Arzu Film yapımlarının, Ertem Eğilmez filmlerinin vazgeçilmez oyuncusudur. Hababam Sınıfı filmlerinin Mahmut Hoca’sı rolüyle yıllarca belleklerden silinmeyecek bir karakter oluşturur. Adile Naşit’le oluşturdukları ikili çok sevilir. “Ben tüccar değilim, eğitimciyim”. Hababam sınıfı öğrencilerinin korkulu rüyası, otoriter fakat sevecen Mahmut hocası, okul müdürüne gözleri dolu dolu bunları söyledikten sonra fenalaşır, yığılır kalır. İşte o sahne izleyicinin...
Son Yazılar:
Sergi: Maslak 310’da Rastlaşmalar
Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor
SENDEN GERİYE KALAN’IN VE FİLİSTİNLİLERİN MAKUS TALİHİ
ÖĞRETMENLİK İLE ÖĞRETMEN OLMAK ARASINDA
Orhan Gürel Sulu Boya Resim Sergisi PonArt Akademi’de
Bağımsız Sinemada Bir Yol: Driveways
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Bedia Ekiz: Yüzey ve Leke’nin Diyaloğu
Ayşen Savcı’dan “Mısralar” Atölye Sergisi
Tozan Alkan Seçiciliğinde #eklitera Kasım Şiirleri
HB Art Gallery’den Yeni Sergi: Süleyman Saim Tekcan-Zamanı Dizginlemek
Düzyazı Şiire Şeytan
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: “Çok Uzak, Fazla Yakın”
KADIN OLMAYI KUTLAYAN TEK FESTİVAL “FEMİNİSTANBUL” 8 YAŞINDA
Köylüler (Şiir)
sefih bir yaşam (şiir)
Kategori: Manşet
Woody Allen: Dön Baba Dönelim!
2002’de çektiği Hollywood Ending filminde izleyiciyle dalgasını geçmiş, sektörün ezber kalıplarını bir bakıma teşhir etmişti Seksen yaşını geride bırakmasına rağmen setlerden ayağını hiç çekmeyen Woody Allen, ununu eleyip eleğini her defasında gözümüze sokmayı başarıyor. Nasıl başarıyor? Asıl mesele o… Elek ve un çok değişmiyor: Aşk hikâyeleri, çiftlerin kâh komik kâh buruk deneyimleri, ayrılıp barışmaları, kavuşup...
DADAİZM VE ERCÜMEND BEHZAD LAV
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Marcel Duchamp ve Francis Picabia gibi isimler yaptıkları girişimlerle o zamana kadar var olan sanat akımlarına ve bu akımlarda oluşturulan eserlere karşı çıkarak dünyada kuralsızlığı ilke edinen bir sanat akımının doğumuna önayak olmuşlardır. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte tarafsız ülke olan İsviçre’ye sığınan Tristan Tzara, Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Marcel Janco,...
Çünkü İnsan Mesuliyettir!
Üniversite yıllarımda bir sohbetimizde Attilâ İlhan’a, “şair halktan beslenmelidir değil mi hocam” diye sormuştum. Cevabı kısa, net ve muhteşemdi: “Şiir halktan gelir halka döner. Ancak gelenle giden aynı şey değildir.” Geçtiğimiz günlerde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Araştırmaları ve Uygulama Merkezi’nin açılışı yapıldı. Türk edebiyatı için faydalı çalışmaların yapılacağı bir merkez...
Çin’in Kültürel Biçimlenmeleri: Geçmişler ve Bugün
Çin ve Çinliliğin yeni vizyonları, hepsi birden, emperyaldir, mekânsal hak iddiası taşımaktadır ve sonuçları itibariyle yıkıcıdır. Çinlilik kavramının mekânsal olarak genişlemesi tarihsel farklılıkları Çin fikrinin iç mekânına kadar sokar; ulusal veya uygarlıksal bir alanın eklemlenmesi olarak Çin ideasının, homojen bir kültürle mi yoksa ortak bir kader ile mi tanımlanmış olduğunu sorgular. Çin uygarlığının “geleneksel” sunumu,...
ARİF DİRLİK ÖLDÜ! (MÜ?)
Benim tanık olduğum süre içinde (2003-2017), Arif Dirlik hayatında iki şeyi reddetti: Ölüm makinalarına para ödemeyi ve kanser tedavisi olmayı. Askerlik yapmadığından 1964 yılından beri Türkiye’ye giremiyordu. Kendisine birkaç kez bedelli askerlikten yararlanıp bu sorunu çözebileceğimizi söyledim. Önerimi ret ederek, bana her seferinde, “ben ölüm makinalarına bile bile para ödemem” dedi. Nisan 2017 sonunda Arif...
Arif Dirlik’i okumak…
1 Aralık’ta kaybettiğimiz Arif Dirlik’in anısına… İlk defa ismine, 90’lı yıllarda hızla Türkçeye çevrilen, modernizm-postmodernizm eksenli kitaplardaki dipnotlarda rastladığımı hatırlıyorum. Mutlaka, İngilizce referans bolluğunun arasında, tınısına aşina bir isim olarak dikkatimi çekmiş olmalı. Özellikle de o yıllarda yaygınlaşan Doğu-Batı, oryantalizm, kolonyalizm ve post-yapısalcılığı tartışan önemsediğim yazarların (Wallerstein, T. Eagleton, F. Jameson, P. Anderson ve E....
Yalnızlık’tan Munch’a
Dışavurumculuk akımının en önemli eserlerinden biri olan “Çığlık” bu akımın temel özelliklerini taşır. Fırça darbelerinde ki, akış: bekleme ve sarsıntıların habercisidir. Renk kullanımı ve formların fiziksel olarak çarptırılmasıyla insani duyguların ifade edildiği bir resimdir. Yalnızlık bardak gibidir dolunca taşar. Ama bardağın yalnızlığı ontolojik olarak mümkün olmakla beraber aynı zamanda hiç de mümkün değildir. Kavramsal olarak...
Şener Şen: Köprüden Önce Son Çıkış
Yol Ayrımı baştan sona ‘‘kör göze parmak’’ ilerliyor. Karakterlere derinlemesine inilmiyor. Tüm karakterlerin mazileri Mazhar’ın mazisinde eritilmiş ve o dönüşüp dövüşerek duyguları çözecek, tozu silkeleyecek, burjuva ailenin suçlu geçmişini aydınlatacak. Yavuz Turgul’un son filmi Yol Ayrımı vizyona girdi. Film, özünde Turgul’un, Lumière Kardeşler’in treninden inerek kendi vargeline kürek mahkûmu oluşunu haber veriyor bizlere. Yani Turgul’un...
Borges’e Saygı…
Fernando Savater’e Mektup, Paris 10 aralık 1976 Sevgili dostum, Kasımda Paris’e uğradığınızda, Borges’e saygı kitabı için benden işbirliği yapmamı rica etmiştiniz. İlk tepkim olumsuzdu… ikincisi de öyle. Üniversiteler bunu yapıyorken onu övmek neye yarar? Tanınmış olmanın bahtsızlığı çöktü omuzlarına. Daha iyisini hak ediyordu. Gölgede, farkedilmezlikte yaşamayı, nüans kadar kavranamaz, nüans kadar popülerlikten uzak kalmayı hak...









