Başlarına ne geleceğini bilmek için kuşatılmışlara artık ne bir haberci, ne de düşmandan kaçmış biri gereklidir. Saldırı emrinin verilmiş olduğunu biliyorlar. Sonsuz bir tehlike ve sınırsız bir yükümlülük koskocaman ve kapkara bir fırtına bulutu örneği büyük kentin üzerine çöküyor. Başka zaman görüş ayrılıkları ve din tartışmalarıyla birbirleriyle pek anlaşamayan insanlar son saatlerinde kentin alanlarında bir...
Son Yazılar:
G-art Galeri’den Yeni Sergi: Everybody Knows-Herkes Biliyor…
Pandemide evde kal(a)mayanların güncesi: Sonbaharda Ölmek
METAMODERN SANAT
Sinema Tarihinde Köşe Taşı: Alain Resnais
İKİ KİMLİK ARASINDA: BİR ÖĞRETMEN-YAZARIN HİKÂYESİ
ESSAOUİRA DÜNYAYA TANITILIYOR
Apollon ve Dionisos Arasında: Sandrine Prévot
Mavi Bir Gece
Özdemir İnce’ye Dil, Kimlik ve Edebiyat Üzerine Bir Cevap: Şiirin Uyruğu Olur mu?
Istanbul Concept Studio’dan Yeni Sergi: “İyi Yolculuklar | Have a Nice Trip”
ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF: HALKIN GÖNLÜNDE BİR DAĞ GİBİ
ARTCONTACT İSTANBUL 2025
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: Filiz Kallenci-“ESSE”
İRAN’DAN BİR FOTOĞRAF SANATÇISI: ALİ DAGHİGH
İlhan Koman: Akdeniz’e Doğru sergisi
Sait Faik’in adasında bir Hollandalı: Koenraad Marinus Van Lier
Çekirdek kabuğu
Ahşaptan Dijitale: “Mektup Selam Söyle…”
Yunus Emre’de Sevgi veya Dostluğun Meta-Ekonomipolitiği
Kategori: Manşet
Hotanto Venüsü’nün Şafağı
Bakmak hiçte masum bir eylem değil ve sanırım hiçte öyle olmadı.. Uygarlık tarihi mülkiyetin tekelleştirilmesi, hiyerarşilerin organizasyonu, toplumların disipline,insanların köle edilmesi yanında insan bedenin de tahakküm altına alınmasının da tarihiydi. Bedene dair tahakkümün merkezinde hep erk’in gözü vardır.Sınıflı/sınırlı toplumlarda kadın erkeklerin gözbebeklerinde büyür, erkeklerin mülkiyetindeki dünyada gözetlene gözetlene büyür; serpilir, bir çocuktan kadına dönüşür- sonsuz...
Kargaşanın Ölçüsü: Dürer’in Ezilen Köylüler Anıtı
Yenilgiye uğrayan asi köylülerin anısına bir zafer anıtı dikilmek istenseydi, muhtemelen şu talimatnameye uygun araç gereçler kullanılırdı: Bir fit (0,3 m) yüksekliğinde ve yirmi fit (6 m) uzunluğundaki dörtgen taş bir levha üzerine on fit (3 m) genişliğinde ve 4 fit (1,2 m) yüksekliğindeki dörtgen taş bir bloğu yerleştirin. Oluşan çıkıntının dört köşesi üzerine çalışmaktan...
İKİRCİKLİ BİR İZMİR ÜTOPYASI: DELİBO – II
Delibo incelemesinin ilk bölümünde İzmir’in post-Kemalizm sonrası dönemin sosyal yapısı için çeşitli öneriler içeren ikircikli bir ütopya olarak tanımlamış fakat bu ütopyayı program olarak önüne koyacak solun temsilinin problemli olduğunu belirtmiştik. Şimdi bunun detaylandırmasına girelim. Hangi Sol? Delibo’da, yazarının sol müktesebatı doğrultusunda, “sınıfsız imtiyazsız kaynaşmış bir kitle” olarak sunulmuyor İzmir. Konya-İzmir arasındaki kültür savaşına saplanıp...
