incirin içinde kurt var
ısırdım ekmeğin kâbus gibi
bozulan et kurt kaynıyor
bir umudu çalmak ne kadar kolay
avakado kumruları ne kadar naif
çevreye bakındım hiçbir zaman
net yanıtlar bulamadım
öngörülmez şeylerdi kaygan taşlar
toplanan dağılan açılan kapanan
bezgin ya da kaygılı
düşmanca bir ihtiyatla dikiliyordu çatılar
ve yollar kayboluyordu
son bir kavisle
ortada duran hamura
parmaklarımı batırdım yığında kalan
yapışık boşluk elimi doldurdu
en esaslı hikâye bu başkasıdır
başkasıdır katil başkasıdır yobaz
ırkçı ayrımcı tüccar başkasıdır
burnu tozlu ajan bir köpek gibi
kokladım göçük altını
hakmış gibi yağmaladım
yağmalamanın sonu gelinceye kadar
içimdeki hayaletler
her gün biraz daha güzelleşti
çirkinliğim olana kadar
bütün nehirler denize dökülüyor
gene tuzlu katran ciğeri dolanıyor
pörsümüş mavi ölüm mü
sessiz kalman yetiyor
bir pornonun içindeyiz hepimiz
köprü altında öpüşmek ne kadar naif