Film Film bitti, ne çabuk bitti. Şimdi perdede, siyah zeminde akan beyaz yazılar var. Onun ismi geçiyor, yüzünü tekrar görmüşcesine gülümsüyorum. Kafamı kaldırıp yukarıda pır pır parıldayan ışık demetine bakıyorum. Anlatılanı hep ıskaladım, çoğunlukla kavrayamadığım yoğunlukta oluyor anlatılan. Ben sadece yansıyan kimi görüntüleri algılayabiliyorum. Anlık bakışını ya da meydandaki kuşları. Film biter, pır pır ışık...
Son Yazılar:
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Sivil İtaatsizlik Bilinci Üzerine
Temür Köran’dan Sezgiler ve İzler Sergisi
Edebiyat Tarihinin Bilinmeyen Sayfası: Baudelaire’in Hugo Nefreti
Kategori: Litera
ANSİKLOPEDİST (ŞİİR)
Ağzı kenetli sokaklarda dolaşa dolaşa ıslana ıslana suyun kıpırtısı yürüyüşlerle sloganlarla kabahatlerle kalabalıkları düğümleyerek kalabalıklara kördüğümleyerek vardım ki ATM’lerin camları patlatılmış kapitaller fora Telaş ki ne telaş kırmızıya alıştırılmış kaldırım taşları ikinci cilt D harfiyle başlatılmış diye gün diye gece diye hepsinin ellerinde pencereden sarkmak isteyen çocuk heyecanı ateşe çay koysan tatlıya bağlanmayacak...
SEVİNÇ PAYI (ŞİİRLER)
SEVİNÇ PAYI gökyüzünü kuşlarla bölüşen ışık payı. üşenmeksiz bir çırpıda yankısal faydada güzellemede ölçüt, dolu dolu payda kucaklı ormana parlaklık versin diye, hayatın sekizde biri sevişmek, diyedir; ormana yüzümüzü gönderdik, dediler gümüşi akasya kolları *** BİRKAÇ DÜELLO 4 özene bezene üzerine en parlak titrediğim yalnızlığım ki...
MOLTO VIVACE ÇALINACAK ZİLLER (ŞİİR)
çağırma seansları olsa demiştik. enikonu içkiliydik. güzdü. bahanemiz çoktu. hızlı hızlı yürüyorduk. hızlı hızlıydık. ola ki duymamışızdır diye seslenmişlerdi. yetmemiş bağırmışlardı feryat figan. dememiştik aslında seans means. yüklü olduğumuz doğruydu bir tek. saatler geçip gidiyor gibi geliyordu. rüzgâr üstümüze üstümüze esiyor gibi. içkiliydik. güzdü. güzdük. yalınayaktı gece. kampanalar çanlar bir de ziller… sütlü kahve...
TUZDA YARA (ŞİİR)
bakışı düşler örtüsü.. kalbi rüzgardan bir kadın usul usul soyunan gecede saklı arzularına yaslandı bir an sanki sordu kalbimdeki yaranın hüviyetini dedim ben bir insanım.. umudum, hatta şiirlerim var dedi yalın olmak yalan olmaktan iyidir, bunu söyle.. unuttuğum bir hatıra var derinde dedim sevgi bahar uykusuydu eskiden nilüferler titreşirdi, sevgililer bütün ruhuyla öpüşürken,...
Vesika (Şiir)
Hiçbir şey hiçbir zaman hiçbir yere Gitmedi, gitmez, gitmeyecek Ve bilinmeyecek ıslak dudakların arası Kaç santim. Yok olacak bütün yıldızlar, Yalnızca yenilerini doğurmak için Ve doğduklarında onlar bir ışık huzmesinden Gayya geri dönecek, milyon yıl sonra Ve her şey daimi devinir, Hiçbir şey hiçbir zaman hiçbir yere Gitmedi, gitmez, gitmeyecek. Azalacak gündüz...
DUT AĞACI (ŞİİR)
Geniş Bir pencereden görünür Enkaz yığınlarının içinden Bir gelin gibi süzülür bakışları Dağılır yapraklarının Arasına Yalnızlığa kafa tutarken dallarından akar Paslı dünyanın kiri Nice anılar biriktirilir gövdesinde Elleri yüzleri boyanırken çocuklar Tahta eski bir sandalye kalır Geriye Gölgesine sığınan Yoldan geçenlerin silüetleri belirirken Hiçe sayılmanın gürültüsü Uyanır kabusuna Yerde Piremus’un kanı Tispe’nin gözyaşları Aşkın temsili...
“SIRASI GELEN DÜNYAYI YESİN” ÜZERİNDEN OSMAN ERKAN ŞİİRİ
Okuduktan sonra beğendiğim, üzerine dikkat çekmek istediğim, konuşulmasını umduğum eserler hakkında “elimden gelen budur” diliyle bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Okuma yaşı aldıkça da insanın -en azından benim- beğeni çıtası yükseliyor. Önceki yıllarda kitap içinden bir dize bile beğenmiş olsam hemen bütünlük hakkında yazmaya koyulurdum. Tanıtımın hafif ötesine geçen bu fiil de beni hayli yorardı....
Bir Konser Kaydı: Cenk Taner (Karga)
Zamanın donduğu bir uzamdayım. Oysa ne kadar zordur, böyle bir sözcüğü kurmak. Ve ne kadar tuhaf ve metafizik bir algı-anı başka uzaylarda. Ama burası Kadıköy, hala ilk gençliğimizdeyiz, kulağımın hemen kenarında nereden çıktığı belirsiz bir sivilce.(üstelik hiç tanışmasak daha iyi olurdu) Kusura bakma yaram çok diyor, Cenk Taner ve ben donmuş bir zamanın keyfini Karga’da...
Tutuşturulan Küçük Bir Yığın İçinde Bulamazsınız Bazı Mektupları Haliç Çimlerinde (Şiir)
Ben şehirden Tamamen ayrılmadan Birkaç gün önce Görmüştük birbirimizi, Tam rast gelmeyecekken… Şimdi iki yıl sonra Birdenbire Çıkıyordum karşısına. “Düşündüğüm şeyi Söyleyeceksin değil mi, Söyleme!” Heyecanlıydı. “Seni nasıl düşündüğümü Anlatacağım.” “Seni dinlerim Ama ben ne söylerim Bilmiyorum.” Sesler daha kulağına varmadan, Gözleriyle dudaklarımın Hareketlerini tamamlayarak Okuyordu uzun konuşmamı. “Bir cevap vermeni...