Aralıklı puslu perdeden Gözlerim haramdan habersiz Soyuyordu sarraf bedenini Zevk veren bir korkuyla derinden Göğsümde doğmaya yakın şiddetiyle harlanan zelzelen Nefesimde daha önce adını hiç bilmediğim Sıra dağlara Bendeki seni resmeden bir hastalık Bilmiyorum belki de erişilmesi Azgın ufuk çizgisinde salonu inleten bir tragedya Yakarışlar sahnenin ızdırabını ele verirken Hıçkırıklarım dilimde buharlaşıyordu Harabeleşmeye...
Son Yazılar:
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
şimdi bir ömür daha lazım (prolog)
Bir Adamızın İsmiyle Anılan Meşhur Bir Restoranın Uzun Masalarından Bizimki (Şiir)
Hatırlarsan Kırılmaz Sergisi ile Red Rouge Art Gallery Yeni Adresinde
NÜ (ŞİİR)
Gecenin Adları (Şiir)
FEHMİ GERÇEKER 24 EKİM’DE TRABZON’DA
AŞK ÖLDÜRÜR (ÖYKÜ)
40 (ŞİİR)
KÜS (ŞİİR)
Eloğlu’nun Güneşi (şiir)
DİONİZYAK TAŞKINLIK (ŞİİR)
Çünkü çok şeydir yollarda olmak (Şiir)
ISLAK YAPRAK (ŞİİR)
Kategori: Manşet
Gecenin Adları (Şiir)
Beyaz kurnadan su içen Kuşların bekçisidir o: Ak güvercinler eğildiğinde suya, Kol kanat gerer, Kim onun gözüne girer Kalbinde yer ederse Bir acı ıslık gibi geçen hayat Turnanın gözünde sona erer: Bakar aşağılara, süzer Son bir bakışın güzelliğiyle Daima ilktir o gezinti ve dala konma Sulardan içersin ve sessizdir. Borcu ödenmiş bir gece, Yalın bir...
FEHMİ GERÇEKER 24 EKİM’DE TRABZON’DA
Uluslararası ödüller kazanan sinema, televizyon ve sahne yapımlarına yapımcı-yönetmen olarak imza atan Fehmi Gerçeker 24 Ekim Cuma günü saat 13:00’de Trabzon Sanat Evi’nde önce “Hollywood- Görsel Sunum”u gerçekleştirecektir. “Hollywood- Görsel Sunum” da 70 adet slide gösterimi eşliğinde sinema tarihi perdeye yansıtılırken Fehmi Gerçeker bütün içyüzü ve sırlarıyla sinema tarihini anlatacaktır. Bugüne kadar New York, Paris...
AŞK ÖLDÜRÜR (ÖYKÜ)
1. Uçurum. Vedanın gözyaşları. Büyük bir kırgınlık ve yenilmişlik. İlk kez kendi için ağlamak. Son melankoli. Korku yok. Çünkü asıl yaşamak korkusu sarıyor bir zamanlar aşkla yanan bedenni. Böyle olmamalıydı: (Korkunç kelime) Az sonra bitecek ama…. Damlalar: Boş gözlerle dünyaya bakış. Dehşet yok. Kötü bir sevgiliye sarılmak gibi her şey. Ölüm de öyle… Düşerken ne...
40 (ŞİİR)
Kırk kapıdan geçtim de Ne girdim ne de çıktım Beşikte kırk cevher buldum Her eşikte bıraktım ** Bitsin istersin bitmez Döküp saçsan eksilmez Sen bu tası kimden aldın Baksan dibi görünmez Kâğıt bitti taşa kazdım Taş almadı yere yazdım Kardaşlarım göğe ağdı Elde kalem kalakaldım O göklerde kuşlar uçar Kuşlar uzağımdan...
KÜS (ŞİİR)
Nasıl mı yaşıyorum son zamanlar? Babamın kış günlerindeki yarası gibi… Gün boyu alçak taburelerden insan yamaçlarına bakarak. Hiçbiriyle göz göze gelmeyerek omur kaymasından ötürü. Dört yanım beş yıldızlı denizlerle çevrili ama su damlasından daha çorak. Bazı teraslara çıkıyorum gölge yapmak için gecede. Arafım bildiğim dağlar sımsıcak. Düşüyorum kalbimdeki bir yere, sarmaşık mezarı bahçe duvarlarına tutunarak…...
Eloğlu’nun Güneşi (şiir)
Eloğlu Metin’e Üsküdar’ı kuşladın mı kuşladın, oh be baba! Sen git Üsküdar’ı ‘öylebigüzel’leki gazeller filan yanaşamasın yanına, öylebigazel, sonra da sokak sesini duymasın, güneş seni görmesin diye...
DİONİZYAK TAŞKINLIK (ŞİİR)
sürüncemede kafileler geçiyor bir zaman sonra eksik saracak sarmal. numune saklamak istiyoruz, doğacı android bir seçenek. sağlam bağışıklık kazanacak önermeler ve kesinlik arayan nesillerde derimizin sertliğinden bahsediyorum. bize yaramasa da anlık duygu durumunu elbette bir yere taşıyacak. oldu epey, akladım deliliği ecza dolabında serserilik. makbet koşusuna kadar ben ki hâlâ sevmenin en bereketsiz yerindeyim: “kımıldamaya...
Çünkü çok şeydir yollarda olmak (Şiir)
Kara bir gölde yüzen kuğu gibiydin Toroslardan aşağı kendine bakınca Bütün baharları bir çuvala koyup taşımak istedin Yer incinmesin diye yavaş yürüyen adamlara Uzaklarda ışıyan bir köy gibi çocukluk Birbirini tamamlayan iki imgeydi dağlarla Ufukta kaybolan küçük bir noktaya döndü Kendine yüklediğin bütün ödevler İnsanlığın hâlâ nefes aldığı Zulümden kaçan köylerde Günbatımına ölülerin gölgesini asan...
ISLAK YAPRAK (ŞİİR)
doğan ergül için şaşırmayı hâlâ unutmamışım işte yine ağzımda o acı su ne zaman öğreneceğim tanrım her zamansız gidişin bir yaprağın kalbine olduğunu yaşamaktan yaralı bir tümce nasıl şaşırırsa ölümüne sözcüklerinin...









