Bizi birbirine ulayan nedir? Belki bir sözcüktür, kırık hecedir… Köpük köpük akan gündür, gecedir… Yerden ağsın, gökten yağsın yalnızlık… Şükretmem yıldızına ey karanlık!… Resim: Ahmet Yeşil
Son Yazılar:
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
Kategori: Manşet
Mavi (Şiir)
Gizem Pınar Karaboğa için Sustum ve sustukça iğdiş ediyorlardı ruhumu Ağaçlarla birlikte yürüyordum, kırda, ormanda. Beyazdı gönlüm gönlüme ateş ediyorlardı Kıstırıldım büyüyen çocukluğumun avlusunda. Zıplayan bir...
Kasım’a notlar (Şiir)
Derin bir iç çekiş. Arkama yaslanıyorum. Bir başınalık. Sen ömrümün en uzak yolu. Ne sevmekten vazgeçtim ne de sevginin sonsuz yükünü taşımaktan. Sen şimdi kış mısın, yoksa sonbahar mı? Yerlere bakıyorum; gökyüzü utanç. Kaybolan neşem birkaç meyvenin arasında, Çıkan sesin coşkusu hala büyük bir umut var ediyor. Ne dersin? Seni bir ağacın kovuğunda unutabilir miyim?...
…aşk? (öykü)
aşkın ne kadar yakıcı bir duygu olduğunu yeni öğreniyordum. hayat aynı yerden aynı şekilde beni sınıyor bense yine aynı tercihi yapıyordum. tek bir farkla, artık bilinçli bir tercih yaptığımı biliyordum. düşünülmüş özenle alınmış bir karar. her ne kadar can yaksa da, bedeninden tonlarca parçayı ardında bırakmış gibi hissettirse de bazen önemli olan tek şey doğru...
g o d o t (şiir)
umut kendiliğindenliğin rüzgarı altında yaşayanlar için hakikatten daha etkilidir onlara bir serüven yazın serüvene bir kahraman kötülüğün karanlık ile adlandırıldığı kasvetli gecede yükselen bir meşale onun suretinin hayali olsun çünkü çaresizlik geciktirir hakikati anlamayı gecikmeler bazen üç yüz yıl sürer bu yüzden iyilerin zafer hikayesidir umut kendini şenlikle taçlandırır dansla uçuşur aşk duygusuna benzer ateş...
Oksitosin (Şiir)
kimse değildi geçen rüzgar ve kuşlardan başka bugün ruhu avlanmış yeşilin bir gül yavruladı avcuma gülde oksitosin kokusu suda kırılan sen sıfırdın ben artı ağır ağır yok olan bir varlık ikindi yalnızlığı tıpası patlak ekinoks telaşında yanmadan yakar yüzü çillenmiş gözü mavi beyaz kedilerin sağır olduğunu bugün öğrendim kuyrukta bengoviller sıcak ama ürkek toprak hep...
miras (şiir)
bilmiyordu artık sözcükler ne için dökmek için mi çıtlatmak için mi sarmak dolamak yumak yumak örmek için miydi gözlerinden dökülen sözcükler şöyle bir şıngırdattı avizeyi ışığın suyu boşaldı ay karpuz kesilmiş gibi aktı aktı günlerce sokak beyazdı adım attı ilk adımlarını bebek biliyordu artık sözcükler bunun için bir bebeğin gittiği bembeyaz defterin sokağında adım adım...
Deniz Kızı (Şiir)
denizde gün ışığı var damla damla eriyor yaz yitik mevsimlerin göbeğinde ılık yaz, senin o zarif bedenin tuzla parıldıyor gün altında titreşen tenini ışık ışık öpüyor kuşlar sen bütün denizlerin uslanmaz, şirin, sevgili kadını: uzaksın biliyorum ölesiye sevdalardan yıllardan beri, ben de sevdim seni, hadi sen de bunu söyle, susuyor upuzun susuyor güneşle çarpışıyor gözleri...
İşte Çekiç: Aki Kaurismäki
Bertolt Brecht’in sanat, gerçeğe tutulan bir ayna değil, onu şekillendiren bir çekiçtir. Sözünü tam anlamıyla gerçekleştiren bir film yapımcısı olan Aki Kaurismäki gerektiği kadar tanınmamaktadır. Uluslararası festivallerde ödüller kazanan 39 tanesini yönettiği 49 filmin yapımcısı Finlandiyalı Aki Kaurismaki’nin filmlerindeki başrol karakterler: çöp toplama kamyonunda çalışan temizlik işçisi adam, markette çalışan kasiyer kız, madenlerde çalışan maden...
Nietzsche ve Torino Atı Filmi Üzerine
Nietzsche’nin bir sokakta kırbaçlanan atı görüp ona sarılıp ağladığı o an… İşte, Béla Tarr da Torino Atı filminde tam bu sahneden yola çıkar. Nietzsche’nin at ile olan o dramatik hikayesine bir atıfta bulunur. Ve film boyunca, 20. yüzyıl insanının yalnızlaşmasını, doğayla ve kendi zihniyle baş başa kalışını sisli, rüzgârlı, kasvetli bir atmosferle sunar. İnsan bu...









