünceli, mantıklı, aktif ve proaktif düşünme!
Modern: Modern Felsefe’ yaygın anlayışa göre 17. ve 18. yüzyıl felsefelerini betimleyen bir terimdir ve modern felsefenin Descartes ile başladığı kabul edilir. Anglo-Sakson dünyada modern felsefeyi Francis Bacon ile başlatanlar da vardır. ‘Modern’ terimiyse kısaca Orta Çağ yaşam tarzından sıyrılarak yepyeni bir yaşam tarzına geçişi anlatır. Bu durum insanın özgür aklının yol göstericiliğini öne çıkarmasıyla gerçekleşmiştir. Rönesans döneminde tanrısal buyruklar yerini insan aklına bırakır. Modern ifadesi, sanıldığından daha esnek bir kullanıma sahiptir ve 17. yüzyıldan başlayıp 20. yüzyılın ilk yarısına dek uzanan geniş zaman dilimini ifade eder. Bu zaman diliminde yapılan felsefeye de modern felsefe denir.3
Post Modern: Postmodernizm, modernizm sonrası ya da modernizm ötesi anlamında kullanılmaktadır. Postmodernizm terimindeki post sözcüğünün Türkçe karşılığı ‘sonrası’ ve/veya “Ötesi” olarak ifade edilebilir. Bu anlamda postmodern durum modern sonrası bir toplumsal ve kültürel ortama işaret eder. Postmodernizm olumlu ya da olumsuz anlamda modernizmden farklılaşan tüm siyasal ve toplumsal değişimleri, düşünsel ve kuramsal ürünleri ve kültürel pratikleri kapsayan bir formülasyondur.4
Metamodern felsefe:İinternet ve sosyal medya insanların hayatlarında gerçekten baskın faktörler haline geldiğinde ve çoğumuz artık endüstriyel malların üretimi ve dağıtımına doğrudan katılmadığımızda sahneye çıkar. Bu, ilerlemeye olan modern inancı postmodern eleştiriyle birleştiren bir dünya görüşüdür. O zaman elde ettiğiniz şey, insanların daha büyük karmaşıklığa ve varoluşsal derinliğe doğru uzun ve karmaşık bir gelişim yolculuğunda olduğu bir gerçeklik görüşüdür. Metamodern felsefe, modern ve postmodern insanlar için aynı şekilde sezgiye aykırı olan fikirler ve varsayımlardan oluşan bir dünyadır. Ancak hem modern hem de postmodern felsefeler giderek daha eski olduğu için, bu metamodern fikirler gelişmeye, tutunmaya ve yayılmaya hazırdır. Bir gün, bugün modern felsefe kadar baskın hale gelebilirler.5
Bu resim konunun başlangıcını tam olarak anlatmaktadır.
Konuyu geleneksel, modern ve metamodern veri yığınları üzerinden anlatırsan bağlantılar ve işleyişi daha rahat görebiliriz.
https://mmc.vc/research/the-meta-modern-data-stack/
Metamodernizm; postmodernizm metodolojisinin gerçekliğini kavramada yetersiz kaldığı olgusuna karşı yeni yöntemle gerçekliği aramak için refleksif bir yöneliştir. Metamodernizm salınımı; yeni bir sınır koyan felsefi ve metodolojik yaklaşımlarının değişimini teşvik etmeye başlayan dünyanın doğal düzeni olarak kabul eder ve hızlı değişimle yansıtılan kültürel konuma, insanların deneyimlerine ve dünya görüşüne dayalı öğelerin inşasının bir örneğidir. Metamodernist metodoloji, temelde modern bir dünyanın deneysel bir özgüllüğü olarak kabul edilen şeyin bağlamlaştırılması ve açıklanması girişimi olup, metamodernizmdeki etkileşimli sanal alan, rasyonel ve absürtün eylemsizliğinden uzak olan ilginin devam eden dalgalanmaları yoluyla sürekli bir keşif ve öğrenmeye ve ayrıca zıt fikirlerin eş zamanlı olarak algılanmasına olanak tanır. Meta-modernizm, kaybedilen değerlere, saygılı manevi kültüre olan ilginin yeniden canlanmasını teşvik eder ve değer yönelimi, bunun üzerine günlük olayların risk duygusunu azaltır.
TUTUMLAR:
Modernizm, postmodernizm ve metamodenizm tutumlarının haritası:
*Refleksif olmak, kişinin bir şeye cevap aramak için bilgiyi kendi içinde aramasıdır. Bilgiyi kendi içinde sorgulayarak cevap bulmasıdır.
** Meta biliş tanımı, “düşünme hakkında düşünme” veya kişinin kişisel düşünce süreçlerinin amaçlı tanınması, farkında olması ve hatta kontroludur.
