Genç, yoksul bir taş Çakıldan yolda, düşerek Travertenleri andıran Islak cüssesini eritiyor, Korkusuzdu, zor anda Delik deşik oldu Yıldızların bakışı yazın Kursağında kalır itirazın. Yaslanmak istersin, Uzaklaşır giderek bugün Uzakta bir gemi batıyor, Gözbebeklerim şişiyor: Şişme bir bot gibi, Binip, uzaklaşıyorum Ve bırakıyorum cüssemi! Şu emanetçi dükkânına, Düşlerim, aniden Toplansın için gözlerimde Sımsıkı tutarken bu...
Son Yazılar:
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
NEW YORK’TA DUVARDAKİ KAN
Kategori: Litera
rashomon veya karenina (öykü)
Roy Andersson için Bir kadın gördüm: Geniş tren bekleme odasını arşınlayan; bir bebek arabasını çıplak ayaklarla bir sağa, bir sola sürerek.. Her gün aynı saatte aynı yerde gördüm onu. “Hiroshima Mon Amour”** bakışıyla bir an baktı sanki bana: galiba ağladı. Bir adam, çocuğunu sinirle elinden çekiştirerek peronlara yöneldi: “Uçaktan korkarsan böyle olur, kim çekecek,...
Yenidoğan Kokusu (Şiir)
Aslına sadık kalınan portreler çağında Uykuma eşlik eden suretinin büyüsü Canı acımış belli Koparırcasına tenimi usulca Sadık cümleler babadan kalan İnanır gibi septik içsel duyularla Karmaşık bir evren Hiçlik tüm külleri savuran varlığa Bir diyalog açlığı ötekinde zuhur eden İçkin konuşmalar yakalandıkça iğnesi kendine Titredikçe sarılır anlamı yoksun tümceler Duruşunda kurşun ağırlığı Sessizce yanaşır, sevgisi...
Hakikat yolunda kesik (Şiir)
Çıkınca pervanenin çukurundan iki çizgisi vardı inkarın varlığı inkar yokluğu inkar Döndüğü yerde kelepçe Sözle gelir ipini çeker Farenin yendiği deney bir gün mürettebatını yer kaynadıkça kazan cadılar İrinlerini yakar Tesellisine düşman olur yemin Acının cesaretiyle boyanır siyah beyaza zarflar açılır mektuplar kapanır Kana bilek karışınca gücün yetmez üzülmeye masaldır evin nüshası hüzündür neşenin hakkı...
İLK SESSİZLİK (ŞİİR)
Kalbin Eski Ahit’ten bir cümle kutsanmış harfleriyle ışıl ışıl Musa’nın hırkasında bir düğme inanacağımız ne varsa o işte. Kalbin dediysem elmalarla dolu bir bahçe ilk günahı işleyen kim ise onun olsun elmanın tarihinden uzundur aşk ilk kan, ilk sessizlik, ilk bağışlanma. Seni bana getiren o ruh derinliği benim de bahçemde ilk yasak meyve. Resim:...
Yavuz Çetin’in Melodileri, Yıldızlarla Buluştu
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nun taş duvarlarına gecenin karanlığı vururken, hafif bir rüzgar esiyordu. Yıldızlar, sahnenin üzerindeki dev perdeden süzülen loş ışıklarla yarışıyor; kalabalığın nefesi, yavaş yavaş bir senfoniye dönüşüyordu. Karanlık, hafifçe titreşiyor, sanki bir müzik notası gibi hayat buluyordu. Ve o notalar, sadece bir insanın değil, bir dönemin, bir ruhun yankısı gibiydi: Yavuz Çetin....
Gönül Bağı (Şiir)
Bizi birbirine ulayan nedir? Belki bir sözcüktür, kırık hecedir… Köpük köpük akan gündür, gecedir… Yerden ağsın, gökten yağsın yalnızlık… Şükretmem yıldızına ey karanlık!… Resim: Ahmet Yeşil
Mavi (Şiir)
Gizem Pınar Karaboğa için Sustum ve sustukça iğdiş ediyorlardı ruhumu Ağaçlarla birlikte yürüyordum, kırda, ormanda. Beyazdı gönlüm gönlüme ateş ediyorlardı Kıstırıldım büyüyen çocukluğumun avlusunda. Zıplayan bir...
Kasım’a notlar (Şiir)
Derin bir iç çekiş. Arkama yaslanıyorum. Bir başınalık. Sen ömrümün en uzak yolu. Ne sevmekten vazgeçtim ne de sevginin sonsuz yükünü taşımaktan. Sen şimdi kış mısın, yoksa sonbahar mı? Yerlere bakıyorum; gökyüzü utanç. Kaybolan neşem birkaç meyvenin arasında, Çıkan sesin coşkusu hala büyük bir umut var ediyor. Ne dersin? Seni bir ağacın kovuğunda unutabilir miyim?...
…aşk? (öykü)
aşkın ne kadar yakıcı bir duygu olduğunu yeni öğreniyordum. hayat aynı yerden aynı şekilde beni sınıyor bense yine aynı tercihi yapıyordum. tek bir farkla, artık bilinçli bir tercih yaptığımı biliyordum. düşünülmüş özenle alınmış bir karar. her ne kadar can yaksa da, bedeninden tonlarca parçayı ardında bırakmış gibi hissettirse de bazen önemli olan tek şey doğru...