Çeviri: Ali Tacar Bu makale, filmin hafızayla olan ilişkisiyle tanımlanan bir araç olduğunu savunmaktadır. Estetikçi György Lukács’ın zamansal sinema teorisini temel alarak, filmin hafızayla olan içsel ilişkisini sahnenin “ebedi şimdisi” ile karşılaştırıyorum. Bir filmi izleyen seyirciler, ekranda izledikleri şeyin geçmişte çekildiği ve geriye dönük olarak bir araya getirildiği konusunda sürekli bir farkındalığa sahiptir. Sinema,...
Son Yazılar:
Sait Faik’in adasında bir Hollandalı: Koenraad Marinus Van Lier
Çekirdek kabuğu
Ahşaptan Dijitale: “Mektup Selam Söyle…”
Yunus Emre’de Sevgi veya Dostluğun Meta-Ekonomipolitiği
Galeri Artist’te Yeni Sergi: Alexey Firsov-Podima Blossom
Geçmişin Gölgesinde Bugünü Anlamak
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
Yeni Kitap: Ölümünün 71. yılında Sait Faik’e Yeni Bir Bakış
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Nasıl Faşist Olunur?
AŞK ÜZERİNE ÇİZGİ DIŞI BİR TEZ
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
20. Uluslarlarası İşçi Filmleri Festivali başlıyor
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
SELMAN NACAR’IN TEREDDÜT ÇİZGİSİ ÜZERİNE
G-art Galeri’den Bir Sergi: Herkes Biliyor…
Nihat Özdal’ın Sözcüklerin Kokusu Sergisi Üsküp’te
DEPREM
MODERNİZM ÜZERİNE BİR DENEME
Kategori: Manşet
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Öncelikle söylemeliyim ki, sinema sanatı üzerine ‘felsefi yazı yazmakla’ sinema eleştirmenliği aynı şey değil. Ayrıca sinemanın bir ‘görsel sanat’ olduğu bazen sinemacılar tarafından da sık sık unutuluyor. Bu nedenle, filmlerin teknik yapılarını değil de ruhlarını okuyan bir ‘yazan’ olmak istiyorum. Felsefi yapı, görsellik, çağla uyum gibi niteliklerin peşindeyim. Bir bakıma Mauvais Sang’la [Carax/ 1986] başladığını...
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Türkiye entellektüelleri tarafından çok az bilinen Çin ve Çin tarihi uzmanlığı ve globalitenin modernite ile olan ilişkisi çerçevesinde, Arif Dirlik, günümüzün ekonomi-politiği açısından Marx’ı yeniden okuyor. Türkiye ise, 1939’dan bu yana emperyalist-globalite’ye eklemlenme sürecinin bir türlü bitmez tükenmez sefalet ve sefahetini yaşarken global güncelliğin derininde yatan temel kırılma noktalarını görmezden gelme ve sürekli kaçırma alışkanlığı...
Kum Saatleri (Öykü)
“Sigara içerken yine uyumuşsun Hilda, böyle olmayacak. Ne desem kalbin kırılacak şimdi. İzmarit bu sefer telefon rehberini ucundan tutuşturmuş. Yanan telefon rehberinin başına çöküp beni arayacağını biliyorum. Çünkü ben söylemiştim, hep bir telefon araması kadar uzağında olacağımı.” Hilda uzun uzun çaldırdı numarayı. Kimsenin cevap vermediğini dehşetle fark etti. Hilda sessiz bir kızdı. Babaannesi Hilda’ya konuşmayı,...
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
Tarihi bağrında barındıran, yüzyılların aşk kokan efsane şehri İstanbul… Nice şiirlere, şarkılara ilham olmuş, Konstantinopolis’den, Dersaadet’e zaman içinde farklı isimler ile anılmış ve nice gelmiş geçirmişliklerine karşın, hâlâ dimdik ayakta… Şehrin mührü İstanbul Boğazı. Boğaz’da nice hayatlar. O hayatlara yuva olmuş değerli mekânlar… Bu yazımda Aşiyan’a açılıyor kapılar… 1905 yılında yapımına başlanan ve 1906...
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Rokoko sanat tarihteki üsluplar açısından bakıldığında, bir tarafıyla resim sanatına gündelik hayatın, hafifliğin, flörtlerin, kır pikniklerinin girmesi demek. Kavram Fransızca rocaille’den geliyor. 18. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan midye, deniz kabukları ve süngerler gibi denize ait motiflerin etkisinde oluşturulan süsleme ve dekorasyon biçimini anlatıyor. Rokokoyla, daha önce sanatın merkezine oturan İsa, Meryem ve azizler ile Yunan...
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Çeviri: Ali Tacar Paul Tillich dindar bir sosyalist ve şüpheyi düşüncesinin merkezine yerleştiren son derece incelikli bir teologdu. Büyükbabamla ilgili hatıralarım çoğunlukla 1950’ler ve 60’larda büyükannem ve büyükbabamın East Hampton’daki yazlık evlerine yaptığım çocukluk ziyaretlerine dayanıyor. Long Island’ın Güney Kıyısı’nda muhteşem Atlantik sahillerine sahip olan köy, İkinci Dünya Savaşı’nın yerinden ettiği Avrupalı akademisyenler, yazarlar ve...
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Yüzyıllardır birbirimize anlattığımız kötücül büyük hikâyenin kahramanlarını ve anti-kahramanlarını William Golding 1954 yılında yazdığı romanla[1], küçük bir adada bir araya getirdi. Golding adayı güç mücadelesinin vahşi arenasına çevirdi. Issız bir adaya düşen gençlerin arasında oluşan klancı bölünme, atalardan kalan bir sosyal modeli yeniden üretiyor. Bu gençler klanının bir kaşık suda boğmaya çalıştığı biri var ki,...
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
Belli bir neslin Pazar kahvaltılarının simgesi haline gelen kovboy filmleri, izleyenlerin zihnine, “Yeni Dünya”ya dair güçlü bir zıtlığı yerleştirmiştir. Bir tarafta vahşi ya da kolayca vahşileşebilen bir Yerli (Kızılderili) imgesi, bir tarafta kendilerine yurtluk arayan ya da macera peşinde kıtada dolanan Beyazların yakışıklı kovboyları vardır ve bu uzlaşmaz zıtlık taraflardan birinin diğeri üzerinde hâkimiyet kurması...
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Friedrich Engels, 28 Kasım 1820’de Ruhr sanayi bölgesindeki Düsseldorf’un hemen doğusunda, Ren havzasının Barmen kasabasında, bugünkü Wuppertal’de, imalatçi bir ailenin en büyük çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Doğumu yerel gazete gururla duyurulmuştur. Babası Friedrich eşiyle kardeş çocuğu olan rahip Karl Snethlage’ye yazdığı mektupta çocuğun gelişinden duyduğu sevinci anlatarak, Tanrı’nın bebeğe büyürken akıl ve Tanrı korkusu vermesi...