*** Katılımcılar, açıkça sorulduğunda derin içsel motivasyonlarını ve tutumlarını sıklıkla ifade etmemektedir. Katılımcılar bu belirli tutumların farkında olmayabilir veya niyetlerinin kötü olduğunu
Projektif teknikler, bir kişinin kişiliğini değerlendirmenin birçok yoludur ve deneğin sıklıkla tuhaf cevaplarını ortaya çıkarmak için önceden belirlenmiş bir dizi rastgele girdiye dayanır.
Her üç eğilimin de yorumlayıcı/açıklayıcı yaklaşımın yaratılmasında düşünsel dünyamıza belirli bir katkısı bulunmaktadır.
Metamodernizm; en refleksif , meta-bilişsel , proaktif ve iyimser/açık olma lehine yapıbozumcu niteliklerden ödün verir . Bu noktada Baciu şunları yazar: “[Metamodernizm] eleştirmenin ve sorunsallaştırmanın değil, toplumsal sorunlara çözüm bulmak için yapıcı çabanın anahtar olduğu aşamadır”. Geç kapitalizm altında, postmodernizm, özellikle yeni ve sapkın biçimlere büründürüldükçe, eleştiriye azalan getiriler sağlıyor gibi görünmektedir. Metamodern bir yaklaşım zorunlu olarak daha az sorgulayıcı ve eleştireldir, çünkü farkı bölmeye ve modern ile postmodern biçimler arasında “salınmaktan” türetilen yeni sentezlenmiş değerleri iddia etmeye çalışır. Başka bir deyişle, metamodernizm postmodernizme yönelik eleştirileri yumuşatır ve değerleri yükseltirken yeniden yapıcı çözümler sunar. 6
SONUÇ:
Postmodernizm bir harekettir, daha doğrusu felsefe ve diğer birçok akademik disiplinde, sanatta, edebiyatta ve diğer birçok alanda çeşitli hareketlerin bir kümesi ılup, temel özelliklerinden biri, kendisini modernizmden uzaklaştırmasıdır. Modernizm, kendisini modern öncesi düşünceden uzaklaştırdı.
Modern öncesi düşüncede:
Hakikat veya ahlak gibi mutlak değerler vardır ve ilahi kaynaklardan gelir . Olaylar çoğu zaman doğaüstü sebeplerden dolayı meydana gelir . Otorite ilahi olandan gelir ve bu nedenle ona güvenilmelidir. Doğaüstü güçler veya ilahi varlıklar tüm cevaplara sahiptir.
Modernist düşüncede:
Gerçek, ahlak ve diğer mutlak kategoriler de mevcuttur, ancak mantık , akıl ve bilimden gelirler . Dünyanın “tarafsız bir gözlemcisi” olmak mümkündür. Doğaüstü olan, bilim tarafından kanıtlanamadığı veya gözlemlenemediği için göz ardı edilir. “İlerleme” gibi kavramlar vurgulanıyor. Otorite mantık ve akıldan gelir ve bu yüzden güvenilirdir.
Tüm cevaplara sahip olmamak veya onları elde edecek araçlara sahip olmamak sinir bozucudur.
Postmodernizmde:
Nesnel gerçek, nesnel ahlak, güzellik, ilerleme, insan doğası gibi mutlak kavramlar belirsiz kabul ediliyor, hatta tamamen göz ardı ediliyor. Dünyanın “tarafsız bir gözlemcisi” olmak mümkün değildir. Bunun yerine, sıklıkla görelilikçilik veya çoğulculuk (hem ahlaki hem de epistemolojik) biçiminde birçok farklı bakış açısının varlığı vurgulanır . Mantık, akıl ve bilim çok faydalı araçlardır, ancak tüm cevaplara sahip değillerdir ve asla sahip olmayı umamazlar. Hiçbir din de sahip olamaz. Herhangi bir “büyük anlatı” (bilimsel, dini ve politik) şüphecilikle veya hatta alaycılıkla görülür. Otorite çoğunlukla insanların başkalarını kontrol etme arzusundan kaynaklanır ve bu nedenle ona güvenilmemelidir.Tüm cevaplara sahip olmamak, hatta bunları elde edecek imkânlara sahip olmamak bile tolere edilebilir. Özetle: Eğer fazla basitleştirirsek, premodernizmin din çağı, modernizmin bilim çağı, postmodernizmin ise çoğulculuk, görelilik ve kesişimsellik çağı olduğunu söyleyebiliriz.
