Kırmızı bir kurdele ölüm, Sarı gözlü kızın başına bağlanan El çabukluğuyla çözdüm ölümü Döktüm ovama, kaskatı burgaç-takvimde ayraç Sırtımda erik ağacı, beton perdesi-Ayastefanos Ülkelerin vahşi tarihiydi zaman Yer sallanıyordu martıların horoz dövüşünde Kafesimden atladı, kavanoz kanatlı cinler Bir makara gibi çözdüm ölümü Üşüyen karıncalar haykırdı tellerde Ebrumdu, kan tekkesinde aylak kıraathanem Bardaklarımda topraktan alev… Çeyiz...
Son Yazılar:
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
NEW YORK’TA DUVARDAKİ KAN
Kategori: Litera
Uykusuz Yüzyıllar (Şiir)
bir çağ çöktü gözkapaklarıma uykusuz yüzyıllar boyu bekledim bir çocuğun ağzında yarım kalmış ninnileri ve barışa emekleyen dizleriyle kan içinde uyuyan sabahları hiçbir tarih kitabı yazmaz bir annenin kurşunlanmış sütünü ya da taşla örtülmüş oyuncakların hangi mezarlıkta ağladığını ben gördüm— her kelimenin bir mezar kazdığı topraklarda yürek yastık olmuyordu artık çünkü dinmeyen acılar gözyaşı değil,...
sütliman (şiir)
beni hiç böyle görmemiştin değil mi şiirlerimin astarı ne sandın acı çekiyorum mutfakta gece gündüz savruldum her şeyden yalnızlık parlak gösteriyor dostları içine sığındığım mağara yapraklarını birlikte döktüğüm ağaç sıkılma söyle gene geçtik bu sene de değil mi dalında yerlere dökülen karadutları sit alanının bahçesine ekmişler gibi unutmuş ağaçlar bile yaşıyor olduklarını toz içinde üstleri...
Dervişler (Şiir)
İçinde uçsuz bucaksız Evren’in, gezegenler döner dervişler gibi daireler çizip, gitgide hızlanarak ve her bir dönüşte Sonsuz Aşk’a daha da yaklaşarak. Dansları öylesine ilahi, kalplerin ahenkli atışlarıyla- ve nabzıyla bütün Evren’in. Sessizdirler. Dans ederler. Sessizdirler. Dönerler uzayın ve zamanın ötesinde. Sonsuzluğa yelken açarlar bir aşk teknesinde. (Çeviri: Mustafa Seyfi)
EN ÇOK ZAMANIN (ŞİİR)
göz ne zaman kulak ne zaman ellerimiz bir zaman yollarımız bir zaman kumdan kaleleri yıkan dalgalar gibi kavuşurken yalnızlığına kıyıların susarken susulması gereken her yerde konuşurken konuşulması gereken bir yerde bir yüz bir yüze ne anlatır? uykusu bölünmüş çocukların ağrısı kuşun kurdun yaprağın çağrısı kuyuda susuzluk suda kuyusuzluk huysuzluk çağında huy edinen dervişin kişneyen...
ARKADAŞLIK ŞİİRDİR: HAYDAR ERGÜLEN
Türk edebiyatında şair/yazar arkadaşlıklarının pek çok örneği var. Bunların bir kısmı edebiyat içi dayanışmaya adanan uzun arkadaşlıklar, bir kısmıysa çeşitli nedenlerden kısa süren yakınlıklar olarak edebiyat tarihine kaydedilmiş durumda. Akla ilk gelenlerden bazıları şöyle sıralanabilir: Namık Kemal-Ziya Paşa, Recaizade-Fikret, Halit Ziya-Mehmet Rauf, Yakup Kadri-Halide Edip, Haşim-Yahya Kemal, Nâzım Hikmet-Vâ-Nû, Cahit Sıtkı-Ziya Osman, Yaşar Nabi-Ziya Osman,...
evvel zaman (şiir)
uzaktan gürültüyle geçiyor zaman bir adam bakıyor beni, bu boşluğa bir anı gibi kayboluyor şehir alsancak’a giden tramvay ıslanmış kırmızı parmak izi gibi kalıyor yağmur duvarda, aynada, pencerede belki başka bir zamanda bilmediğim bir şeyin ortasında işte sararmış sesinde şu begonvilin bir sokak, bir tramvay, bir anı sessiz, yalnızca bir kalp atışı gibi şu her...
AŞİYAN KEDİSİ (ÖYKÜ)
Sonra Aşiyan’da buluyorum kendimi. Kedi gibi. Kendi yolunda. Bir sarraf olmalıyım ben! Burada olduğuma göre! Masum kedi! Yol gösterdin bana. Tasarımın ve tasarrufun sana ait. Sana göçeceğim dedi Kedi. Sonra düşü onu terk etti. Aşiyan, Antik Çağ’da olsaydı Kedi. Kaydettin mi dedi. Aylak Kedi. Gezintiye çıktığın yerden, her gün aynı saatte evine geri döndüğün dikkatimden...
Dijital Bilgi Ekosisteminde Tek Sesliliğe Doğru
Sosyal medya platformlarının giderek merkezîleşen algoritmik yapısı, bilgi akışı, görünürlük ve uzmanlık temsili üzerinde ciddi etkiler yaratmakta. Özellikle “gatekeeper” tabir edilen etkili ve görünür kişiler, bu platformlarda sürekli ön planda tutularak bilgi akışını yönlendiren, adeta birer “ombudsman” gibi davranan figürlere dönüşüyor. Bu kişiler yalnızca geniş takipçi kitleleriyle değil, aynı zamanda maddi imkânları, kişisel bağlantıları ve...
NİLGÜN MARMARA: ARKA PENCERE LAL RENGİ BİR GEZEGENE AÇILIR
Jung’ın saptadığı gibi ve bana göre de “Anneler Tanrısal’ın uçurumudur.” Ve Nilgün kendini bu uçuruma bırakmamak için çok zorlanmıştır. Bouleuterion’da bulunan güneş saati Nilgün’ün ölümünü gösterdiğinde asırlarca sürecek olan yolculuğunu başlatıyordu. Ekim ışıkları altında arka bahçede onu bulduklarında ağzından hafifçe kan sızıyordu. Bir Kurban’a yaraşır vakarla donanmıştı bedeni. Onu yerinden kaldırdıklarında hiçbir zaman yeri doldurulamayacak...