Bir kuyunun başındayım, taş atıyorum kuyuya, kuyunun içindeyim. Kuyu gözlerini bana dikmiş bakıyor. Gözlerim, kuyunun gözleri, vücudum kuyuya akıyor. Kuyu görmese ıslanmazdı gökyüzü. Yaşlı bir söğüt ağacı gölgesiyle göğü kuruluyor. Resim: Betül Merkan
Son Yazılar:
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Bedia Ekiz: Yüzey ve Leke’nin Diyaloğu
Ayşen Savcı’dan “Mısralar” Atölye Sergisi
Tozan Alkan Seçiciliğinde #eklitera Kasım Şiirleri
HB Art Gallery’den Yeni Sergi: Süleyman Saim Tekcan-Zamanı Dizginlemek
Düzyazı Şiire Şeytan
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: “Çok Uzak, Fazla Yakın”
KADIN OLMAYI KUTLAYAN TEK FESTİVAL “FEMİNİSTANBUL” 8 YAŞINDA
Köylüler (Şiir)
sefih bir yaşam (şiir)
Dönüş (Öykü)
ÇELDİREN AĞAÇ (ŞİİR)
YOLCU (ŞİİR)
“İBİD. ŞİİR” DERGİSİNİN 10. SAYISI VEVEYA.NET’TE
Zihinden Sağ Çıkma Denemesi (Şiir)
Yaz Tarlaları (Şiir)
Kategori: Litera
GECENİN AKVARYUMU (ŞİİR)
küçük şeyler için terleme martı konacak düşündüklerine öyle ya sandık beyazı hayal ettiklerin hangi alfabeden geliyor kesinlik yoktur hiçbirinde yaz daveti oldu kısaca kuru gürültüye benzer kaymalar sana yetişemedim, tekneler sudan çıkacak beni beklersin zıpkın uçlarında batacağım her yakada, duyman lazım yaşam alanlarında hiç birimiz tozdan kömürden değiliz, kırılırız alakarga kanadından tüy değiliz uçar gideriz,...
FANUS (ŞİİR)
Üç beş kalın baş Uçuşur rüzgarların eteğinde. Bilirsin bitmez gündoğumunun Serseri sevdalara döktüğü tuzlar. Sonrası boşluk Ve zaman… Uçsuz bucaksız uzayda Yitmeden giden. Savrulur tozları cebimdeki yıldızlardan kalma ışığın. Sen bitsin istersin de Bırakmaz karanlıkta yüzen balıklar Öyle ha deyince biter mi hiç? Uzun uzun soluklanır gelgitlerde Şişer şişer, inmez. Nokta desen değil. Nokta bile...
Altın Yağmur Kuşu (Şiir)
Alaska’dan Hawai’ye Seksen sekiz saatte uçuyormuş altın yağmur kuşu hiç durmadan sadece üç buçuk gün… bir altın yağmur kuşu olmak istedim bunu okuyunca…
Masumlar Safı (Şiir)
tutup bir gül getirsem saf tutmuşların bakışlarından yontulmuş bir gül uzuvları yeryüzüne dağılmış İsa kucaklasın donmuş çocuk bedenlerini ki orada acı devinimsiz kaya kesik bir el gibi boğazına dizilen dünya saflar karıştı biz kimlerdik haritaya yayılan...
Çocukluğum (Şiir)
Çocukluğumu karanlıklar çaldı. anaların nuru babaların umutları gitti, tek savaş gitmedi memleketten. ağzı kalabalıklarla bir olundu, çizmeler onlardan içindeki ayaklar bizden geldi. bahar soluyup ...
Kıyısız Fotoğraf (Şiir)
Gittim geldim yağmur gözlü odanın kayaç çukuruna bağışladım canını sabah aklığında Acısı var solgun fotoğrafların kıtalarından kırgın bakıyorlar diz bağımın koptuğu eşiğe daima püsküren kalabalık ağızları da var onlar havaya yağmura toprağa bir cevizin yaprağına çekildiler Boynumdan öte kırmızıyım bugün nefesimle ütülediğim çarşaf sıcak halen imkânsız olan uzak noktanın hasadı kim dediyse bilinç dili aşar,...
UÇURUM (ŞİİR)
aramızda hep o gizli uçurum ne kadar kapansa da kapıları uzaklığın yine bir çatlak ağrılı, suskun. solup gider çiçekleri sevginin değmeden yürekler birbirlerine paslanır kilitleri kalplerdeki hazine sandığının el bile değmeden mücevherlere adı suskunluk olan evlerde ayni odalarda ayrı ülkelerde yaşıyoruz kısacık hayatlarımızı kötürüm kuşlar gibi açmaya korkuyoruz uçurum kadar geniş kanatlarımızı belki de...
İnbu Bel Arhi (Şiir)
ay kavminin şavkı dönünce meydanın sargısında yel seslendi Asinnu nehir kenarında açtığı çukura kan döksün sürsün altın çemberi yedi kez ...
dörtleme (şiir)
gerçek bir gösteri 1. saçaklanıp bir çarşı kıyı eşrafında elbiseden çıkmış bir kadın, parası tükenince– tanrının bile duyamadığı bir sesle soyunmuş dünyaya, çatısının altında tanrı biliyor ya, hiçbir şey bilmiyor dünya! 2. -karım bir şeyler anlatıyor, eşyalarımız mezatta taksitle satıyormuş kendini- piaf sesinden emin, müslüm can kaybı bir tuğla daha, kırılıyor gün ortası! palto yırtık...









