“Yaz: 21.08.2025 tarihinde ölü bulunan yıldızın katline ilişkin cinayet soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüpheli şahsın ifadesi… Ne? Uzun mu oldu? Düzelt bakalım. Tamam, böyle dursun. Tekrar yaz: Şüpheliye adı soruldu. Adın ne lan?” “2005 yılının üstünden 20 yıl geçmiş olamaz. ’98 yazını, yani O’nun doğduğu yazı dünden daha iyi anımsıyorum hâlâ. Brezilya-Fransa finali vardı. İzlediğim...
Son Yazılar:
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
NEW YORK’TA DUVARDAKİ KAN
Kategori: Litera
CASABLANCA: RICK’S CAFE
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, tutsak Avrupa’daki birçok göz umutla, çaresizlikle özgür Amerika’ya yöneldi. Lizbon önemli bir kalkış noktası oldu. Ama herkes doğrudan Lizbon’a gidemediği için uzun ve dolambaçlı bir mülteci rotası çıktı. Paris’ten Marsilya’ya, oradan Akdeniz’i aşıp (Cezayir) Oran’a, oradan da Afrika kıyısı boyunca tren veya otomobille ya da yürüyerek Fransa’nın yönetimindeki Fas’ın Casablanca şehrine...
kıs(s)alar… (şiir)
saat 21.00 atardın kolunu sıra dağların omzuna ağaçları bırakırdı kuşlar gövdene gelirdi yuva yapmaya bir papatya güzellemesi başlardı dünyanın saç teline kadar saat 22.00 ne mezar ne toprak alırdı beni gömülebileceğim tek yer vardı kucağın saat 23.00 kaç parça kopardıysan benden birleştire birleştire bir başka sen yaptım saat 24.00 kendini yiye yiye bitirebilirdi insan bitti...
CÜMLESİZ BİR ŞARKI (ŞİİR)
Eksilen zamanın rüzgârlarıydık Her nereye yetişeceksek, Esip durduk, esip durduk Ayaklarımız kocamandı, dünya ufacık Bütün yolları sanki biz yorduk Kendimizi her yere ulaşır sandık Heybemizde hayallerle büyüttüklerimiz Güz dalında ayva, kış dalında nar Başka bahçenin malıydı onlar Kokusundan anlardık Bambaşka tatları vardı İbrişimden parlak renkleri Uzanıp koklamaya utandık Onlar bizim sadece uzaktan gördüklerimiz Cıvıltılarıyla oyalanırdık...
Rüzgârın Saçları (Şiir)
Rüzgârın sarı saçlarıyla gittin Kavruktu zaman Sular tünemişti bulutlara Ağıtlara gebe akşamlarla gittin Gittiğinde Ufkundan hançerlenmiş gök Kızıla kesmiş kanıyordu Rüzgârından ayrılmış bir bulut Çisil çisil ağlıyordu Gittin Dereler peşinsıra gitti Menekşeler rengine küstü İştar tammuza Tarla öküze küstü Ferhat erdi de şirine Gönül o kıza küstü Gittin Ay peşinsıra gitti Saçını yoldu güneş Yunus...
Gece Telefonu (Şiir)
– Martı olmak isterdim; özgürce çığlıklar atabilen bir martı. Üstelik bir İstanbul martısı… Hani vapurların arkasına takılır ve gökyüzünün alçaklarında çığlıklar atar ya İstanbullara aldırmadan… + Evet, martıların kadın çığlığına benzeyen bağırışları vardır: Aaa, cik cik… Ben de daha küçük bir kuş olmak isterdim. Gri bir serçe mesela. Yazmıştım bunu. Eski bir diyet şiirim kendiliğinden,...
YIRTICI ARYALAR (ŞİİR)
Yaşanmamış zamanları ele geçirmek ister aşk Sevda denilen körlük Gündelik hayata sinmiş savaş resimleri Gözlerinde sadece beni değil geçmişini arıyor yitirilmiş anlar Ölüm ile yaşam arası en kısa yol zamanla giz değiştirir fotoğraflar Gölge üstünde yer değiştirir pus ve ışık Gözlerini koru bakacak fotoğraf kalmaz sana Öğretilmiş bir duruşla bakıyorsun hayata Uzakta kalmış kolları bağlı...
dışarısı (şiir)
evvel de zamanın içinde iki hilal arasında dertleşir içimiz deniz, martıların sırtında kayıp bir zamana değeriz gecikmiş yaslar akar ağlaşır ruhumuz, akıttıklarımız ağustoslar anlaşamadığım uzlaşamadığım rüzgarlı günler sarılıp kokusuna annem’e üflendiğim sıcak, yakıcı zamanlar… belki de devrim olur. organ nakli kolaylaşır. trilyoner olurum. vadiye bakan o evi alırım. sahi, develer ne zaman tellal oldu? dışarısı...
HAZAN DER Kİ; BIRAK YAĞSIN (ŞİİR)
Eril aklın iğdiş ettiği insanlık , aynı kafayla, dişinin yaratıcılığını zedeleyerek zimmetine geçirme arzusunda, katılaştırdı İnsanı. Tabiatın doğasına patronluk taslamak, Küresel ısınmayla “New Age “ yeni bir sonbahar inşa ediyor. Ve bu, yüreğin soğuk tankında hayatı dondurmakta! Sahte isyankâr ruh haliyle, İnsan betona dönüşüp sertleşti. Ezildiğinde, toprak sertleşir Ezilenlerin dünyasında , ezildiğinde İnsan, sertleşir. Vakit...
TRAJEDİNİN SUSKUNLUĞU: ANLATININ -GÜCÜNÜ KAYBEDEN- İFADESİZLİĞİ
Özgür ol[a]mayan düşünce kendisini kendi kavramlardan soyutlayarak, kurtarabilme süreci XVII. yüzyıldaki ‘aydın’ tanımlanmasından bu yana, kendi kurallarını kendi içine hapsederek ‘deney yaratmak’ ve ‘simgeci görüntü’yü kullanabilmeyle koşul[lu] bir öneri haline ‘özgürlüğe ulaşma tekniği’ konusunda Rus düşünürleri temelden sarsacak yeni önermeler sunuyordu. İçe/içeriye dönük olan ve kapanan simge‘nin, biçim düzeyinde alınıp, anlatının her türlü işlevinde [resim/sinema/heykel/mimari/edebiyat/tiyatro]...