Alexandr von Humboldt, botanikçi, zoolog, jeolog, mühendis, manyetik ekvatoru keşfetmiş, izoterm eğrilerini ve iklim kuşaklarını ileri sürmüş ilk ekolojist, gramerci ve siyaset felsefesi düşünürü ama daha çok tutkulu bir kaşif ve bilim adamı. Fazlasını saymıyoruz bile. 19. yüzyılın en tanınmış ismi Napolyon ile birlikte istisnasız Alexander von Humboldt’ur. Hatta ondan bile ünlüdür desek yanlış olmaz....
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Ali Şimşek
Grinin Keşfi
Gri belirsizdir, sis gibi tedirgin eder, soğuktur, davet ettiği sakinlik bulutlar gibi patlamaya hazırdır, bazen balgamın rengiyle hastalığın solgun belirtisidir… Ya da Goethe’nin çok alıntılan sözleriyle “Sevgili dostum, bütün kuram gridir, Ve yeşildir yaşamın altın ağacı.” Elbette birçok söz daha edilebilir. 1830’lardan itibaren resimde başlayan modernizmi bir tarafıyla gri rengin (ve düz rengin) keşfi olarak nitelendirmek çok...
Sakinliğin Keşfi
İlk distopya anlatılarından Doktor Ox Deneyi, Jules Verne’nin en ilginç ve ayrıksı romanlarından biridir. Verne Flandre’da, hayali Quiquendone kentinden bir hikaye anlatır. Kent hayali, olmakla beraber Belçika-Flaman ve Hollanda olarak adlandırabileceğimiz Flandre’ye dönük çok gerçekçi bir hikaye anlatır. Quiquendone kentnin sakin, ölçülü, tutumlu ve ağırkanlı insanları yüzyıllardır hiçbir konuda aşırılığa kaçmadan, herhangiaşırı bir duygu belirtisi...
PANORAMA YA DA MANZARANIN KEŞFİ
Modernliğimizi ve estetiğimizi bir tarafıyla “manzaranın icadı”na borçluyuz. Yani doğanın, uzamın insani bir duygulanımın konakladığı bir coğrafyaya dönüşmesini kastediyorum. Alegoriden, tanrılardan ve de mitolojiden yavaş yavaş kurtulan ve melankolinin, lirizmin ve hazzın alanına dönüşen dağlar, kırlar, evler, tarlalar, kuşlar, ışıldayan çimenler, dalgalanan denizler ve hüzünlü günbatımlarından söz ediyorum… Buna 16. yüzyılın yükselen burjuvazisinin mülkiyet ve...
Hoş geldin JOHN RUSKIN
Yayıncılığımızdaki son yıllarda sevindirici olaylardan biri de John Ruskin yapıtlarının Türkçeye kazandırılmasıdır. Ruskin’in Türkçe’deki ilk kitabı farklı yayınevleri tarafından bastırılan Susam ve Zambaklar’dı. Arkasından Corpus Yayınları’nın benim editörlüğümde derlenen iki ciltlik Belleğin Lambası ve Sanat Üzerine Dersler yayınlandı. Bu iki cilt Ruskin’in farklı kitaplarındaki özellikle sanat üzerine yazılarından yapılmış en geniş derleme oldu. Dina Birch’in...
İncinmenin ve İsyanın Şiiri: Joker
Son yıllarda gerek Hollywood filmleri ya da Netflix-HBO yapımlarındaki film ve dizilerde yoğun bir anarşizm görmek mümkün. Buradaki en önemli başlangıçlardan biri, bugün kült olmuş Chuck Palahniuk’un Dövüş Kulübü romanı ve David Fincher’in 1999’da sinemaya uyarladığı filmiydi. Dövüş Kulübü, hayatı plazalarda geçen, bütün maaşını “Tv” ve “IKEA” taksitleriyle kredi kartlarına yatıran bir beyaz yakalının, şirket...
Semih Kaplanoğlu ve Bağlılık Aslı: İdeolojiye Kurban Bir Film
Sinemamızın en güdük kalmış alanlarından birini orta sınıfları görmek oluşturuyor. 1994’den itibaren Yengeç Sepeti, İklimler, Pandora’nın Kutusu’ndan Çoğunluk’a ve de Bulantı’ya birçok değerli deney olmakla beraber, bu filmlerin çoğu orta sınıfı “kasvetli” bir görüntüye indirgemekten kaçınamadılar. Durgun bir kadraj, karanlık bir ışık ve mutsuz neredeyse intihar edecek tiplemeler…. Bunu Zeki Demirkubuz’un son filmi Bunaltı üzerinden...
Sıradan Kahramanlar Süperlere Karşı: The Boys
Sonunda Süper Kahramanların da maskesi düşecekti. Bekliyorduk ama bu kadar acımasız değil elbette. Son 5 yıldır başta Netflix gibi yapımlarda gördüğümüz, kapitalizme, neo liberal piyasacılığa dönük eleştirileriyle solcu- anarşizan eğilim The Boys adlı dizi de tavan yapmış görünüyor. Evet; ilk sezonu yayınlanan The Boys gerçekten kurduğu dil ile bir “büyü bozumu” yapıyor; tam da Amrika’dan...
Kojin Karatani: “Mücadele için sermaye-ulus-devlet birlikte düşünülmeli”
Birgün, 7 Haziran 2009 Japon düşünür, edebiyat eleştirmeni ve felsefeci Kojin Karatini Metis Yayınları ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği ve 3 Haziran’da yapılan ‘Sermaye-ulus-devletin ötesinde: Bastırılanın Geri Dönüşü’ konferansı dolayısıyla Türkiye’deydi. Son yılların etkileyici sol düşünürlerinden olan Karatani, 1941’de Japonya, Amagasaki’de doğdu. Tokyo Üniversitesi’nde iktisat alanında lisans eğitimi aldıktan sonra, İngiliz edebiyatı alanında master...
Chernobyl: Soğuk Estetik “Sıcak” Yenir!
1945 sonrasının hayaletidir. Sovyetler (CCCP)… İkinci Dünya Savaşı bitmiş ve dünya Berlin’den ortaya ayrılmıştır. Savaşda en çok can vermiş (20 milyon küsur) bir ülke, yorgun düşmesine rağmen savaşın en büyük galibi olmuştur aslında. Neredeyse teslim olmasına rağmen Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atılan atom bombasının muhatabı da Sovyetlerdir aslında unutuluyor. Bildiğimiz anlamda Soğuk Savaş başlamıştır artık. Savaşta...