Serginin ismi derinlikler. Ama bu derinlik, karadeliğin içine giren şeyin karadelik tarafından dışarıya püskürtülürken ortaya çıktığı yüzeyinin derinliği… Dolasıyla bu derinlik dibe doğru inmekten çok, etrafa dağılabildiği ölçüde bir derinlik. Etraf; kendi etrafı değil ama. Etraf, yerleşik de değil. Onun yerlileri değil. Onun köşesi, yanı, kenarı değil. Etrafı ve etraftakileri tanımıyor, etrafı yörük bir şey...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: M.Mahsum Oral
TÜYÜ BİTMEMİŞ KUŞUN ANLATMA HAKKI
Ahmet Ergenç’in küratörlüğünü üstlendiği, sanatçı Mehmet Ali Boran ve Hera Büyüktaşcıyan’ın birer video çalışmasıyla yer aldığı, 7 Ekimde İstanbul Bilsart galeride açılışı yapılan ve 28 Ekime kadar devam edecek olan “yoklarla konuşmak” adlı sergi iki kuş figürünün bizzat yaşadıkları tarihin anlatıcılığını içeriyor. Serginin metninde yer alan iki çalışmaya özetle değinmek gerekirse; “Büyüktaşcıyan, ‘Ne Yerde Ne...
ŞERİF KİNO: YENİ DÜNYADA BİR DON KİŞOT
Bir sergiye gidersin ve serginin kurgusunda 400 yılı aşkın bir süredir kendisini okutmaya devam eden büyük bir edebiyat eseri olan Don Kişot’la karşılaşırsın. Ve işin iyi tarafı sen de edebiyatla ilgisindir. Dolasıyla bir teknikten çok bir imgeyle bir aradasındır. Bu gördüğün Don Kişot’un elindeki mızrak ovada bir tırpana dönüştüğü gibi aşırı kentleşmiş bir yerde ise...
BİR KARIŞ TOPRAĞA YERLEŞEMEYEN KENTLER
Mişar-Art inisiyatifi olarak 2017 yılında başlattığımız konuşma programlarında ve daha önce yine ek dergisi sayfasında yazmış olduğum yazılarda yaşadığımız kentteki sanatsal faaliyetlerin formel durumlarına değinmiştik. Merkezden periferiye gelen tüm faaliyetlerin bir taşma sonucu meydana geldiğini düşündüğümüzü ve bunun da “sanat fazlası” bir durum olabileceğini değerlendirdik. Bu formel durumlara yönelttiğimiz bazı eleştirilerden sonra Mardin Sabancı müzesinin...
ONA BİR KANAT VER UÇACAK BAŞKA YERİ YOK!
Küçükken, bir şeyin uçabildiğinden emin olduktan sonra yere de inmesini bekleyen bir talebi olur insanın. Büyüdüğünde bunu bindiğin uçaklardan beklersin. Çocukken güvercinlerden ve uçurtmalardan… Kızıltepe’de tek katlı evlerin yaygın olduğu çocukluk dönemlerimde güvercin besleyen çok kişi tanırdım. Güvercin merakı denilen şeyde tam olarak neyi merak ettikleriyle ilgili bir fikrim hiç olmadı. İlgimi çeken şey, en...
4.Mardin Bienali izlenimleri ve her şeyin adeta bir tablo olması
“Sözden öte, sonsuz bakış, beden dili, sınırlar ve eşikler” gibi dikkat çekici başlıkların yer aldığı 4.Uluslararası Mardin Bienali, geniş bir sanatçı katılımıyla, Fırat Arapoğlu, Nazlı Gürlek, Derya Yücel küratörlüğünden geçerek kentte dinamik bir sanat gündemini oluşturmayı başardı. Yoğun bir katılımın olduğu açılış programında bir çok sanatçıyı ve sanat izleyicisini buluşturan bienal, şehrin sanatsal bir döngüsünün...
DİLE GELME BAŞKA BİR ŞEY DİLE!
Geçen yıl güncel sanatçı arkadaşım Mehmet Ali Boran’la Mardin’de yapılan sanat faaliyetleri hakkında yaptığımız sohbetlerimizin dekorunda bir mendil dolaşıp durdu. Cemal Süreya’nın şiirinde geçen, “ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil” dediği mendile az biraz benzeyen bir mendildi. Üç bienal yapmış ve iki müzesi olan bir şehirde bir güncel sanatçıyla oturduğunuzda, memleketin sanatsal döngüsü hakkında iki kelam...
“Boşa mı gidecek bu kadar çaba/ içim ürperiyor ya evde yoksan!”
Çünkü yaşadığımız şirinler köyünde bu tip manzaralar yok!. Yalnızca başkalarının görebileceği Gargamel kâbusları bunlar. Dünyanın herhangi bir yeri işte… Bienal kapsamında İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleşen Contemporary sanat etkinliğine katıldım. Yukarıdaki cümle neden bu kadar uzun oldu ki? Üstelik geriye dönmeyi yolda düşürmüşken!? Sergideki çalışmaların fotoğraflarını telefonlarıyla çeken insanların...
İyi bir komşunun suyu vardır.
Ve onlar bir gün göçüp gittiler. Dolaba buz olması için konulan su kaplarının azalmasından anladığım bir göçtü bu. Kadınların omuzlarındaki yükü hafifletmeyen bir göç. Evi olmayanların komşuluk anlatısı yapmalarına giriş! Komşularımızı çok fazla tanımıyordum, zira bize çok benziyorlardı… Çocuktum, pêşmergeler gelmişlerdi. Bir türlü bir bütün olamamışın bir parçasından gelmişlerdi kardeşlerimiz. Komşumuz olamayacak ve mahallemize sığamayacak...
İlk baktığın görmek istediğin miydi?
2013 yılından beridir sergilenen Mardin’de bir oryantalist: Marius Bauer sergisi, ikinci, üçüncü, dördüncü, bininci bakışı geride bırakarak sergilenmeye devam ediyor. En malum ifadelerle gündüz mezarlık, gece gerdanlık diye tanımlanan Mardin’de bu tanımlamalar yeterince meram dile getirememiş olmalı ki, kendisine “açık hava müzesi” denildiği de oluyor. Bir de turnanın kargo şirketleri kurulmadan evvel Mardin’deki yâre...