Hemen her gün minicik bedenlerin, geç kaldığımız çığlığıyla uyanıyoruz güne. Dipsiz bir çukurun bataklığıyla örtülmüş vicdanlarımızı temizlemeye çalışıyoruz, anlamını dahi bilmediğimiz kelimelerle. Hoş, anlamını bilmek yetecek mi ki tüm pisliği temizlemeye? ‘4,5 yaşındaki çocuk, babasının tecavüzüne uğradı!..’ haberi dönüp duruyor beynimin içinde. Aldığı hasarlarla ilgili cümleler savruluyor dört bir yana. Kim bilir kaç haberden ‘habersiz’...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Kategori: Kritik
Kanaat Teröristleri!
Çeşitli ortamlarda, özellikle internette etrafa kanaatler fışkırtırsınız. Yüzlerce sayfalık romanı, yıllarca çalışarak geliştirilen düşünceyi, bir ömür adanmış tavırları üç cümle ile yargılarsınız. Çoğu zaman o cümleleri de yanlış kurarsınız. Paragraf zaten kuramazsınız. Zaman ayırmaya değer bulduğunuz, anlık tepki vermek dışında ilgilendiğiniz bir konu yoktur. Anlamak umurunuzda değildir, hep anlatırsınız. Koskoca Aziz Nesin’i bile, sadece “Halka...
Sartre Tipi Aydın’dan Panda Tipi Aydın’a…
Birkaç gündür Murat Belge’nin Türkiye Şiiri üzerine yaz(ama)dığı bir kitaba karşı yazılan yazıları okuyoruz. Henüz bu yazıların ateşi sönmeden, Belge’nin, Risk Altındaki Akademisyenler başvurusunda bulunduğunu ve kabul edilirse İngiltere’ye göç edeceğini okuduk. Ve doğal olarak hep birlikte güldük, eğlendik, neşelendik. Ama bunların altında artık anlamsızlaşmış olan öfkemiz yatıyor ki bu öfkenin sebebi de Belge’nin nasıl...
SANATÇINIZI NASIL BİLMEK İSTERDİNİZ?
The Guardian’da Svetlana Mintcheva tarafından yazılan ve 3 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan makale “ Caravaggio killed a man. Should we therefore cencor his art?” 1 beni düşüncelere ve sorulara yönlendirdi. Makalede özetle bir sanatçının işlediği suçtan dolayı eserinin sansürlenmesinin gerekliliği tartışılıyor. Ve soruyor yazar, eğer sanat kurumları sergileyecekleri eserleri sanatçıların toplumdaki etik, ahlaki kurallara uyumuna...
When in Rome: Saat kaç?
Yazının başlığına aldanmayın. Öznur Yalgan’ın yazıp Mesut Arslan’ın tasarlayıp yönettiği When in Rome hakkında orta sertlikte bir yazı yazmayı düşünüyorum. İlk olarak şunu söyleyebilirim: bir saate yakın süren oyun kimi yanılgıların ardına sığınıyor. Öncelikle usta işi bir gözbağı biçiminde tasarlanmış afiş gözlerimizi bağlıyor: Antik kıyafetlere bürünmüş, saksılarla görünen iki erkek ve iki kadın. Erkekler sakallı,...
37. DYO SANAT ÖDÜLLERİNDE NELER OLUYOR?
Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfının Dyo işbirliği ile düzenlediği geleneksel DYO Resim Yarışması’nın 37.’si, Filiz Piyale’nin “Göç” adlı resminin pentür dalında ödül alan üç sanatçıdan birisi olarak ödüle layık görülmesi ile sonuçlandı. Ancak sonuçların hemen ardından anonim bir mail tarafından sanat yazarlarına ve bazı sosyal medya hesaplarına mailler gitmeye başladı. Bu e mail yarışmanın sonuçlarının...
2000’LER: İNİSİYATİFLERİN SONBAHARI
“Doğrunun yanlışı, yanlışın doğrusudur…” 1980’lerin ikinci yarısından 1990 ve 2000’lere çağdaş sanat daha çok süreklilikler üzerinden tartışılmaya çalışılıyor. Bunda elbette çağdaş sanat yordamlarını ilk ‘ben’ ya da ‘biz’ başlattık kökenciliği de mevcut; anlamak gerekiyor. Oysa Türkiye’de çağdaş sanatı ya da 1990’lardaki yaygın kullanımıyla güncel sanatı tartışmak sanıldığı kadarıyla zor değil. Bu ‘contemporary’nin bize özgü ve...
Kol Kırılır Yen Nerede Kalır?
Yen, iki cepheden izlenen bir oyun… Oyuncular deviniyor seyirci ayrıksı yüzeylerle muhatap oluyor. Sahnenin bu biçimde kurulumu, dekorun yerleşimi bir yabancılaşma doğuruyor. Oyuncular rolleri daha içten canlandırırken seyirci de maalesef aynı ölçüde yabancılaşıyor. Kol kırılır yen içinde kalır sözü denilince akla ilk aile ortamlarının hataya göz yuman şefkati ve sadakati gelir ki aile; burjuvasından emekçisine,...
Cem Yılmaz Komedisini Anlamak
“Gülmekle ilgili sıkıntısı olan bir adamın burada ne işi var? Bazıları dertleniyor: ‘Aman canım, öyle ağzını yayıp gülmek olur mu, birazcık da düşünmek lazım!’ diye. Ben o konuyu hallettim, merak etme. Diyorlar ki ‘yalnızca gülmek olmaz, güldürürken düşündürmek lazım!’ Oysa gülmek zaten çok zorlu bir aktivite, o yüzden neşene bakacaksın, güleceksin o kadar…” Güldürürken Düşündürmek...
Eleştirinin Sıradanlaşması
Genel olarak maddenin bilinci şekillendirdiği düşünülürse -ki bu materyalist felsefenin işidir- doğduğumuz yere göre düşünmeye başladık demektir. Bir dinamik olarak sanat ve sanatçının kökeni burjuva-küçük burjuva menşeili olduğuna göre, eleştirilerin de eksenini anlamamız için çok kafa yormamıza gerek kalmıyor. Artık her şeyin çok çabuk duyulduğu bir kulaktan kulağa dünyasında yaşadığımız, cep telefonlarının kişiliğimiz, yazılan...