Sokulurdun geceye belki deniz kabukları beklerdi ay kumsala dokunurken sana doğru kırılırdı bütün ışıklar bakardın büyüktü çok büyük ve parlaktı yüreğine değip sanki çarpacaktı dünyaya. Dokunmuş katran karası bir şey kimbilir ne zaman eski bahçenizde gezinen bir masum çocuğa hep yalnız ve umutsuz beklerdin hiç bilmeden bakışında yazılıyken kimselerin okumadığı insanlar çoğalıp duruyordu günlerinde sen...
Son Yazılar:
DEPREM
MODERNİZM ÜZERİNE BİR DENEME
TARİHİN İLK PSİKOLOGU: MEVLANA
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Bir Fethiye Sözlüğü: Dilce, Köyce, Anıca
NÂZIM HİKMET NEW YORK’TA (OYUN)
Ravel 150: Üç Usta Piyanistten Türkiye Turnesi
GIORGIONE – LA TEMPESTA (FIRTINA) ÜZERİNE BİR İNCELEME
Hasan Sarıtaş Gallery’de Yeni Sergi: Harun Acı-Bakmak & Görmek
AGORA (ŞİİR)
HALFETİ’DE BİR SERGİ: KOKUYU TAŞIMAK
VANESSA REDGRAVE: “ÇOK DAHA İYİ OLACAK!”
Zafer Malkoç Solo Sergisi Artweeks Istanbul’da
Sosyolojik Bir Okuma Bağlamında Kişi İsimleri
Sessizlik (Şiir)
Yazar: Sinan Kutlu
KAR ESMERİ (ŞİİR)
Kuzey enlemlerinde beyaz yıldız düşleri…Yedi kayıp çocuğun belki bin yıldan beriöyküsü anlatılır ormancı köylerinde.Yaşlı kar ormanları – meşe, gürgen ve kayın –sonsuz bir ağartıda demlerini tüketir.Sen bu akçıl yazgıda bir aykırı söylenceve düşman kadar kara…kapkara bir lekesinkar esmeri volverin. Kimseler bilmez seni, o beyaz ülkelerdeyaşayanlar dışında.Adına onulmaz nefretler, korkular eşlik eder.Seni görüp sağ kalan –...
OLAY UFKU (ŞİİR)
Hep geceye dümen kırdı ışık ve su yeşili beni benden yollara uğurlayan kaderim dalıp gittim alacasına titreşen neonlar mı hayalet yıldızlarda bilemedim bilemezdim boşluğundan arda kalanın yürek burkan bir inmenin böyle sunturlusunu toprağım çekildi köklerim açıkta sanki yüzlerce fener asılmış da dallarına terk edilmiş bir ağaç gibiyim. Güzel bir geceydi çok eski zamanda geçti hayatımdan...
Düşünsel Bir Empati Şiiri Olarak Akla Çarpan
“Gelecek kuşaklar da akılla şiir arasındaki uyumu yeniden tesis etmek durumundadır. Onları birbirine karşıt göstermeye, ortak kökenleri üzerine bir edep örtüsü atmaya devam edemeyiz. Kendinden bu kadar emin olan ve bilinçdışı dayanaklarını genelde hiç kale almayan akılcı düşüncenin bilinçle bilinçdışını, hayalle gerçekliği keyfi olarak birbirinden ayırmasını eleştirmeliyiz.” Bu sözler Fransız sürrealist şair Benjamin Peret’ye ait....
Karadelik (Şiir)
Hiç gitmediğimiz yerlerinde dünyanın gecelerin ve su kokulu sabahların nasıl başladığını bilirdik. Gözlemevlerinden tüm gökadaları izlerdik evrendeki ve yalnızca gördüğümüzü söylerdik. Çoktan gitmişti oysa at sürüleri basarak aruz vezninde gelinciklere ırmakları gürül gürül geçerek ve bir kez olsun değmeden ellerimiz. Sahi… neye değdi bizim ellerimiz neyi kokladık neleri gördük on bin yılın uğultusu değil mi...
ÖTEKİLER (Şiir)
Küçük bir evde yaşıyordu kimi kareydi kimi dikdörtgen utangaç bakan odaları başkaları için seçilmiş duvarda yer yer başkalarına göre çerçeveler posterler belki boya çatlaklarını saklıyordu gitgide daralan bir çembere oysa sıkışmıştı yüreği. Sanki bir şeyi kendinden saklıyordu bilmez gibi görünerek anlamını bildiği sözcükleri tanıdığı her insana tanıtmadığı bir kendiyle dolaşırdı sokaklarda daralırdı döndüğünde her evinden...
KIRILMA
Yaşadığımız günlerde, felsefe araştırmalarında ortaya çıkan ve netliğini giderek artıran bir sorun var. Söz konusu olan felsefenin bir sorunu mu, yoksa felsefeye ilişkin bir sorun mu, diye bir soru ortaya atarak konuya girmek yerinde olacak. İkisinin aynı şey olduğu söylenebilir ilk ağızda. Oysa bu, kesinlikle doğru değil; en azından ben bunların tümüyle ayrı alanlara gönderme...
NEDENSELLİĞİN BOYUTLARI
18.yüzyılda, Aydınlanmaya olan inancın ve bilimin itibarının dorukta olduğu bir çağda Pierre Simon de Laplace’ın söyledikleri hâlâ bir abide gibi duruyor. Tabiî burada genelgeçer bir pozitif anlamdan söz etmek olanaksız, çünkü farklı düşünsel eğilimlere göre belirlenen bir içerik söz konusu. Örneğin gerçekçiler için, yaşadığımız dünyaya ilişkin bildiklerimize ve bileceklerimize güven tazeleyen bu sözler, görecilerle agnostikler...