José Ortega y Gasset: “İnsanın Vazifesi” / “Tarih Kavramı” (Türkçe Altyazılı)
İki parçadan oluşan bu kayıtta İspanyol filozof José Ortega y Gasset “İnsanın Vazifesi” ile “Tarih Kavramı” üzerine konuşmaktadır. Çeviren & Hazırlayan: Mehmet Sait Şener Twitter: @dolgwol “El quehacer del hombre” (1932) “Concepto de la historia” (1932) Madrid Centro de Estudios Históricos, Archivo de la Palabra. BNE.
Kitapları Yakmanıza Gerek Yok, Çünkü Kimse Okumuyor!
Belki de şöyle başlamalıyım sesli konuşmaya, sistemin hafızaları silmesine gerek yok, kimse düşünmüyor; hatırlamıyor. Ölülerin ardından hep ‘unutmayacağız’ diye haykırılan bu çöl ülkesinde. Ancak bir düşünce çölünde hep ‘unutmayacağız’ diye kendi kendimiz manipüle edilir. Bir avuç insanın ‘unutmayacağız’ amentülerinden fışkıran hüzün, bozuyor dengemi; yön duygum birden yitiyor. Saklı İlk gençliğim, 80’li yılların sonu, 141-142’den...
BİR TÜRK ROMANI NİÇİN YOKTUR?
Tanpınar, “Bir Türk romanı niçin yoktur?” diye sorduğunda yirminci yüzyılın başlarındaydık. Henüz 29 yaşındaydı ve kendisinin de ifade ettiği gibi, bu suali ilk soran değildi. Doğurgan konulardandır bu… Magazine yakınlığı, gıybete müsaitliği, iştahını kabartır vasatların ve dahi çaylakların. Eskimez de üstelik, her daim günceldir; sağına soluna bir iki sözcük eklenir ve “Türk edebiyatında klasik...
Grinin Keşfi
Gri belirsizdir, sis gibi tedirgin eder, soğuktur, davet ettiği sakinlik bulutlar gibi patlamaya hazırdır, bazen balgamın rengiyle hastalığın solgun belirtisidir… Ya da Goethe’nin çok alıntılan sözleriyle “Sevgili dostum, bütün kuram gridir, Ve yeşildir yaşamın altın ağacı.” Elbette birçok söz daha edilebilir. 1830’lardan itibaren resimde başlayan modernizmi bir tarafıyla gri rengin (ve düz rengin) keşfi olarak nitelendirmek çok...
Kurucu Bir Romanın Yeniden Yorumlanması: Michel Tournier-Pasifik Arafı
Bir Okuma Girişimi/İnsan Kuruluşunun Bir Veçhesi Olarak Roman 1- Tournier, Pasifik Arafı’nda Defoe’nun Crusoe’sini eksen alarak insan varlığının temel meselelerine yeniden bakma ve başka yorumlar getirme imkânlarını araştırır. Bilindiği üzere Defoe’nun Crusoe’si, yeni bir sınıf olarak ortaya çıkan burjuvazinin ve onun önerdiği birey olma biçiminin eğilim ve yönelimlerinin sanat tarafından bitmeyen keşfedilmesinin ilk basamak noktalarından...
Çekilmiş İki Hançer Arasında
Öncesi sonrası yok bir akşam bıraktın bana sonsuzluk böyle bir şey olmalı, bir başına çekilmiş iki hançerin arasında, ama korkusuz büyüyen bir yürek, son kez kendine saldıran. Kimsenin bilmediği bir akşam küle dönüşüyor dokunduğum her kitap gözümün önünde bir bir gidiyor son kırlangıçlar kanatlarında uzaklığın rüzgârı insan avından dönenler var zaten kan var herkesin elinde...