karıncaların ziyafeti hâline gelmiş bir et parçasıyım rıhtım işçileri yalpa vuran vapurlarda kuruturken grevlerini ağırıma gidiyor bu deniz annesiz evlerimiz… bilmiyorum bu sözcüklerin beni kaç gün daha taşıyacağını mübarek olacak yine de rahminin ve toprağının meyvesi girişinde ve çıkışında kutsanacaksın şehrin sen bu bulutu uçmaz bu tozu silinmez mi bildin? gözlerinin kaynağında yaşar -kanatlı sular-...
Son Yazılar:
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Sivil İtaatsizlik Bilinci Üzerine
Temür Köran’dan Sezgiler ve İzler Sergisi
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Kategori: Litera
ŞARLOT AKŞAMLARI (ŞİİR)
1 artı 1 Bir eve Maaşımın neredeyse Yarısını yatırıyordum; Yeni, eşyalı ve lüks bir daireydi Dördüncü katta. İş yerime yürüyerek Bir buçuk dakikada gidebiliyordum. Dört beş aylığına Kiralamıştım orayı, Hayatımı kolaylaştırmasıyla Masrafa fazlasıyla değiyordu. Öğleden sonraları uyanırdım. Akşama doğru çıkar, Sekiz gibi Dönerdim eve. Dışarıda yemediysem Bir şeyler hazırlar, Duşumu alır, Birkaç saat televizyon izler,...
SESSİZ SERZENİŞ (ŞİİR)
Bilmiyorum seni unutturan şeyi Her söz gizli bir tanık yaratıyor içimin bir yerlerinde Ve içimde gizli bir sığınak oluşturuyor unutuşun kahredici gözleri Sözlerden ve yüzlerden geçilmiyor. Bir resim çiziyor zaman Çocuk gülüşlerinden, papatyalardan Geçmiş onca hatıralardan Veya bir alay konusuyuz Yaşamın genç ellerinde. Yoksa bir anne kucağı özlemi mi Bizi hem günaha hem...
Allahsız Tiyatro (Öykü)
Genç Bir Adamdım Tren Uğurlardım Cahit Zarifoğlu O gün akşamüstü, iki katlı evinin birinci katında kendine kahve yapıyordu. Suyu kaynatmış, iki kaşık kahvesini bardağına dökmüş, iki şeker atmış, sütü eklemiş, kaynamış suyu bardağına döküyordu ki şırıl şırıl su sesi onu o eski evlerine götürdü. O eski evleri ki hem huzur hem huzursuzluk oradaydı....
AĞIRLIK (ŞİİR)
Söyleyecek uzun cümleleri olanlar kısa kalır hayattan Lirizm öldü uzun zamandır insan kendinin ve hem senin hem de onun katili Sanki bir yerlerde unutulmuş sözcükleri topluyor zaman toplayıp çuvalına tepiştiriyor sıkı sıkıya bağlıyor ağzını her seferinde daha az acıyor Uzun susuyor biriken dikenli yalnızlık kısa dokunuyor ki dahası fark ettirsin kalanla yaşadığını Okuduğunu anlamaktan yoruldu...
KÂĞIT KÜLLERİ (ŞİİR)
Külleri düşünme, yağmuru emdiğinde yeryüzü toprağı düşün, çamuru ve taşı ve gazel isyanını bildiğini yaz diyen sevecen sesi annemin, uyarı yangınlar gaflet suçu yağmacı yobazlığın, yazık kin kuyusunda aymazlığın coğrafya-tarih atlası evreni düşün, tüm yanılgıların, yatağını sırların ağaçların ruhu beyaz olur, kâğıt gülleriyle aynı yanan yazgı, yanan yazı böcek cesetlerini belle köz kızılı taşıyor gözelerinde...
ben de bir zaman diyâr-ı zencli idim’in şiirinin şiiri
annem, o bıçağ alma dedi eline. ya kendini öld ürürsün ya da başkasını. ben annem i öldürdüm. bıçakla da değil; anne mle*. yavaş bir blues şimdi. elmore james. late hour s at midnight. gitarla çalmıyorum bu parçayı. ç aldığım şey bıçak. mızıka gibi üflüyorum meret i; üfler gibi diyâr-ı...
deli gibi yoksun burada (şiir)
karıncalanıyor aykırı yanım senden kaçtım, kendime tutsağım sabır yok fıtratımda ne yapayım en çok kendimden alacaklıyım yapılacak şeyler yapışıyor günüme üstümde yıkık bir devrin dijital sarhoşluğu ne içsem yetmiyor, nereye gitsem eksik ne olacak bu hâl, arzımın devri bükük aynı kelimeler tuzak, uyuşturucu yasak aynı şarkılar aynı sensizlik seni sevmek nasıl tumturaklı debdebe...
SEN İYİ MİSİN? (ÖYKÜ)
Sınav kâğıdı elimde ve ben sınav başladığından beri hiçbir şey yazamadan öylece duruyorum. Sorulara nereden başlayacağımı kestiremiyorum. Zaman kavramını hepten yitirdim. Süremin ne kadarını harcadım, geriye daha ne kadar vaktim kaldı onu bile bilmiyorum. Çok çalıştım oysa. Bugünlere gelmek için resmen gece, gündüz, hafta sonu demeden sürekli çalıştım. Kendiliğinden gelişen fırsatları ve elimdeki tüm...
ÇAY’A DÜĞÜN YAPTILAR (ŞİİR)
Düğün kurdular çay’a, çay demleyip gelene Hani döş nerde kumbar, dombasızdan bize ne Yarı- açık çek yazdık sünnetsizin fesine Eniştenin yasına beyaz giydi serseri Kıl kerime, kem halayık, bizler şor’duk onlar ayık Çalab’ın gacısı Kamber, tad özürlü yakmaz biber Neler neler dediler de sıyırmadık yüzüğü Kokoroz’a aç horoz! Hotoz elvan, kız ezik Hem bol geldi ...