Eski çalışmaları olmasa sanatçının Canan olduğuna inanılmayacak derecede süslü ve janjanlı bir sergi olmuş. Kitsch’in sunduğu şekliyle izleyiciyi yormadan, düşündürmeden vermek istediğini doğrudan vererek sanatı, sanat nesnesi olmaktan çıkarmış bir sergi gibi yer yer. Sanat sezonu bu yıl Bienal, fuar ve yeni sergiler ile yoğun bir şekilde başladı. Özellikle 15.İstanbul Bienali devam ederken tüm galeriler...
Son Yazılar:
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kafka’nın Dönüşüm Kitabının Çeviri Karşılaştırmaları
Dahi Kadınlar – Dikkate Alınmayan Kadınlardan Dünyayı Değiştiren Kadınlara
Kategori: Manşet
Nâzım Hikmet Putları Yıkıyor!
Ahmet Haşim’in Nâzım Hikmet’e kini çok öncelere dayanıyordu. Bu kinin ilk ayağı Nâzım Hikmet’in Mehmet Emin’in milli şair olamayacağına dair yazdığı makaledir. Gerçekten de Nâzım Hikmet edebiyatta putları yıkıyordu. Bu kadar düşman kazanması da olağandı. Nâzım Hikmet deyince akla ilk gelen özelliklerden biri de onun gerek edebi gerek de siyasal alanda bulunduğu noktaya dövüşerek, bedel...
‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü
‘Sırça Köşk’ (1947), Sabahattin Ali’nin (1907-1948) 5. ve son öykü kitabı. Kitabın son bölümünde masallara da yer verilmiş. Üçüncü tekilden anlatılan ‘Portakal’ (1944) adlı öykü, bir denizcilik öyküsü. Bu izleği, Sabahattin Ali’nin ilk öykü kitabı olan ‘Değirmen’deki ‘Bir Gemici Hikayesi’nde de görüyoruz. Portakal sandıklarını gemiye yüklemek isteyenler, kaptanı ve diğerlerini ikna etmekte zorlanır. Gemi tıka...
T bizde kalsın Emrah Serbes(t)
Bizim kızgınlığımız hataya değil riyayadır. Ülkeye bakıyorum da birçok değerli yazarı ya hapislerde ya sürgünlerde ya da işkencehanelerde çürütmüşüz. Birçoğunun hikâyesini bizzat kendilerinden dinlediğinizde önce yayıncıların, burnu büyük editörlerin onları değersizleştirdiğini, toplumun kavrayışının çok üstünde yazdığı için yazdıkları satmayacak diye kitaplarını yayınlatmadıklarını duyarsınız. Gerçi bu yayıncıların büyük çoğunluğu oldukça akıllıdırlar. İyi insanı ve nitelikli edebiyatı...
YENİDEN ÇEKİMLER: TEKRAR VE NOSTALJİ
Planet of Apes (1968) nükleer savaş hakkında iken, yeni uyarlaması bilimin masalsı bir pazarlama hikayesi şeklindedir. Star Trek (1966), kozmopolitanizmi ele alırken, 2000’lerin yeniden çekilen filmleri; global terör anlatısının uzaya uyarlanmış versiyonu olarak karşımıza çıkar. Geçmişe ait tüm popüler kültür imgeleri, izleyiciye ideal bir çocukluk ya da heyecanlı gençliğinin yeniden doğuşunun imkânını mı sunmaktadır? Ya...
YENİ DERGİ FURYASI: ONURLANDIRILMIŞ GÜÇSÜZLÜK
Türkiye’de edebiyat ve mizahı, “yüksek” kültür ile popüler kültürü harmanlayan böyle bir tarzın ilk örneklerini 1991 sonrası Leman dergisi çevresinde pişen Hayvan ve Öküz dergilerinde görüyoruz. Ot, Kafa, Fil, Bavul, Kafka… Listeyi uzatabiliriz. Mutlaka unuttuklarım vardır. Neşet Ertaş ile Mayakovski’nin, Ahmet Kaya ile Edit Piaf’ın, Tanpınar ile Proust’un, Acıların Kadını Bergen ile Oğuz Atay’ın, Turgut...
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eğlence Hayatı: Bir Modernlik Hikayesi
Murat Can Kabagöz, Osmanlı’da meyhane tanımına uyan ilk mekanla 19. yüzyılın ikinci yarısında Galata’da karşılaşıldığını belirtir. Lakin Osmanlı’da eğlence mekanları daha da eskiye dayanmaktadır. Gündelik hayat odaklı araştırmalar son zamanlarda yapılan tarih çalışmalarında önemli bir yerde duruyor. Özellikle tarih yazımı metodolojisinde yaşanan değişimler ve dönüşümler, geçmişi farklı bir okuma yapma olanağı sağlamakta. Levent Cantek’in Türkiye’nin...
Freud, Michelangelo ve Sanat Eleştirisi
Heykelle haftalarca aynı yerde buluşan ikili, uzun saatleri birlikte geçirdi. Ona her açıdan uzun uzun bakan Freud’un bakışları altında taş kesilmiş sanki Sanat eleştirisi metinleri ve kuramsal kaynakları, eleştirinin ne olduğu ve eleştirmenin kim olduğuna dair kimi cevapları da içerir. Neredeyse her eleştirmen, sanat eleştirisinin ne olduğunu ya da nasıl olması gerektiğini doğrudan yazmış ya...
KATHI WEEKS: Feminizm ve İşin Reddi
Çoğumuzun iş ile ilgili sorunları var. Bulunduğumuz yere bağlı olarak, aşırı-çalışmadan, işsizlik ve eksik istihdama kadar -ekonominin en çok ve en az imtiyazlı kesimlerinde çok farklı bir şekilde yaşansa da- hepimizi kapsıyor. Marksist düşünce çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Evet, diğer entelektüel ve politik bağlarımın yanı sıra, kendimi bir Marksist olarak görüyorum. Kapitalist ekonomilerin ve toplumsal oluşumların...
Hiç’in Sınırı Mekan…
Octavio Paz Latin Amerika’nın acılı damarlarını anlattığı “Yalnızlık Dolambacı” kitabında, hepimize dokunan çarpıcı bir detaydan bahseder. Eve gelmiştir, içeride hizmetçi çalışmaktadır; gayri ihtiyari seslenir: içeride kimse var mı? Aldığı cevap bu coğrafyaya da uzak değildir aslında. Hizmetçi Meksikalı şivesiyle cevap verir: Hiç kimse yok! Kendini hiç kimse ile kolayca yer değiştiren bir gölge kimlik. Kendini...









