David Cronenberg’in Beat akımının önemli temsilcilerinden William S. Burroughs’un aynı adlı eserinden uyarladığı Naked Lunch filmi “hiçbir şey doğru değil, her şey serbest” ifadesiyle açılır. Bu ifade aynı zamanda Hasan Sabbah’ın tarikat üyeleri üzerinde kurduğu hakimiyete de atfedilir. Öyle ki Assassin’s Creed oyunu bu sözü slogan olarak benimsemiştir. Hasan Sabbah’ın ve Haşhaşilerinin batı kültürünü etkilediği,...
Son Yazılar:
Sergi: Maslak 310’da Rastlaşmalar
Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor
SENDEN GERİYE KALAN’IN VE FİLİSTİNLİLERİN MAKUS TALİHİ
ÖĞRETMENLİK İLE ÖĞRETMEN OLMAK ARASINDA
Orhan Gürel Sulu Boya Resim Sergisi PonArt Akademi’de
Bağımsız Sinemada Bir Yol: Driveways
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Bedia Ekiz: Yüzey ve Leke’nin Diyaloğu
Ayşen Savcı’dan “Mısralar” Atölye Sergisi
Tozan Alkan Seçiciliğinde #eklitera Kasım Şiirleri
HB Art Gallery’den Yeni Sergi: Süleyman Saim Tekcan-Zamanı Dizginlemek
Düzyazı Şiire Şeytan
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: “Çok Uzak, Fazla Yakın”
KADIN OLMAYI KUTLAYAN TEK FESTİVAL “FEMİNİSTANBUL” 8 YAŞINDA
Köylüler (Şiir)
sefih bir yaşam (şiir)
Kategori: Manşet
Şiirsel Algıya Kalan Uçucu Miras: Walter Benjamin
HARİKULÂDE çevirisinin yadsınamaz katkısı bir yana, “Şiir”in üzerinizde bıraktığı etkiyi tam anlamıyla kavrayabilmeniz için yılların geçmesi gerekebilir. Hele de, anlamı hor görüp imgenin tehlikeli, teklifsiz, bir o kadar da yaşatıcı boşluğunda salınmayı, sadece ve sadece deneyimlerden medet ummayı yeğleyen bir okursanız, “Şiir”deki imgenin mutlak anlamına devrilip sizi ne vakit kurşunlayacağı hiç belli olmaz. Açıp açıp...
CHUCK PALAHNIUK: KADERİMİZ DİBE VURMAK!
Chuck Palahniuk, hiç tartışmasız, günümüz edebiyat âleminin en usta kalemlerinden biri. Çağdaş edebiyatın ayrıksı yazarlar klasmanında yer tutan Palahniuk, modern toplum yapısının bireyleri sürüklediği nevrotik ruh halini ifade etmekte ziyadesiyle yetenekli. Dövüş Kulübü’nden Tıkanma’ya, Tekinsiz’den Gösteri Peygamberi’ne bütün romanlarında, tüketim toplumu normlarına, hâkim kültürel kodlara karşı siyaseten doğruculuk yaklaşımının yakınından bile geçmediği yaratıcı isyanlar kurgulamasıyla...
Üç Rengin Esaretinde Cinnet ve Climax
Gaspar Noe’nin neredeyse tek mekânda, müzik-dans eşliğinde geçen ve uyuşturucu etkisiyle yaşanmış toplu bir cinnet vakasını gösteriye dönüştüren Climax, yönetmenin tam anlamıyla imzasını taşıyor. Film kışkırtıyor, hem seyircinin hem seyrin sınırlarını zorluyor ve elbette siyasal eleştiriler taşıyor. Climax’e geçmeden Noe’nin niçin “haylaz” sıfatıyla anıldığını kısaca hatırlamakta fayda var. Arjantin doğumlu yönetmen, özgün sinema dilini yaratırken...
BİR BELGESELİN ANATOMİSİ: ÇİRKİN KRAL EFSANESİ
Kendi deyişiyle “hayatın mutlu olma şansı vermediği”, bu toprakların yetiştirdiği en önemli sanatçılardan Yılmaz Güney, yokluğunun ardından geçen onca yıla karşın yaşamayı sürdürüyor. Öncelikle belirtilmeli ki; onu bugünlere ve yarına taşıyan unsurları ele alacak sağlıklı bir kültürel / siyasal değerlendirme (örneğin bir belgesel), 60’ların sinema sektörüne ve Yeşilçam’a genel bir bakışı, dönemin siyasal birikimini ve...
Jack: Lars von Trier’in Saplantılı Evreni
Hepimizin malumu, “Trier yine ne yaptı acaba?” diye sorup “Trier yine yaptı yapacağını!” diye alkış tutan hatırı sayılır bir seyirci kitlesi mevcuttu. Olanlar oldu! Halk canavarı besledi, talep arzı doğurdu ve “Yine ne yapmış yahu!” dedirtmek isteyen, gündeme gelmek için film çeken, hedonist çizgisini hiç gizlemeyen bir yönetmenle karşı karşıya kaldık! Bizi, o yönetmenden, öncesinde...
Bertell Olmann ile söyleşi
Bertell Ollman günümüzün en önemli Marksist düşünürlerinden, ilerleyen yaşına rağmen durmadan yeni çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Başta temel eseri Diyalektiğin Dansı ve Yabancılaşma olmak üzere kitapları Yordam Kitap tarafından yayınlanan Ollman ile konuşma fırsatı yakaladık. * 90 sonrası Tarihin Sonu, sosyalizmin başarısızlığı üzerinde liberal bir çığırtkanlık dinledik. Şimdi Marx ve Marksizmin geri dönüşü, sınıfın...
Kıyamet Alameti: SUEHIRO MARUO
İnsan ruhunun zifiri karanlığına daldırdığı fırçasıyla Suehiro Maruo, cüretkar ve ahlaksızca yücelttiği resimlerinde, asıl korkmamız gereken canavarların kendimiz olduğu gerçeğine işaret ediyor. Göğsünde pençeler, feri kaçmış gözlerin sessiz çığlığı ve kanlı bandajlara sarılı canlı bir cenaze. Gizli bir saldırgan karşısında dehşete düşmüş zavallı bir kadının korkuyla donup kalmış yüzü. Akbabaların ölüm dansı yaptığı yıldırımlarla dolu...
Muhafazakâr “Hınç” Kaynağı: Lilith’in İsyankâr Kızları
Tüm dünyayı saran ve çağın ruhuna sızan şiddet ve saldırgan siyaset ortamı, entelektüel üretimde bulunan her insanı “Neden böyle oldu? Hani direniş yükseldikçe baskıcı rejimler son bulacaktı? Neyi öngöremedik?” sorularına cevap aramaya itiyor. Geçmişi yeniden ve yeniden okuyoruz, hangi “büyük boşlukta” bozulduğunu anlayabilmek için büyünün. “Modern insanın açmazı” üzerine pek çok teori, düşünce geliştirildi, geliştiriliyor....
Karşılaştırmalı Edebiyatın Olanakları ve Sınırları(*)
Zoran Zivkoviç’in “Armağan Zamanlar”ında Ziyaretçi olarak adlandırılan doğaüstü bir karakter, çeşitli mesleklerden insanları ziyaret ederek onları geleceğe, gerektiğinde de geçmişe doğru yolculuklara çıkarır. Ziyaret ettiği kişilerden biri de antik dilbilim uzmanı bir akademisyen bilim insanıdır. Üniversitenin eskiden ardiye olarak kullanılan bir bodrum katına atılmıştır. Artık antik dilbilim ile kimsenin bir işi kalmamıştır. Ziyaretçi bu bilim...









