Bir Kopuşun Anatomisi ‘Neden korkuyorsun, ruhumuzun Şeytan’ın eline geçmesinden mi?” “Hayır, ona verecek bir ruhumuz olmamasından.” Kesişen Yazgılar Şatosu/Calvino Türkiye’de sol, modernitenin çalkantılı sularında hem halkla bağ kurmaya çalışmış, hem de halkı eğitilecek bir nesne olarak görme ikileminden hiç kurtulamamıştır. Buna rağmen kültür-sanat alanında bu güne dek canlı kalan yer yer avangart çıkışlar yapma kudretine...
Son Yazılar:
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
Kategori: Manşet
Robinsonad (Şiir)
Robin Çoban’ın temas, aynı geminin yolcuları, zamana akan, dönüşüm, sıkışanlar ve dünyamın yükü isimli heykellerinden referansla zamandan kurtulan bir şey yuvarlanır...
Okul Şiiri
Okul hüzünlü bir kelimedir insana kutuyu hatırlatır müzik kutusunu değil ama balerin dönmez üstünde vals de yapmaz kimse geride bırakarak eksik bir aşk kapanır paydos ziliyle Sessiz bir salonu anlat deseler hani çıt da çıkarmadan hiç kimse yokmuş gibi nefesler tutulmuş, ama gülüş nasıl tutulsun birazdan bırakılacak, kahkahalar kopacak komik bir yerdir okul ve komik...
Saf Laylom (Şiir)
işkembe, kelle paça bol sirkeli istediğin kadar de yemem eti yan komşu Safiye teyze yanağında koca etli, kıllı beni kavurur sabah akşam sarı leblebi cart diye çekti işte tefeci atar damarını astı üstüne bir güzel yırtık, lekeli donlarını sen çırp dur daha balkondan dört nala çeyizlik İran halını kim bilir bulursun belki dönerken kuyruk başını...
KORİKOS KALESİNDE KAÇ AKŞAM (ŞİİR)
Kim sevdalanmışsa hayata ölünce bir yer açılacak göğün sofrasında Ben doyamadım yürüyen hiçbir ufka Korikos Kalesi’nin dibindeyim ağır, ağır ve kanlı katliamların ortasına kurdum şapelimi bu gece ihanetlerin şeceresini çıkarıyorum kanlı bir atlasın üzerinden yüzleşirken bile insanın yüzüne kan sıçradığı gerisin geri gelen ölülerden Sorulmayan hesapların defteri ufalanıyor avucunda zamanın unutuşla kesilmiş dili toprağın konuşmuyor...
Uriel’in Izdırabı (Şiir)
“Ölüler, ölüleri gömsün.” (Luka 9: 60) O gün gelir. Bin yıllık ruhları sarsan gizler saçılır yeryüzüne. Döktüğü kanları, ağuladığı nefesleri imgelerin, Mutlak ki ben bilirim. Ve işte kanlı tırnakların parçaladığı dantellerden Gehonnim Vadisi’ne dökülürken yalazlar, Elbette ki ben şahidim. Düşmüş meleklerin ızdırabını bir zamansızlıktan duyarız. Ölü bedenler inleyerek toplanırken Uriel’in başına, Mantığa dair tüm sözler...
Yazma Oyunu
Birinin bir hikâyesi varsa bir müddet sonra o sizi çekmeye başlar. Bir müddet sonra sezgileriniz bu yollu çalışır. O sese doğru yönelirsiniz. İçsel bir sesle biri, bir sokak tamircisine seslenir gibi, “hey yazar bizim şu şeye bakıver…” demiş gibi yazar, kendini bir şeyden içsel olarak sorumlu tuttuğunda, “neye bakıver?” sorusuyla iç dünyasında baş başa kalandır…...
PEKİ SUNUCU KİM OLACAKTI? BEN GAZZARA
Piri Reis Haritası belgesel filminin, Brezilya, ABD, Portekiz, İspanya, İngiltere, Senagal ve Türkiye deki çekimlerini tamamlamıştım. Filmin kurgusunu tamamladım. Film bitmişti. Fakat kurgu sırasında film bir sunucu tarafından sunulsa bütün bu ülkeler arasındaki bağlantı ve haritaya olan ilgi çok daha iyi olur fikrine kapıldım. Böyle bir sunucu ile film çok daha iyi olacaktı. Bu arada...
SIFIRDA YÜZMEK (ŞİİR)
Göğün yüzü asık sokakta hep bir cenaze yürüyüşü mayınlı ağızlarda patlayacak sözcükleri topluyor kar sonsuzluğun dili yoktur diyor zamangezer bir yolcu kendine kıvrılan aklım bir kirpi doğuruyor bir tavşan kayayken kuma dönüşendim durmayı unuttu yağmurum. Uykunun sisini delen mermiler bir kadın çığlığı ve patlayan cam fırtınanın devirdiği bir ağaç gibi kıvranıyor dallarım kabuğumda vampir dişli...
DÜŞÜNCENİN COĞRAFYASI
Yazan biri olarak bende düşünme sistemi tamamen mekânla oluşuyor. Örneğin otururken düşündüğüm şeyler, yattığımda organlara dağılan bir tas suymuşçasına gidiverir. Ama yeniden kalkıp oturduğumda geri gelir. İçinden çıkamadığım herhangi bir konu 6. 7. Kata çıkıp aşağı bakınca ya da gökyüzüne bakınca çözülür; aşağıdayken fark etmediğimin ne olduğunu anlarım, rahatlarım. Kendime ve olaylara karşı gerçekçi bir...









