Bahçeleri sulanmış akşamın, suskun serinliğinde ağustos böcekleri arzuyu ölümden kaçırmak için çığrışıyor. annemi büyütüyoruz kardeşlerimle ne dünden ayrılıyor ne de yaşıyor bugünde Kör yalnızlık içinde dolaşıyor kendince gerilere dönünce torun gibi elinden tutmuş ömrünü gezdiriyor korkularla kaygıları çadır açmış tanıdık arıyor, içini deşsin birkaç sözcükle Önce büyütür, sonra küçültür zaman omuzları kült acılar çökgünü sevinçlerin...
Son Yazılar:
ARTWEEKS: SANAT FARKLI BİR VAROLUŞ TARZIDIR
Bir Anlam İnşa Etme Kılavuzu
Gotik Kalkışmanın İzinde
Offspace: Sanatı Sıradışı Mekanlara Taşıyan Yeni Nesil Pop-Up Galeri
ÖZGÜR BALLI İLE YAPAY ZEKA VE DİJİTAL SANAT ÜZERİNE
DEVRİMDEN KARŞI DEVRİME, KARŞI DEVRİMDEN YENİDEN KURULUŞA
Nihat Özdal’ın Umami’si Üzerine
Eksanat Sanat Seçkisi 2 Çıktı
Zeki Demirkubuz’un Objektifinden: 1 Kasım’da CerModern’de Açılıyor
“Elit” ve Türevi Sözcüklerin Çeviride Yarattığı Zorluklar
Hafızanın Kartografyası: Nilhan Sesalan’ın Maddenin Poetikası Üzerine
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
Kategori: Litera
yansıma (şiir)
şu pırıltı zarif ve umutla yükselen göğe karanlığım için bir reçine gibi süzülüyor aşağı, kelimelerim ve kalbimdeki o büyük sızı. onun ışıktan köze dönüşü, küle, onun yere düşüşüne bakıyorum. kehribar yüklü bir sabah gibi buradan böyle gitmemeliydi ama buradayım ben gürgen ağaçlarının arasında dört nala geçiyor yanımdan hayat neden bu kadar hızlı bu akıl, bu...
dalgalar-parçacıklar (şiir)
sonra yarım bırakılmış farklı şeylerin çokluğunda bakıp en küçük zaman eşiğinden oluşun her sonlu aralığına sızıp geçtim yanılsamalar denizini tüketilmiş bir soluktan karanlık bir veda bırakıp arkamda. bir bulut uçuşu bu ya da bir hiç için adları bilinmezlerin geçit töreni Resim: Yves Tanguy
Başında Kavak Yelleri (Şiir)
İstanbul Türkçesi’yle sokakları temizliyor Her yer çer çöp Elleri yok Kendi kendine topluyor süpürgesi Çok sarışın bir kadın geçiyor Gülfidanı sokağından ...
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
Her şeyin hızla tükendiği bir çağda, düşüncenin bile bakıma muhtaç olduğu bir zaman diliminde… Murat Batmankaya, “Yaralı Zarafet” ile insanın kırılgan yanına bir etik ve estetik teklif sunuyor. Cağaloğlu yokuşunun gürültüsünden sıyrılıp bir sokağa sapıyoruz. Neon tabelalar, hışımla karıştırılan çay bardaklarının uğultusu, nice parfümle yarışan kâğıt kokusu… Bütün bu karmaşanın ortasında, camında solmuş bir kedi...
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
Mavi tren uğuldadı Ankara’nın kalbinde Sevgiyle, sevinçle, barışla Ellerinde karanfil Yüreklerinde sevda türküleri Dört diyarın hasreti omuz omuza Sabahın gar meydanında Bir ak güvercin kanat çırptı Pencerenin pervazında Gökyüzü gülümsedi Mavi bir türküydü Ankara Türküler söylendi, zılgıtlar çekildi Halaya durdu binlerce el Maviliklere dalgalandı al mendiller Birden kara bir ses! Barış alev aldı kalbi kara...
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
hayatın normal yasaları var, ve tabii bir de diğer yasalar: rüyanın içinden dışarı doğru sarkan boşluk elimizi uzatınca tuttuğumuz her bir mesele devinen ancak kendimize gelemeyen ve burada anlatamayacağım kimi şeyler kıtaların kayma teorisine göre afrikalı olabilirdik gözlerimiz önde değil, kafamızın iki yanında bulunabilirdi örneğin maya takvimine inananlar için şirince kiyamet gününe hazırdı doğduğu anda...
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
En başta toprak bir şeyin tavı geçince önünde bomboş bir yıl içinde derin bir keder yazılır hesabına. Tavındayken ne önce ne sonra -elmayı ısırdığında- bir anlığına dönmeyi unutmalı dünya. -ilk öpüşmenin tadı unutulmaz işte bu yüzden- O demir kara kömür kızarırken akkor deminde çekiçlenir hızla alınır örsün üstünden daldırılır suya, ne geç ne erken. Hâlâ...
Dişi Konçerto (Şiir)
Yarin yüzü ışıldıyor açık yaralarımın göğünde iyileştiriyor bütün mor acılarımı usulca yağarak ruhumun içine – Bir olasılık var sonsuzluğu öpmek için yarim her gün yeniden doğuruyor beni ezelden ebediyete Yarin elleri çiçek açıyor unutulmuş çayırlarında tenimin anımsatıyor bana arzunun kızıl alfabesini gövdemin tarihçesine yazılı – Bir olasılık var sükuneti okşamak için yarim her gün yeniden...
Çığlık (Şiir)
İçimde çalan şarkıyı tahmin edersin Daha kimseler uyanmamışken aşka Tomurcuklar kanar göğe yalan söylediysen Mevsimler sahipsiz kalır, mevsimler Bavullarını toplamış huzursuz bir gece atlar balkondan Mandolinin tellerinden düşen Gözleri sürmeli bir yalandır zaman İçimde çalan şarkıyı unut Yolun karşısında kalmış bir ceylanım Ruhunda kanatlanmış kuş ölüleri kadar uzun bir gece sorarsa beni Kıskıvrak yakalanacak kalbin...









