yeni bir yaşam formu kalmamıştır; yenisi de hızla yoldadır. Bir takıntı mıdır (!) bilinmez, insanlar bana sürekli ‘e-posta’ ifadesiyle geldikçe, onlara karşı, ‘elektronik posta’ ifadesini kullanıyorum. Tabii, ben bir sözcüğü tam haliyle yazana kadar, karşıdaki kişiler (editörler, akademisyenler, yazarlar ve diğer sanatçılar da dahil) ‘tmm, mail, eposta, eps’ vb. ifadelerle olayı kapatıveriyorlar. Sıklıkla, kendimi hızın...
Son Yazılar:
Manzaramıza Bakmak
007 JAMES BOND YAKALANDI!
Ankara Film Festivali’nde ulusal yarışmalara başvurular başladı
Geleneğin Trajedisi, Kapitalizmin Kısa Öyküsü: Karanfilsiz
Biz eskiden, İzmirFuar’da DagaDa da Raks ettik sevgili Nisyan!
ÖDÜL TÖRENLERİNE KATILMAYAN EN İYİ KADIN ve ERKEK OYUNCULAR FİLMİ
Çok mu karışık, Metamodernizm nasıl anlatılır?
AŞK HERŞEYİ EŞİTLER
boş vestiyer (şiir)
İRONİK YAPI ÜZERİNE
John Ruskin’in Eseri: Modern Düşünce ve Yaşama Etkisi – I
BİR YOLCULUĞUN GÖLGESİNDE: UZAKTA BÜYÜYEN ÇOCUK (ÖYKÜ)
Teşbih Çekerken Düşündüklerim (Şiir)
2. Yalçın Gökçebağ Resim Yarışması Başladı!
kiraz ağaçları (şiir)
11. GİO Ödülleri İçin Başvurular Açıldı!
AKM’DE YENİ SERGİ: KAOTİK KENTİN GÖLGESİNDE MANZARA
Defneli, Leylalı (Şiir)
Kalbim Sarsılır Ülke Olursun (Şiir)
Kategori: Litera
siyah mızıka (şiir)
defterden bir sayfayı yırttıran dil NADİRE WOREDAGOE kızıl kanlı dağlı çocukların düşü siyah beyaz tuş izi annelerin ağıdı menekşe kokusu süt kokusu beşik boşluğu anne yankısı bebek bu siren sesi acem çığlığı defterden bir sayfa daha yırtılan gül sesi kızıl kanlı kadıköy’de roman sesi “al be abe” harem’e düşen yol selimiye’den...
Halil İbrahim Özbay ile Söyleşi
Her Şeyin Söyleşisi adını verdiğim bu dizinin ilk konuğu Yayı Eksik Viyola adlı üçüncü şiir kitabı, birkaç ay önce, Kaos Çocuk Parkı Yayınları’ndan çıkan Halil İbrahim Özbay. Hayat ve edebiyatın iç içe geçtiği bu sözcükler halkasında, sırayla göle atılan taşlardan biri bana; diğeriyse Özbay’a ait. İstedik ki hayat ve edebiyat gölüne bıraktığımız bu taşlardan yayılan...
MEHMET MÜMTAZ TUZCU’NUN MAKET BIÇAĞI
GERÇEKLİK VE ANLAM Edebiyatın kurgusal sınırları içerisinde konuşlanan herhangi türde bir metnin “gerçekliği” ya da “gerçek anlamı” üzerine düşünmenin yersizliğini/anlamsızlığını görmemek mümkün değildir. Yazarın zihninden taşan metnin dışsal niteliklerinden ve gerçeklikle somut ilişkilendirmelere girişilerek dile getirilen önermelerin içeriğinden yola çıkarak varsayımlarda bulunmak, kanıtlar üzerine akıl yürütmek, çoğu zaman maksadı aşan, “aşırı yorum”a varan sonuçlar doğurur....
midye (şiir)
ıslak kaldırımda güz yaprakları açık koyu renkleriyle çırpınıyorlar görünmek için bir süre daha görünmez olmadan önce eğilip alırsan içlerinden birini yerden kaldırmış olursun bir anıyı biraz zaman birikmiştir üstünde biraz zaman, bildiğin her şeyden hafif ıslak kaldırımın bir köşesinde karanlık bir ayna, bir su birikintisi yalpalayan bir yüz dipte, geçtin mi, orda...
ABDÜLKADİR BUDAK’IN ŞİİRİNDE KİŞİSEL DÜZEY
Şiir neyi içerirse içersin sorunlu bulunma ihtimaline rağmen kişisel bir şeydir ve bu özgünlüğünün asıl kaynağıdır. Kendimizle baş başa kaldığımızda gizlilikle yaptığımız bir eylemdir. Bu şiirin her zaman kişisel düzeyi içermesinin ve ordan da toplumsal ve politik olana gitmesinin de nedenidir. Söz konusu kişisellik kimi şairlerde bizin yerini almaya eğilimli toplumsallık ilgisinden dolayı geriliyor...
“CERİDE”DEN MEDYA’YA: BABIÂLİ
KAYBOLAN BABIÂLİ’NİN ARDINDAN: Biraz da kaybolan Babıâli’nin ardına düşelim mi, ne dersiniz? 1990’lardan itibaren, eski Babıâli adım adım kaybolup gitti. Şimdinin en genç gazetecisini karşınıza alıp sorsanız; size hiçbir şey anlatamaz eski Babıâli’den…Kentin epeyce uzak semtlerindeki plaza’larda, center’lerde üslenmiş günümüzün gazetelerinden bahsedebilir ancak… Biz şimdi, ilk yıllara gidip, işin başlangıcına bakalım: Banliyö trenlerindeki, deniz hatları...
Ara (Şiir)
Sonra yeniden döndüm eski ve mutsuz günlerime… Kamyonlar geçiyordu uzun ışıklarını yüzüme doğrultarak Bir sorgu odasındaydım sürekli… yalnız ve sinik… Enginlik uçsuz bucaksızlığıyla dağıtmıştı o son alevden şöleni Büyük bir kaza sonrasında yeniden yürümeye çalışırken Koltuk değnekleri konuşuyordu ardımdan: “Ne sağ ne de ölü…” Duyuyordum… Başlamadan bitmiş ve yarım kalmış hikâyem Yalnızca geceye karşı...
SALLY RONNEY’İN NORMAL İNSANLARI, NORMAL MİDİR?
Hemen her birimiz, günlük dilin sınırları içinde, aile bireyleri arasında, sokakta, iş yerinde, sosyal ortamlarda “normal olmak, normalim, normal değilim, bu normal değil, sen normal misin, ben neden normal biri gibi olamıyorum vb. ” dilsel ifadeleri sıkça kullanır ve “normal” sözcüğünü farklı bağlamalar içinde tartışırız. Bununla birlikte sözcüğün taşıdığı, işaret ettiği anlamsal kodlar ile ilgili...
KÖR YUSUF (ŞİİR)
Kör ebe kör ebe, Kör bir derinlikten çektiğim su Kaçış izleri yüzünde Biriktirdiğim, bu ıslak suret bir gün Eğri bir ağacın gövdesi olur. Yücelir, buhar olup tavanda Nemli ve çay kırmızısı, toprak mavisi lekeler Eşelerim bir sırma suyu, Yine bu kör derinlikten çektiğim Çıplak vücudu. Sırça bir surette, ışık hiç eskimez, Renkler...