Adalet Ağaoğlu’un Karanfilsiz öyküsü; kamyon vb. araç kasalarını süsleyen, geleneksel zanaatını usta-çırak ilişkisi bağlamında dededen beri sürdüren bir esnafın; kaporta boyama iş kolunda -seri üretimin kapitalist biçimde yayılmaya başladığı tarihsel aşamada- geleneksel zanaatın hükmünü yitirmesine neden olan süreçten olumsuz etkilenmesi üzerine kuruludur. Öykü, “İşim mi?.. Eh işte…” sesini kalabalık bir caddede duyan bir gözlemcinin aktarımıyla...
Son Yazılar:
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
Kategori: Kritik
İRONİK YAPI ÜZERİNE
Yoksa sözlerim karanlıkta yok mu oluyor? Sanatın özgürlükle ilişkisi tartışılmazdır. Gücünü aldığı asal kaynak, bu özgürlük zemininde tesis edilir zira. Bunun sönümlendiği her devirde vazifesini icra edemez hale geldiği, sunî bir görünüme büründüğü fark edilecektir. Kimyasını ‘hesap vermezlik’ üzere dengeleyen bütün sanat edimleri zapturapt altına alınmaya kalkışıldığında büyük bir alt üst yaşayacaklarını bildiklerinden buna karşı...
DAVID CRONENBERG’İN YENİ FİLMİ KEFENLER
Kefenler oldukça merak uyandıran bir muamma filmine dönüşüyor; gözetim toplumu, komplo teorileri, paranoyalar vb. teknoloji bağlantılı toplumsal temalar ön plana çıkmaya başlıyor. Dünya sinemasının en sıra dışı, en özgün sinemacılarından David Cronenberg’in ülkemizde geçen yıl Ankara Film Festivali ve Filmekimi’ndeki gösterimlerinin ardından nihayet geçen ay Başka Sinema dağıtımı üzerinden sınırlı ölçekte vizyona giren yeni filmi...
Özdemir İnce’ye Dil, Kimlik ve Edebiyat Üzerine Bir Cevap: Şiirin Uyruğu Olur mu?
Eleştirel Bir Cevap Özdemir İnce’nin 2004 tarihli yazısı[1], şiiri bir vatandaşlık kategorisi üzerinden tanımlama yönelimi taşıyan indirgemeci bir düşünsel çerçeveye dayanır. Şiirin yazıldığı dili, onu otomatik olarak bir “ulusal” aidiyete sabitleyen bu bakış açısı, yalnızca politik olarak tartışmalı değil; aynı zamanda ontolojik olarak da yetersizdir. Çünkü şiir, bir dile yazılır ama bir dile indirgenemez. Şiir,...
Yunus Emre’de Sevgi veya Dostluğun Meta-Ekonomipolitiği
Babil’in Hammurabi kanunlarından Tevratik kültürlere kadar belirleyici olan “göze göz, dişe diş” gibi keskin, katı, kuru ve tavizsizliği çağrıştıran iması ile en eski kuralların Hz. İsa ile yumuşatıldığı, İslam ile dengelenmeye çalışıldığı ve giderek tasavvuf ile toplumsal normların biraz daha eleştiriye tabi tutulduğu söylenebilir. Melâmetîlik/melâmîlik ise tasavvufun salt teori veya zikir içinde kalarak onun gündelik...
Geçmişin Gölgesinde Bugünü Anlamak
1930’ların Almanya’sından Bugünün Amerika’sına Otoriterliğe Dair Dersler “Nazi” ve ‘faşist’ kelimeleri bugünlerde çok sık kullanılıyor; çağdaş popülist liderleri tanımlamak ya da biriyle aynı fikirde olmadığınızı belirtmek için ortaya atılıyor. 1930’ların Almanya’sı ile yapılan karşılaştırmalar, içinde yaşadığımız dönemin karmaşıklığına her zaman uymasa da, benzerlikler var. İnsanların otoriter rejim karşısında yapmak zorunda kaldıkları seçimler de bunlar arasında....
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
1775 yılında Paris’te tiyatro sahnesinde Landry in yazdığı “Les Curiosites de la Foire Saint Germain/ Saint Germain Fuarının Merak Edilenleri” oyunu büyük bir ilgiyle izleniyordu. 12. asırda başlayan Paris’in bu çok ünlü sokak fuarını konu alan tiyatro oyununun büyük ilgi görmesinin, kahkahalarla izlenmesinin nedeni başrol kadın oyuncuydu. Başrol oyuncunun, her sorulan soruya cevap vermeden önce...
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Şule Gürbüz Edebiyatında Çöküntü, Sonsuzluk ve Anlam Arayışı İnsanın kendisiyle kurduğu en büyük yalan, zamanın geçmekte olduğuna inanmaktır. Oysa zaman geçmez, insanın üzerine çöker. Şule Gürbüz’ün eserleri, bu çöküntünün dilini arayan, zamanın içindeki sızıyı dile çevirmeye çalışan metinlerdir. Onun anlatıları, yaşanmış bir hayattan çok, içten içe kırılmış, ancak hâlâ devinimini sürdüren bir bilinç parçasının tekinsiz...
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
Cem Mumcu’nun Sanatsal Yaratıcılık ve Duygudurum Bozukluğu adlı kitabı Okuyanus Yayınlarından çıktı. Birinci ve ikinci basımı Ocak 2025’te yayınlanan kitap Özet, Genel Bilgiler, Yöntem ve Gereç, Bulgular, Tartışma ile Sonuç ve Öneriler bölümlerinden oluşuyor. Cem Mumcu Sunuş bölümünde çalışmanın amacını şöyle özetliyor: “Sanatsal yaratıcılığı olan kişilerin duygudurum dalgalanmaları gösterdikleri gözleminden hareketle, sanatçılarda duygudurum bozukluklarının araştırılması...
DEPREM
Ne yazık ki Türkiye de projelere çok büyük heveslerle başlanır. Sonu gelmez. Yıllarca ABD veya batı dünyası adını verdiğimiz ülkelerde yaşadığımdan ve oralarda projeler gerçekleştiğimden bu değerlendirmeyi rahatça yapabiliyorum. 1999 yılında dünyanın sayılı büyük depremlerinden birini Türkiye’de yaşadığımızda, New York ta olmama rağmen, bir vatandaş sorumluluğuyla ülkeme nasıl bir yardımım olabilir fikrine kapıldım. Benim yapabileceğim...









