doğurdum 7 onlar dedi ki 7 karnımdan saçılmış sayısız hücre sarıldı göğsüme hayvan pençeleriyle onlar dedi ki 7 7 kayıp sırt şimdi barut kokuyordu aradım 7 sokak karnımda dünyanın boşluğunu taşıdım 7 kat kat çıktım harabelerin arasından kızlarım –bir ağaç yarıldığında oğullarım –bir çukura dolduğunda yağmur sokak ortasında metale değiyor elim derime geçen pas boyuyor...
Son Yazılar:
Bir Anlam İnşa Etme Kılavuzu
Gotik Kalkışmanın İzinde
Offspace: Sanatı Sıradışı Mekanlara Taşıyan Yeni Nesil Pop-Up Galeri
ÖZGÜR BALLI İLE YAPAY ZEKA VE DİJİTAL SANAT ÜZERİNE
DEVRİMDEN KARŞI DEVRİME, KARŞI DEVRİMDEN YENİDEN KURULUŞA
Nihat Özdal’ın Umami’si Üzerine
Eksanat Sanat Seçkisi 2 Çıktı
Zeki Demirkubuz’un Objektifinden: 1 Kasım’da CerModern’de Açılıyor
“Elit” ve Türevi Sözcüklerin Çeviride Yarattığı Zorluklar
Hafızanın Kartografyası: Nilhan Sesalan’ın Maddenin Poetikası Üzerine
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Kategori: Litera
Jandarma (Şiir)
“Jandarma daima nesirde kalacaktır Eşkıyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine Ve bu dağlar böyle eşkıya güzelliği taşıdıkça” Cemal Süreya Eylül kurak, can çekişiyor her şey Yazın tozu üstümüzde hâlâ ve siyaset Kanunla korunan bir şey kaldı mı? Akbelen’den sökülüyor zeytin ağacı Köyün düzü, dağın eteği “Her yer jandarma”* Doluşuyor minikler okul sıralarına Beton bahçelerinde...
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
Okulda defterime, Sırama, ağaçlara Yazarım adını … Bir sözün coşkusuyla Dönüyorum hayata Senin için doğmuşum haykırmaya Ey Özgürlük!.. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’nın Fransa’yı işgali sırasında 1942 yılında Paul Eluard’ın yazdığı şiir, Zülfü Livaneli tarafından “Ey Özgürlük” adıyla bestelenmiştir. Özgürlük kavramı, insanoğlunun varoluş nedeni, bazen yazdığımız, bazen hasretini çektiğimiz, düşündüğümüz, ürettiğimiz, insana yakışır...
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
bu, çocukluktan kalma köhne bir rüya, belki yarım yamalak hatırladığım, yanını yöresini hep tekrardan kurguladığım av sezonu yeniden açılır belki her yıl olduğu gibi laponya’da kuzey ışıklarını izlemeye gideriz bir iglodan kafamızı uzatıp serinliğe doğru gün ışığının az olduğu zamanları kollamalı belki belki de yaz aylarında güneş hiç batmaz belki hepiniz kadar ben de kişisel...
Pompei (Şiir)
sessizlik örter taş bedenleri kül, zamanı gecenin taş kalbi bir unutuş çatlağına kör rüzgâr suskun gövdeye hafızanın külleri ışığa doğru savrulur gölgeleriyle konuşan ses boş odalarda ve sessizliğin ortasında yalnızlığın beden çığlıkları karanlığın derinliğine zamanın dilin sustuğu fısıldar geceye bir an bir çırpıda ve kül ışığa doğru sonsuz bir sessizliğe kayıp şehir için pompei
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Rindlerin Akşamı Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm; nasıl geçersen geç. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince ...
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
Yeni vurulmuş bir aile vardı Evdi, attı, eldi, avdı saat iki miydi Tam, vanadan bardak bardak Buram buram yangın Yerde newrozlar damla damla belirdi Aşk ayan bu bu bir yurt Madara güne bir gurur verdi işte ateş Kılıklar bazen yarının uzvu Dinlenen makamlar sille sille silah bırakmış bir hatıra kaldı Naneli, neneli anneli lamla türken...
YANGI (ŞİİR)
Orada incecik bir bahar duruyordu Zifiriyle ramak kalmıştı aramızda Karsız kayınsız ormansız gecede Bir sıcak aradıktı Şi Tek yeşil damla göçer gagalarımıza Yeri göğe işleyen teyel çözüldü Nedensiz kanayan ağaç kesti sütünü Turnam allı turnam ne yatarsın çorakta Bütün davaları bir bir kaybettik Şi Cümle anlam şaibeli İnsan yangı mıdır Şi Akıl vahim arıza Umut...
Ankara Garı (Şiir)
Tepeden tırnağa derin bir yara, Döner de devran, açar mıyız bahara? Susturulmuş türkülerin tınısında unutulduk, Lal bırakılmış bir dağın tipisine tutulduk. Yitti baş üstlerimiz, sıcak kalbimiz. Ağırladı, ağırladık, ağladık. Her birimiz! Şimdi yarım ağızla bir tebessüm konsa, Koparmak isterim dudağı, tebessüm oysa! Ne kırgınlık ne naz, çekilmiyor bu ara, Gözlerimi kaçırsam...
şimdi bir ömür daha lazım (prolog)
pencerenin önünde bir ölü bir anlam şairin pişmanlığı belki de niyesi niçinini inkâr eden soru aldanışla geçer mi ömür sarı bir kalem yazabilir mi hakikat ne, sözcük nasıl, acı niye dünya…çırpınıyor oysa sözcüklerle döndük yıkımdan sonra virane ten sağalmadı ve arzu özneyi dışlarken döndük rüzgarı anlamaya…rüzgarı o metruk çağrı ve gaip sızı neden...









