Ben de öyleydim eskiden Bulgur pilavının yanına mum yaktığım olmuştur Akşam çökene kadar bir kitaba dalıp Işık yakmak için bile başından kalkmadığım Eski çatılarda biten bir papatyayı kendime örnek aldığım Sokaklarda hiçbir şey içmeden sarhoş gezerek Yağmurla yarıştıklarım var, karlı şubatlarda kibritle ısındığım Minik şeylere sevinirken küçük bir kız olduğum Yaşamayı ciğerlerime doldurduğum, güneşi, çiçekleri...
Son Yazılar:
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Sivil İtaatsizlik Bilinci Üzerine
Temür Köran’dan Sezgiler ve İzler Sergisi
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Kategori: Litera
Yalnızlık Öldürür
Feodal toplumlar, konumları ve rolleri önceden sabitlenmiş insanların biraradalığından oluşan, daha çok “bütüncül” toplumlardı. “Bireyler toplumu” giderek geleneksel tip toplulukların yerini aldı. Modern karmaşık toplumlarımızı organize eden ve giderek artan karşılıklı bağımlılığa rağmen, “özerk bireyin” bu toplumsal kodlanmaya karşı bir itirazı elbette olacaktı. Toplumsal hayatımızın tüm yönlerini yapılandıran ve bireysel iradelerimizi aşan geleneksel otorite, aidiyet,...
Aşkın kaba işleri (şiir)
Güçlendirilmiş bir aşkın aidatını ödüyorum Kentsel dönüşümünde ömrümün taksit taksit Kalplerimiz arasına temiz ve pis su tesisatı çekilecek daha Sonra eski sevgililer için vitra gömme rezervuar Ve arafta anahtar teslim Bay bay bayım, soğuk demircisi kalbimin Yalnızlık iktidarsa tek başına kalmak muhalefet Biriniz güz, biriniz hazan, hanginiz sonbahar Hanginizin kalbine kuşlar yuva yapmış? Yalnızlık: kendi...
ÖPTÜRMEYEN AĞZINDA (ŞİİR)
Kamer demiş hançerim mehtap kazır her gece Sizin Hanımefendi yutağınız al yaprak Aşırı teessürden tefessüh etmiş damak Kemik öbür kemiği kırarak burkuluyor Derhal açardım ama gökgötürselim kalkıyor Modern tıbbın bir başyapıtı olarak Şafak sökmeden önce RH Bisturya’ya Dilin gölgesini görmek istiyor baksı Kırçlı dudakta çünkü çok liken birikiyor Öpmeyen, öptürmeyen ağzında cadalozun ...
BEN DE UYUMALI UYUMALI VE KANITLAYAMAMALIYIM İKİMİZİ HİÇBİRİMİZ OLMADAN GÖRDÜĞÜMÜ (ŞİİR)
I Denizlerin Samanyolu Kuru toprağın göğünde Yıldızlar kaymaya başladığında, Islak topraklar suyun üstünde yakar Kendi Samanyolu’nu. Denizlerin göğü suyun yüzüdür, Her zamanki geceniz için Yanar denizin ateş böcekleri. İki gök arasında Sallanması durana kadar bekliyor Meyhaneden yeni çıkmış biri. Midesinde, susamadığı Ama dinlemedikleri sözler de çökünce yerlerine; O da kumların üstüne çizilmiş Bir evin kapısına...
ikinci perde (şiir)
mevlana apartmanı 13 numara cumaları işkence nadası fetvası verdi, hocaefendi, ohh ramazanlarda otuz gün nefsinizi azdırmayın vaazı video konferansla ama mevlana apartmanı 5 numaradaki mücahitler: işkence yapmayı özledim, diyorlar, mümin! şu iftar bi bitsin, selamın aleyküm ev ampullerini yakan dini bütünlerin sözü bir edercesine haset kahkahalarını yankılarıyla işitiyorum apartmanımın 13 numarasından iftar lokması ağzında, güya...
MEZARNAĞMELER
sınır stelindeki meriteton: “akhetaton’un doğu dağı benim de mezarım olsun. babam aton’un benim için belirlediği milyonlarca yıl yaşasın ka’m. firavunun kızı [ben] meritaton’un cenazesi bu milyonlarca yıl buraya… büyük kralın hanımı nefertiti’nin başka bir yere gömülmesine izin verin, babam aton’un onun için kararlaştırdığı milyonlarca yıl kalacağı oraya.” derkenar: piramid ölümsüzlüğün sınır...
DÜNLERDEN YALNIZ (ŞİİR)
Dünleri biriktirdik Düğümlerde üfleyerek İçimize serpilmiş Bir avuç ölü toprağı Uyuşan parmaklar Ovuşturuluyor Kenarında dünyanın Önce kalem tutan Sonra yüzüğe boğulan Sırayla Serçe şimdilik suskun Birbiri ardına uluyan Köpekler gibi Takip ve yorgun sesleri Taşıyor boğaz Tadı tuzu kalmamış Abla Pamuklara sarıyor uykumuzu Dünleri uyuyoruz hâlâ Düşümüzde Bir yalnız orman uğultusu _____ NOT ELEŞTİREL...
BİR, BUÇUK BAHAR (ÖYKÜ)
Dün akşam iş yerinden arkadaşlarla iki kadeh içip beş günlük ofis yorgunluğunu birazcık olsun omuzlarımdan atacaktım ama öyle olmadı. Birkaç saat boyunca birim şefinden, müdürden, verilecek zam oranından, torpilli mühendisten konuşup kafa şişirdik. Gittiğimiz barın duvarları şimdinin modası tanınmış şairlerin, şiirlerin, yazarların, özlü sözlerin, dönemin devrimci önderlerinin fotoğraflarıyla kaplıydı. Bir ara arkadaşlardan biri duvardaki fotoğraflardan...