kirlendiğim yerden sevme beni biraz bekle pencereden ağaçlara bak kuşların havalanışına tekrar konuşuna bak biraz bulutları düşün çimenleri uzanışı çocuk oluşun sereserpeliğini düşün dudaklarını ıslat derin bir nefes al daha ne kadar kalabileceğini düşün gövdemin etrafında ömrünü düşün birlikte yaşlanabilir miyiz biliyorsun yaralayıcı ve okunaksız seyir defterimin son sayfaları bir binanın 9’uncu katındaki camları silen...
Son Yazılar:
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Sivil İtaatsizlik Bilinci Üzerine
Temür Köran’dan Sezgiler ve İzler Sergisi
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Kategori: Litera
Evlilik Teklifi (Öykü)
Kazancı Yokuşu’ndan soluksuz çıkıp, Maçka Parkı’na yürüdüm. Askerlik günleri… Bir sarhoşluk sabahı. Kendini uzay imparatoru ilan etmiş berduşun yanına, banka çömeldim. Rütbesiz asker ve bir uzay imparatoru… İmparator şişesinden kırmızı salyalı yudumlar çekip, askerlerine “Öldürün!” emri yağdırırken; mavi gezegende, nikâh salonundan, kuğular misali bir gelin çıktı. Fransız güpüründen gelinliği. İnce, uzun ve karaşın. Yalnızdı gelin,...
Nazım Hikmet: Kolektif Hafıza Bizi Unutana Kadar
Nazım’ın şiirinde, her seferinde varlığını sararken, bilincini de bir katarsisle açan, en az üç tanesini tanıdığı, “ani fırtınaların” izleri sürülebiliyor: Birinci fırtına, en sevdiği amcası Mehmet Ali’nin Çanakkale Boğazı’nda diğer kırk bin genç subayla birlikte şehit edilmesi olayıydı. Bu kayıp, genç Nazım’ın uykudaki politik volkanını harekete geçiren bir kıvılcım olma özelliği taşıyordu. Nâzım Hikmet...
Cumartesi Anneleri’nin 1000. Buluşması için bir şiir anıtı
Kayıp yakınları doksanlı yılların ortalarından beri Galatasaray meydanında buluşuyor, tüm baskı, yıldırma, engelleme girişimlerine karşın büyük bir umut ve inatla kaybedilen çocuklarını aramayı, kayıplara dikkat çekmeyi sürdürüyorlar. Cumartesi Anneleri’nin 1000. buluşması uzun süredir ablukaya alınarak engellenmeye çalışılan Galatasaray meydanında, geniş bir katılımla yapıldı. Cumartesi Anneleri’nin kaybedilen çocuklarını arayışları, bu uğurda verdikleri mücadeleler bir şiir kitabına...
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
Her biri numaralandırılmış müstakil dize ve kimi dize kümelerinin yer aldığı James Webb, geçtiğimiz yaz, Orlando Art etiketiyle okurla buluşmuştu. İlgilisinin f. Rüzgâr imzası taşıyan bu yekpare şiirle -öncesinde eyes / ayna adıyla- Petroleus dergisinin 29, 30 ve 31. sayılarında peyderpey karşılaştığını söyleyebiliriz.
Kum Saatleri (Öykü)
“Sigara içerken yine uyumuşsun Hilda, böyle olmayacak. Ne desem kalbin kırılacak şimdi. İzmarit bu sefer telefon rehberini ucundan tutuşturmuş. Yanan telefon rehberinin başına çöküp beni arayacağını biliyorum. Çünkü ben söylemiştim, hep bir telefon araması kadar uzağında olacağımı.” Hilda uzun uzun çaldırdı numarayı. Kimsenin cevap vermediğini dehşetle fark etti. Hilda sessiz bir kızdı. Babaannesi Hilda’ya konuşmayı,...
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Yüzyıllardır birbirimize anlattığımız kötücül büyük hikâyenin kahramanlarını ve anti-kahramanlarını William Golding 1954 yılında yazdığı romanla[1], küçük bir adada bir araya getirdi. Golding adayı güç mücadelesinin vahşi arenasına çevirdi. Issız bir adaya düşen gençlerin arasında oluşan klancı bölünme, atalardan kalan bir sosyal modeli yeniden üretiyor. Bu gençler klanının bir kaşık suda boğmaya çalıştığı biri var ki,...
Zaman Toprağı (Şiir)
Saat 03:00, saniye çubuğu (göstergesi?, kolu?) 1’in üzerinde. Akrep ve yelkovan her zamanki gibi. Zaman içinde zaman sunacak. Portakalı soydum, baş ucuma koydum (girişi böyleydi, mantık aramadan). Önün, arkan, sağın, solun; sobe. Saklanmayan ebe. Gel ve ne yapmam gerekiyor söyle. Mantıklı bulmuş olarak. İki tam tur yaptı akrep, yelkovan ise yirmi dördüncü turunu tamamlamak üzere....
Kırmızı-beyaz Hâle (Öykü)
İçindeki onca keder yüküyle iskeleye tam yanaşırken fena halde yalpalayan bir vapuru andırıyordu. Dalganın çukuruna biriken, kiri, çöpü, bekleyişi ve zamanın yağımsı köpüğünü seyretti. Eve giden kilometrelerce yolu ışık hızıyla katettiğini fark etti. Balkonun korkuluklarına dayandı sonra. Her zamanki seyrindeydi sokak. “İçin için yanan yerden ayrılıp, kuytularına sığındığım yere geldim; benim için ne hazırladığını bilmeden...
Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da (Şiir)
Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da “Sanki Ayrı şehirlerde oturuyoruz, Şuradan şurası.” Diyordu, “Ne zaman Geleceksin?” Eve gitmeden önce; Sürekli uğradığı, Ev yemekleri yapan Bir lokantaya girdik. Biraz yoğurtlu patlıcan ezmesi, Biraz atom, Biraz börülce salatası, Biraz kabak tatlısı aldık; Kışın ortasıydı. Kabak tatlısını Hiç sevmem;...