O gün İstanbul’da bir koku vardı. Kötü, pis bir koku. Karaya varmamıştık henüz. Denizin ortasındaydık. İki kıtanın arasında. Hava güzel, güneşliydi. Gemi hayli kalabalıktı. Yanlardaki tek sıralı tahta oturaklı yerler dahil olmak üzere üç kattaki bütün iç ve dış alanlar insandan geçilmiyordu. Geminin o her zamanki temkinli süratine eşlik eden rüzgâr, yolcuların yüzlerinde hoş bir...
Son Yazılar:
Enis Batur Denemeciliği Üzerine Eksik Bir Deneme
Epirus Müziği: Dağların Yankılanan Ruhu
Galeri Kev’den Ara Katman Sergisi
Virginia Woolf: Kimseyi Esirgemez Bu Dalgalar
ANKARA’DA TABELA FOTOĞRAFLARI: TOPLUMSAL BOŞLUĞUN YENİ RİTÜELLERİ
Asmalımescit Art Galeri’de Tuba Büyükdoğan Sergisi-Self Portraits: Hedgehog’s Dilemma
CERMODERN, İLK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORUNU KAMUOYU İLE PAYLAŞTI
Kırık Bir Formun Melankolisi
Kurşunlu Han’ın Sessizliğinde: Nuray Özler Yolcu ile Ansız Anda Sergisi
Sergi: Maslak 310’da Rastlaşmalar
Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor
SENDEN GERİYE KALAN’IN VE FİLİSTİNLİLERİN MAKUS TALİHİ
ÖĞRETMENLİK İLE ÖĞRETMEN OLMAK ARASINDA
Orhan Gürel Sulu Boya Resim Sergisi PonArt Akademi’de
Bağımsız Sinemada Bir Yol: Driveways
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Ana Sayfa
Ayşem Dur
