Orhan Koçak için Her şey çabuk unutulur buralarda. Uzun, ama adsız biter ovaların kekeme tarihi. Bir yılkı atının kör menzili olur ömrümüz Kurdun kuşun ağzında, tanrısız ve korkak. Sonrası, arabesk bahçelerde bir oturak cumhuriyetidir! Toz, ter, pasaklı bir güneş ve suikast… Kurdun dişindeki kan emzirir sırtımızdaki darağacını. Yerli ve derin odalarda, yeni barbar Durmadan aklıma...
Son Yazılar:
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
Yeni Kitap: Ölümünün 71. yılında Sait Faik’e Yeni Bir Bakış
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Nasıl Faşist Olunur?
AŞK ÜZERİNE ÇİZGİ DIŞI BİR TEZ
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
20. Uluslarlarası İşçi Filmleri Festivali başlıyor
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
SELMAN NACAR’IN TEREDDÜT ÇİZGİSİ ÜZERİNE
G-art Galeri’den Bir Sergi: Herkes Biliyor…
Nihat Özdal’ın Sözcüklerin Kokusu Sergisi Üsküp’te
DEPREM
MODERNİZM ÜZERİNE BİR DENEME
TARİHİN İLK PSİKOLOGU: MEVLANA
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Ana Sayfa
Mustafa Eroğlu
Yazar: Mustafa Eroğlu
SON MEKTUP (ÖYKÜ)
Bir fotoğrafın kalmış bende. Geç bir hazan zamanı olmalı. Yanına, yörene bakıyorum. Her şey, siyahla beyazın bir felaketten artakalan çığlığı. Hiç düşünmüş müydün, niçin en güzel şarkılar, bir fısıltının tekinsizliğini sezdirenlerdi? Sağında, kurumuş bir incir ağacı var. Ağacın dallarından biri omzuna değiyor. Bir ölünün yırtık kefeninden dışarı sarkan kuru, soğuk elini nasıl da andırmış o...