İklim Grevinden Küresel Vicdana: Greta Thunberg

Dünya çapında Greta Thunberg’in adı ilk kez 2018’de, 15 yaşındayken İsveç Parlamentosu önünde başlattığı tek kişilik okul greviyle duyuldu. “Skolstrejk för klimatet” (İklim için okul grevi) yazılı tabelasıyla gerçekleştirdiği sessiz ama kararlı protesto, kısa sürede milyonlarca genci etkisi altına alan küresel Fridays for Future (Gelecek İçin Cumalar) hareketine dönüştü. O tarihten bu yana Greta’nın aktivizmi, kapsam ve ton olarak evrilerek sadece çevre savunuculuğu değil, aynı zamanda daha geniş bir küresel adalet mücadelesi halini aldı.

3 Ocak 2003 tarihinde Stockholm’de dünyaya gelen Greta Thunberg’in aktivizm yolculuğu, kişisel dönüşümüyle başladı. 2018 yılında bir iklim makale yarışmasını kazanmasının ardından ailesini karbon ayak izlerini azaltmaları konusunda ikna etmeye çalıştı. Uçakla seyahati bıraktı ve bitki temelli beslenmeye geçti. Asperger sendromu teşhisi alan Thunberg, bu durumu “süper gücü” olarak tanımlayarak toplumsal baskılar karşısında odağını kaybetmeden mücadele etmeye devam etti.

2018 yılının sonlarına doğru Greta, artık yalnız değildi. Polonya’daki COP24 Zirvesi’nde yaptığı konuşmayla dünya sahnesine çıktı. Net mesajları sade, doğrudan ve aciliyet odaklıydı. 2019 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. TIME dergisinin “en etkili kişiler” listesine girdi. Aynı yıl, karbon salımına karşı duruşunu göstermek için Atlantik Okyanusu’nu yelkenliyle geçti. New York’taki Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde dünya liderlerine seslendiği konuşmasında kullandığı “Bunu nasıl yaparsınız!” (How dare you!) ifadesi, bir kuşağın iklim öfkesinin simgesi haline geldi.

COVID-19 pandemisi döneminde sahadaki eylemleri çevrim içi platformlara taşıyan Greta, aynı zamanda The Climate Book (İklim Kitabı) adlı çalışmaya öncülük etti. Dünya çapında bilim insanları, düşünürler ve aktivistlerin katkı sunduğu bu kitap, iklim krizine çok boyutlu bir bakış sunuyordu. Bu dönemde Greta’nın söylemi daha eleştirel ve sert bir ton kazandı. 2021 yılında Glasgow’daki COP26 Zirvesi’nde, siyasi liderlerin taahhütlerini “boş laflar” (blah blah blah) olarak nitelendirdi ve somut, bilim temelli çözümler talep etti.

2023 yılında lise eğitimini tamamlayarak okul grevlerine son verdiğini açıklayan Thunberg, mücadelesini bırakmadı. Aksine, çevre savunuculuğunu daha geniş bir sosyal adalet perspektifiyle bütünleştirmeye başladı. 2024 ve 2025 yıllarında, Filistin’e destek eylemleri ve Extinction Rebellion gibi sivil itaatsizlik hareketlerinde daha aktif rol aldı. İsveç, Birleşik Krallık gibi ülkelerde çeşitli eylemler nedeniyle gözaltına alındı veya para cezalarına çarptırıldı.

Haziran 2025’te Gazze’ye insani yardım taşımak amacıyla yola çıkan bir filoya katıldı. İsrail donanması tarafından durdurulan bu girişim, uluslararası basında geniş yankı uyandırdı ve Thunberg’in çok yönlü mücadelesini bir kez daha gündeme taşıdı.

Bazı eleştirmenler Greta’nın iklim odaklı söyleminden uzaklaştığını öne sürerken, destekçileri bu yön değişimini doğal ve gerekli bir genişleme olarak değerlendiriyor. Thunberg, sosyal medya platformlarında milyonlarca takipçiye sahip ve hâlâ Nobel Barış Ödülü için aday gösteriliyor. Her ne kadar söylemleri zaman zaman tartışmalara yol açsa da, gündem belirleme gücünü ve harekete geçirme kapasitesini sürdürüyor.

Thunberg’in politik bağımsızlığı, bir kesimin güvenini kazanırken diğer bir kesimin yoğun eleştirilerine hedef oldu. Siyasi partilerle veya kurumlarla doğrudan bağ kurmayan Greta, gücünü ahlaki netlikten ve ilkeli duruşundan alıyor. Bu duruş, onu hem saygı duyulan hem de zaman zaman rahatsız edici bulunan bir figür haline getiriyor. Ancak tam da bu nedenle etkisi hâlâ çok büyük.

Greta’nın halk önündeki duruşu, konuşmaları ve ödülleri çokça bilinse de, bazı az bilinen yönleri de dikkat çekici. 2019-2020 yılları arasında okula ara vererek tam zamanlı aktivizme odaklandı. Türkiye dahil olmak üzere bazı ülkelerin Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle Birleşmiş Milletler’e şikâyette bulundu. Birçok ülkede gözaltına alındı ve takip edildi. Tüm bu baskılara karşı soğukkanlılığını korudu.

Ayrıca 2024 yılından itibaren Filistin’e destek veren açıklamaları ve bu doğrultuda gerçekleştirdiği eylemlerle, çevre aktivizmini küresel adalet mücadelesiyle birleştirdi. Bu tutum, onu yalnızca çevre hareketinin değil, daha geniş bir vicdan hareketinin de temsilcisi haline getirdi.

Greta Thunberg, bir lise öğrencisinin elinde tuttuğu tabelayla başlattığı yolculukta, bugün çok daha büyük bir sorumluluğun ve mücadelenin taşıyıcısı haline geldi. Söylemleri zaman zaman tartışmalara yol açsa da, hâlâ harekete geçirme gücü yüksek, bağımsız ve etkili bir figür olma özelliğini koruyor. İklim krizinden savaşlara, insan haklarından sosyal adalete kadar birçok alanda etik duruşunu sürdüren Greta Thunberg, çağımızın yeni nesil liderlik anlayışının simgelerinden biri gibi görünüyor ve yaşanabilir bir gelecek için mücadeleyi hatırlatmaya devam ediyor.

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.