Çünkü Hologram Et’in elinden yalnızlığı bile alınmıştır. Yalnızlık, dijital ekranların parlak ışıkları altında varlığa dönüşen bir performans haline gelmiştir. Bu çağın insanı, “Hologram Et”, transparan ama aşılmaz duvarların içinde sıkışıp kalmıştır. Teknolojinin damarlarına işlediği, elektriğin hayatın ritmi haline geldiği bir yüzyılda, bireyler giderek robotik makinelere dönüşmektedir. Endüstri çağı geride kalmış, sanayinin sağladığı fiziksel rahatlık yerini...
Son Yazılar:
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
MARILYN MONROE’NUN ETEĞİ NASIL ÇEKİLDİ?
Kategori: Litera
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
O siluet de karda eriyip gidiyordu. Kalbimde bir eksiklik vardı ama nedenini bilmiyordum. O kış, sanki gökyüzü çok derin bir yaraya düşüp acısını karla gizliyordu. Ne havada ne yerde tek bir temiz alan vardı, her şey beyazdı ama bu beyazlık öyle bir beyazlıktı ki insanın içine düşen yalnızlıkla kararmış durumdaydı. Her bir kar tanesi düşerken...
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
sevmek üzerine bir not Selim İleri bıkmadan, yorulmadan toplumdaki sevgisizliği yansıttı kitaplarında. Aslında benim de katilim oldu: Ben de diğer insanlar gibi gündelik ilintileri aşk ya da sevgi sanacaktım, ve bu bakışla sıradan/mutlu biri olacaktım. Oysa dünyanın en iyi, en güzel insanı tarafından sevildim. Çok rastlanır bir şey değildi bu. Yani Fromm’dan Selim İleti’ye...
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
Bir karınca sürüsü bekler Payına düşerse diye umutlar Yavaş yavaş Bir ölünün vedası gibi dünyaya Son kelimeler damlar Kaleminden mürekkebin Kınında saklanmış Hatırı kalmayan anılar Doruğa yükselir Yamaçlarından geçer yarının Bir yetişme telaşıdır Güneşin Kimliğini hatırlamaya çalışması gibi Kaç dua bağışlatır Günahlarını tanrıların Ceza kesilmişse bir ırmağa Derin diye Yağmayı bırakmışsa Yağmuru ormanların Ölen buğdayın...
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
Totaliter olduğu iddia edilen rejimler çöktükten sonra emperyalizmin globalleşme saldırıları karşısında insan, özgürlük yanılsamasına kapılarak daha fazla sömürülüp yalnızlaştırılmıştır. 1972 doğumlu Çinli yazar ve ressam Shan Sa’nın Tiennanmen’de İsyan adlı romanı 2001’de Goncourt İlk Roman Ödülü’ne değer görülür. Sinem Yenel tarafından Türkçeye çevrilip Can Yayınları’nın yayımladığı 120 sayfalık Tienanmen’de İsyan romanı 1989’da Pekin’in Tienanmen Meydan’ında...
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
Daha değil, vakti gelince bileceğim yazmam gerekeni. –Bento Şiirsel bir dile sahip olan Bento’nun Tuhaf Huyları adlı roman, yaşama dair felsefi bir kavrayışın güçlü bir anlatısı. Burada konvansiyonel yaklaşımla bu anlatıya dair çözümleme yaparak metnin ne’liği üzerine konuşmak yerine, içerisinde sürüklendiğimi inkâr edemeyeceğim okuma maceramda nelerle karşılaştığımı kısaca paylaşmak ve Bento’nun iç ve dış dünyasının...
Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi Hakkında Kısa Bir Değerlendirme
2019 Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülen Peter Handke’nin Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanan Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi kitabının ana karakter Bloch, bir barda bira söyler; bira gelmez ve Bloch gider. Sonra o gitme/yer değiştirme roman boyunca devam eder. Bloch her yerdedir: otelde, ormanda, okulda, yemekhanede… Ana karakter Bloch, bir kalecidir ve kalecilerin penaltı vuruşu esnasında yaşadıkları...
KIRIK BİR AŞK HİKÂYESİ GİBİ
-Selim İleri anısına- **** Sana hep yalan söyledim. Yani hep sevdim seni, dostluğunla ışık buldum, varlığınla, teninle sevdim seni. Bedensellik olmayan bir bedensellik vardı; bu çelişki değil, ruhu sevgide özgür bırakmaktı. Selim İleri’nin sevgiye o acılı bakışıyla bu sevgisiz toplumda şunu söylemek istedim: Her şeye rağmen bütün kötücül ilişkiler dünyasına direnip: “biz sevmiştik, sevebilmiştik. ”...
SEFİL DOSTUM (ŞİİR)
Söylediklerim değil Yazdıklarım gerçektir Sessiz durduğuma bakma Gözlerim bilinçaltının röntgenini çoktan çekmiştir Varlığından haberin olmayan Gizli geçitlerinden geçmişimdir Sanırım kahin olmak istiyorum Kendimi ne sanıyorsam Ciğerlerimiz Islak nefeslerimizle aynı şeyi söylüyor Hiçliğimi isler içinde kutlarken Sen ateşi yakamayan beceriksiz dostum Duman duman tüten sefilliğimizin nemisin Sen rutubeti var içimde sefil dostum Ondan tutuşamıyoruz İstesem de...
Elegant Blues ve Sait Faik’in Bir Öyküsü Üzerine
Senaryoya devam etmek fikri aklına şöyle bir geldiyse de vazgeçti. Yarın sınavı vardı. Ya devamsızlıktan kalırsa! Ne yapacaktı!? Kötüyü düşünmek istemedi. Bir şekilde geçerdi. Gece saat dört olmuş, o hala uyumamıştı. Uyuyacağım deyip yatağına uzanmış, telefondan bir şeylere bakmış ama uyumamıştı. Kahve yapmak için aşağıya indiği zaman, “ooo fener sönmemiş daha” dedi. “Feneri üçümüz söndürmeliydik!”....