Çoğumuz şu anda post-modern bir toplumda yaşıyoruz. Post-modern düşünce 20. yüzyılın sonlarında başladı. Son yıllarda post-postmodernizm ve metamodernizm gibi kavramlar tartışılmaya başlandı. Postmodernistler ve metamodernistler benzer bir anlayıştan yola çıkarlar ancak farklı sonuçlara varırlar; metamodernizm, postmodern nihilizmin reddidir. İki temel öncülde hemfikirdirler; ben bunları basitleştiriyorum: Benim gördüğüm ve hissettiğim şey, senin gördüğün ve hissettiğin şeyden farklı. Benim kelimelerle kastettiğim şey, senin aynı kelimelerle kastettiğin şeyle tam olarak aynı değil. Bu temel gerçeklere karşı basmakalıp postmodernist tepki nihilisttir; birincisine yanıt olarak nesnel gerçekliğin varlığını inkar eden birçok postmodernist vardır. Ve ikincisine yanıt olarak postmodernistler genellikle önemli olanın anlatı olduğunu ve hatta tüm anlatıların eşit olması gerektiğini düşünürler.
Metamodernistler, postmodernizmin öncüllerine katılırken, sonuçlara katılmazlar. Bir metamodernist için benim gördüğüm sizin gördüğünüzden farklıdır – ancak bu, gerçekliğin orada olmadığı anlamına gelmez. Gerçekliğin farklı yönleri olduğu ve bizim, tanımı gereği, eksik bilgiye sahip olduğumuz ve hatta teorik olarak mükemmel duyulara sahip olamayacağımız anlamına gelir. Bir metamodernist için, gördüğümüz şeyin farklı olduğu gözlemine karşı iyi bir tepki, gerçekliğin gerçek olmadığını ilan etmek değil, bir farklı yürüyüşe çıkmakı ve kendi gözleriyle ne gördüklerini göstermeleri gibi bir şeydir.
Metamodernizmi anlamak için Vermeulen ve van den Akker’in metamodernizm hakkındaki açıklamalarını esas almak gerektiğine inamaktayım. Akker metamodernizmi; modernizm ve postmodernizm arasında “sayısız kutup arasında salınan bir sarkaç” gibi gidip gelen bir “duygu yapısı” olarak tanımlamaktadır. Akker’e göre Metamodernizm ontolojik olarak; metamodernizm modern ve postmodern arasında salınır. Modern bir coşku ile postmodern bir ironi, umut ile melankoli, naiflik ile bilgi, empati ile ilgisizlik, birlik ile çoğulluk, bütünlük ile parçalanma, saflık ile belirsizlik arasında gidip gelir. Gerçekten de metamodern bir ileri bir geri salınarak modern ve postmodern arasında pazarlık yapar. Metamoderni anlayabilmek için; şu anı esas alıp, şimdiden geçmiş kabul ettiğimiz modern ve postmodern dönemlere zamanı dondurarak ve onları yok sayarak değil, tam tersi bu arada salınarak tekrar gidip şimdiye gelebilmek esastır. Şimdi de kalıcı değildir!
Konuyu görsel sanatlar üzerinden anlatmak için üç resim aşağıdadır. Bu üç resimde “ Modern bir coşku ile postmodern bir ironi, umut ile melankoli, naiflik ile bilgi, empati ile ilgisizlik, birlik ile çoğulluk, bütünlük ile parçalanma, saflık ile belirsizlik arasında gidip gelir.“ ve metamoderne ulaşılabilir! Metamodern; bünyesinde modern ve postmodern unsurları taşımaz, tam tersi modern ve post modern unsurlara salınır ve mevcut konumunu bir sonraki salınıma kadar korur. Metamodern resim örneğinde; ne modern, ne de post modern unsurları resmin temelini oluşturmaz. Bu bakış açısıyla resimlere ve şimdiye yaklaştıkça metamodernizmin kapsamını daha kolay anlaşılabileceği düşüncesindeyim. Öncelikle Şimdiyi, daha sonra postmodern ve modern dönem kavramlarını tanımlamak gerekir. Şimdiyi önceki dönemler ile salınarak anlamlardırmazsak zaman donar!



1 https://brendangrahamdempsey.substack.com/p/origins-of-metamodernism-part-i
2 https://brendangrahamdempsey.substack.com/p/chapter-6-worldview-from-metamodernism
3 https://www.felsefe.gen.tr/modern-ve-modern-felsefe-ne-demektir/
4 https://www.felsefe.gen.tr/postmodernizm-nedir/
5 https://metamoderna.org/metamodernism/
6Ciprian Baciua , Corina Baciu, Muşato Bacoş, METAMODERNISM –A CONCEPTUAL FOUNDATION, International conference “Education, Reflection, Development”, ERD 2015, 3-4 July 2015, Cluj-Napoca, Romani
Bir Cevap Bırakın