Ana Sayfa Litera

Kategori: Litera

Yazı
Post-modernist Şiirler(!) Sirki

Post-modernist Şiirler(!) Sirki

Şiir okurunun mumla arandığı coğrafyamızda, var olan az sayıdaki şiir okurunu da şiirden soğutan post-modernist şiir anlayışının görsel şiir algısı dışında kalan yazılı metin örnekleri, hiç şüphesiz çağımızın genel politik tavrının ürünüdür. Edebiyat dergilerine ve şiir yıllıklarına göz attığınızda, başat olan anlayışın hâlihazırda post-modernist şiir anlayışı olduğunu görürsünüz. Uzun yıllardır ülkemizin şiir düzleminde ağırlığı olan...

Yazı
ŞİİRİMİZİN SON DÖNEM BAKİYESİ : 2000’ler

ŞİİRİMİZİN SON DÖNEM BAKİYESİ : 2000’ler

-Cenk Gündoğdu’nun “2000’ler Şiiri Antolojisi” Üzerine Tespitler- Geçmişin geleceğe doğru taşınması adına yapılanların kayıt altına alınması, nitelikli görülenlerin diğerlerinden ayrılarak bir köşeye yazılması önemli bir iştir. Edebiyatta ve daha özelde şiir namına bu işi dergilerden ziyade yıllıkların ve antolojilerin yük edindiği bir gerçek… Dergiler; daha sıcak ve yaşayan mevkilermiş gibi görünse de hem düzensiz bir...

Yazı
Yaşamın Sanatlaştırılması

Yaşamın Sanatlaştırılması

Özellikle 80’li yıllarda başlayıp bugüne kadar romanımızda süren etkilerden birinin de 60’lı ve 70’li yıllarda devrimci mücadelenin içinde bulunmuş insanların yazar, özellikle de romancı olarak bu dönemde yaşadıklarını romanlarında, öykülerinde aktarma çabalarıyla ilgili olduğunu gördük. Çoğu da bildiğimiz gibi bu yaşadıklarını; solu, solcuyu, sol mücadeleyi aşağılamak, karalamak için kullandı. (Bunda, ne kadar karalar, aşağılarlarsa, edebiyat...

Yazı
Tottenham’ın “Tutunamayan”  Çocukları

Tottenham’ın “Tutunamayan” Çocukları

Gençlik yıllarında başladığı yazın hayatını kadın, göçmenlik ve ırkçılık temalarının ağır bastığı öyküler ile sürdüren, “Londra’dan Bir Kadın Döndü”, “Fakir Cennet”, “Zabit Londra’da” gibi öykü kitaplarıyla tanınan Dursaliye Şahan ile ilk romanı “Tottenham Çocukları” üzerine bir sohbet yaptık. Bize daha doğrusu bu röportajı okuyan okurlara biraz kendinizden söz eder misin? Yazın hayatına öykü ile başlamış,...

Yazı
Athanatos: Değişmeyen tek şey direncin kendisi

Athanatos: Değişmeyen tek şey direncin kendisi

Modern insan amaçsızca yer değiştiren tek canlı türüdür herhalde. Göçebe topluluklar, tıpkı göçmen kuşlar gibi bir doğal sebeple yer değiştirirler. Suyun ya da avın peşindedirler. Fakat modern insan, yalanların peşinde yer değiştiriyor. İsmiyle çağrışımların hükmünü peşine takan, peşin hükümlere kapı aralayan ancak kendisi ön yargılarla hesaplar kapatan ”Athatanos” bir ilk kitap olarak Mahir Ergun imzası...

Yazı
Ezilenler olarak “yabancı”

Ezilenler olarak “yabancı”

“Kölelerin çoğunun akıllı, cesur ve hatta filozof olduklarına ilişkin yeterli kanıt vardır” Macrobius Ezilenler, toplumsaldır/apaçıktır. Bir insan ezilen olabilirken bir diğer insan ezen olabilir. Ezilen sadece insan mıdır? Nerede bir trajik unsur varsa orada ezilme olduğu anlamına mı geliyor? Gizemli veya antik bir bilge, mesela Diyojen’in lambası karanlıkta kalmış köleleri gösterirken, köpek de “kinik”leri ifade eder....

Yazı
Şiir Erkini Yıkmanın Anatomisi

Şiir Erkini Yıkmanın Anatomisi

Bir şiir ile bir başka şiiri niteliksel olarak kıyaslamak, temelde bir atı diğeri ile hız üzerinden kıyaslamak ile aynı düzlemde, kapitalist ekonominin rekabetçi algısına koşuttur. Ödüllendirmek, üst konumundaki biri ya da birilerinin, ast konumundaki biri ya da birilerine övgü lütuf etmesidir. Yani her şeyden önce iki birey arasında hiyerarşi kurar ki hiyerarşi insani değildir, dolayısıyla...

Yazı
Burjuva Kamusu Salonlarda Başlar

Burjuva Kamusu Salonlarda Başlar

Ortaçağın ve Barok dönemin şölenleri, kamusallıktan ciddi anlamda uzaktır. Halk-avam tabakası dışarıda tutulur, onlar kendi aralarında eşek şakaları yapar, asiller enfiye çekip onları uzaktan seyreder. J.Habermas‘dan okursak, zamanla, ¨Turnuvalar, dans ve tiyatro kamusal alanlardan parklara, caddelerden sarayların salonlarına çekilir.¨ Henüz monarkla ve asilzadeyle yüzleşmemiş burjuva ise eğlencesini, sosyal davetlerle kendi evinde yapar. Halk ve monark...

Yazı
Phaselis Adağı: Yıkık Kentler Arasında Bir Düş Yolculuğu

Phaselis Adağı: Yıkık Kentler Arasında Bir Düş Yolculuğu

“Aslında denizin her anı birbirinden farklıdır. Aynı şeyleri her gün yapıyor gibi gözükse de o, bize görünen hâlidir.(…) Bizim ayırdına varamadığımız sonsuz bir devinim içindedir. “ (Phaselis Adağı, s.377) “Navigare necesse est” “Cesaret vermek için denizde yol almak kaçınılmazdır.” (s.526) Benim için Phaselis Adağı, tüylerimi ürperten soğuk bir denize girmek gibiydi. Kendimi aniden bıraktığımda daha...

Yazı
Beşir Fuad: Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum…

Beşir Fuad: Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum…

Nihilist kavramı, edebi külliyata ilk kez bu romanla girmiştir. Aşkı, şiiri, gelenekleri reddeder Bazarov; Puşkin’i alaya alır. Bilimsel soğukluktan kastedilen de budur. Tüm duygulanımlardan arınmış, coşkunluğun yerini ölçüye bıraktığı, mesafeli bakış… Mum ışığının cılız aydınlığında, çehresiz siyah canavarlar gibi gölgeler vuruyordu duvara. Nesnelerin gölgeleriydi bunlar; boşlukta sallanır gibi gözüken divit, mürekkep hokkası, kitaplar, karalanmış ve...