Şimdiye kadar izlediğim filmler arasında tiyatral gerginliği en üst düzeyde oluşturmuş filmlerden biri oluşu ve ezber bozması nedeniyle, Ordet hep yeniden yeniden hatırlayacağım bir film. Doğumun, deliliğin, dinin, ölümün, aşkın, çocukluğun, varoluşun bir evin salonunda üstelik de didaktik birer kavram olarak değil, güçlü bir aksiyon ekseninde güçlü bir biçimde sorgulandığı nadir bulunan türde bir film Ordet....
Son Yazılar:
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
şimdi bir ömür daha lazım (prolog)
Bir Adamızın İsmiyle Anılan Meşhur Bir Restoranın Uzun Masalarından Bizimki (Şiir)
Hatırlarsan Kırılmaz Sergisi ile Red Rouge Art Gallery Yeni Adresinde
NÜ (ŞİİR)
Gecenin Adları (Şiir)
FEHMİ GERÇEKER 24 EKİM’DE TRABZON’DA
AŞK ÖLDÜRÜR (ÖYKÜ)
40 (ŞİİR)
KÜS (ŞİİR)
Kategori: Manşet
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
bu, çocukluktan kalma köhne bir rüya, belki yarım yamalak hatırladığım, yanını yöresini hep tekrardan kurguladığım av sezonu yeniden açılır belki her yıl olduğu gibi laponya’da kuzey ışıklarını izlemeye gideriz bir iglodan kafamızı uzatıp serinliğe doğru gün ışığının az olduğu zamanları kollamalı belki belki de yaz aylarında güneş hiç batmaz belki hepiniz kadar ben de kişisel...
Pompei (Şiir)
sessizlik örter taş bedenleri kül, zamanı gecenin taş kalbi bir unutuş çatlağına kör rüzgâr suskun gövdeye hafızanın külleri ışığa doğru savrulur gölgeleriyle konuşan ses boş odalarda ve sessizliğin ortasında yalnızlığın beden çığlıkları karanlığın derinliğine zamanın dilin sustuğu fısıldar geceye bir an bir çırpıda ve kül ışığa doğru sonsuz bir sessizliğe kayıp şehir için pompei
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
‘Göçmen Türk aile tablonun çalıntı olduğunu bilse bunu kabul eder miydi?’ Bana göre elbette etmezdi. Ulay kelimenin tam anlamıyla yapılan bir hırsızlığı sanat adına yoksullara ipoteklemişti. Carl Spitzweg’in 1839 tarihli “Yoksul Şair” tablosu 19. Yüzyıl romantik sanatçısının ve bohemin unutulmaz imgelerinden biridir. Tuhaftır Adolf Hitler’in de en beğendiği tablo olduğu söylenir. Çatısı damlayan perişan bir...
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Günlük tutmak, anıları yaşatmanın en güzel yoludur. Anlar ve anılar yazıya dökülürken kişi, iç dünyasını gözden geçirir; iç sesini dinler ve dünyanın gürültüsünden, anlık da olsa, uzaklaşır. Hayatın getirdiği baskıya bir direniştir günlük — kendi kendine verilen bir mücadele… Her gün not edilen birkaç satır, bir paragraf, bir günün kaydı; insanın kendini kaybetmemesi için çizdiği...
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Rindlerin Akşamı Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm; nasıl geçersen geç. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince ...
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
Yeni vurulmuş bir aile vardı Evdi, attı, eldi, avdı saat iki miydi Tam, vanadan bardak bardak Buram buram yangın Yerde newrozlar damla damla belirdi Aşk ayan bu bu bir yurt Madara güne bir gurur verdi işte ateş Kılıklar bazen yarının uzvu Dinlenen makamlar sille sille silah bırakmış bir hatıra kaldı Naneli, neneli anneli lamla türken...
YANGI (ŞİİR)
Orada incecik bir bahar duruyordu Zifiriyle ramak kalmıştı aramızda Karsız kayınsız ormansız gecede Bir sıcak aradıktı Şi Tek yeşil damla göçer gagalarımıza Yeri göğe işleyen teyel çözüldü Nedensiz kanayan ağaç kesti sütünü Turnam allı turnam ne yatarsın çorakta Bütün davaları bir bir kaybettik Şi Cümle anlam şaibeli İnsan yangı mıdır Şi Akıl vahim arıza Umut...
Ankara Garı (Şiir)
Tepeden tırnağa derin bir yara, Döner de devran, açar mıyız bahara? Susturulmuş türkülerin tınısında unutulduk, Lal bırakılmış bir dağın tipisine tutulduk. Yitti baş üstlerimiz, sıcak kalbimiz. Ağırladı, ağırladık, ağladık. Her birimiz! Şimdi yarım ağızla bir tebessüm konsa, Koparmak isterim dudağı, tebessüm oysa! Ne kırgınlık ne naz, çekilmiyor bu ara, Gözlerimi kaçırsam...
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
1- Artık bir böcek olan Gregor Samsa işe gidemediği için eve müdür gelir. Oğlunu savunmak için baba her şeyin yolunda olduğu konusunda müdürü teskin etmeye çalışır. Kafka[1]: Der Junge hat ja nichts im Kopf als das Geschäft. Ich ärgere mich schon fast, daß er abends niemals ausgeht; jetzt war er doch acht Tage in der...









