Birinin bir hikâyesi varsa bir müddet sonra o sizi çekmeye başlar. Bir müddet sonra sezgileriniz bu yollu çalışır. O sese doğru yönelirsiniz. İçsel bir sesle biri, bir sokak tamircisine seslenir gibi, “hey yazar bizim şu şeye bakıver…” demiş gibi yazar, kendini bir şeyden içsel olarak sorumlu tuttuğunda, “neye bakıver?” sorusuyla iç dünyasında baş başa kalandır…...
Son Yazılar:
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
NEW YORK’TA DUVARDAKİ KAN
Kategori: Litera
SIFIRDA YÜZMEK (ŞİİR)
Göğün yüzü asık sokakta hep bir cenaze yürüyüşü mayınlı ağızlarda patlayacak sözcükleri topluyor kar sonsuzluğun dili yoktur diyor zamangezer bir yolcu kendine kıvrılan aklım bir kirpi doğuruyor bir tavşan kayayken kuma dönüşendim durmayı unuttu yağmurum. Uykunun sisini delen mermiler bir kadın çığlığı ve patlayan cam fırtınanın devirdiği bir ağaç gibi kıvranıyor dallarım kabuğumda vampir dişli...
RUHUMDA HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI (ŞİİR)
Bizim gençliğin hiç bayramı olmadı Erteleye erteleye altmışı bulduk Yine de güzelmiş o yaralar Hiç değilse kendimiz kanatıyorduk Başımızda uçuşan akbabalar Leşimize değmeden kaçıyordu Ölümüzden bile korkuyordu tanrılar Azrail cesedimizi kanla parlatıyordu Artık rüzgârın bitti diyor annem Kendimi sürüklediğim patikalar kaplumbağa yatağı Aşka deli cesaretiyle yüklenmek ağrıma gidiyor fakat Karşımda çocuk yok, savcı inandırıcı bulmuyor...
Dejavu (Şiir)
Denizde sürükledim aynadaki saçımı Oturdum karşıma-Yedi kalbimi Tantalos Dejavu hep rüyalarım. Uyandığımda ametistten bir taştım Ve altımdaydı cam kırıkları. Devriliyordu gökyüzü bahçesine yılanların Son borazan öttü yüzeyimde. Bir meleğin gümüşten parlak teninde kararttım güneşi. Yürüdüm derimin gemisinde, kızıydı Athena’nın İstanbul Boğazı Saatler eş zamanlı geometri. Oyuncak bir ölü yanağımdaki etten ağrı ...
VAROLUŞ REFLEKSİ: EDEBİYAT
Yazma eylemi; bir aşığın dile getiremediği aşkı, acılı bir annenin feryadı, bir yetişkinin içindeki çocuğun duyulmayan çığlığı, bir işçinin çıkmayan sesidir. Okumak insan ruhunu okşayan soyut bir durumdur. Bir makale veya her hangi bir eser okurken okuduğunuz cümleler beyninizden geçip ruhunuza dokunur ve benliğinizin en derin dehlizlerine mesken olur. Çoğu zaman unuttuğunuzu düşünseniz bile kimliğiniz şekil...
SOYSUZ AT (ŞİİR)
buraya bir nokta koydum. nokta tesellidir. nane şekeri gibi ferahlık verir. çünkü her şey bitebilir. virgül olmaz. ölülerin üzerinden dünya yükselir. kalkamaz olur her sancıda başının üzerinde gezdirdiğin bulut. bulut virgül gibidir. yağdırır, oldurur. oldurmak ne demektir? bir erkek ya da bir kadın olmuş olabilir mi? bunu düşünmeli. düşünmek bulantıdır. keyifsiz bir ben iyi...
Omeomeria (Şiir)
uzaklaşıyor zaman akçaağaç çan çiçekleri ve birkaç defne yaprağı gündüzler ve geceler benim olmadığım yerdir sonsuzluk Omeomeria ve hakikat tüketilmiş bir soluk çağrılan bir kuş ağaçta, kabuğuna dönen ruh cisimleşmiş ses kül ya da toprak renginde bir yokluk ya da ölçüsüz, kararsız, sürekli bir rastlantı Omeomeria kendi sesinin buzul çağındasın her şeyi içine alarak genişleyen...
DENİZLERİN DOĞRULUĞU (ŞİİR)
Yerini dolduramaz, hiç bir aşk denizler olmadan yaşayamaz Oysa denizler vuslatı anlatır Bazen göz yaşlarıyla olsa da mutluluk doğruluk hep sevdaya ait. Ama denizin hakkını verelim, aldatmaz kimseyi, arkasından bıçaklamaz sevdiğini, yalan yok bunda kusursuz bir sevgiyi aşılar insana. Sonunda dönecektir elinde güllerle kavuşmanın coşkusu, doyurarak içinde büyüyen açlığı vazgeçemediğin kadar seveceksin onu....
Körlük Üzerine
Körlüğün nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalışıyorum. Gözlerimi kapatıp körlük provası yapıyorum. İlk anda hissettiğim boşluk. Sanki zemin yok oluyor. Her yer kuyu. Öyle bir korku. Yönsüz kalmak. “Herkes” olması en yakındakilerin bile. Körlük ilk anda bir darlık, sıkışmışlık… Gözü kadar bir yere hapsolması insanın… Yüzersiniz, yüzersiniz, nerede derinleştiğini bilemezsiniz… Öyle bir ürkeklik ilk...
Biz eskiden, İzmirFuar’da DagaDa da Raks ettik sevgili Nisyan!
“Adımların dünya yapıyor.” Bir kadın elinde boombox tape ile gelir, tape’i bir yere koyar, düğmeye basar, çıtır diye bir ses gelir, müzik yükselir, kadın dans eder, dünya dans eder. Dans. – “Buralar yandı.” Şair Nihat Özdal bir gün bana bir kaset-kitap ile geldi. Kaseti kına taktım, kulaklıkları usulca yerleştirip hedefine, gözü kapadım. aktı dizeler, en...