Yaratıcılığın kaynağını biyolojik bir süreç mi, kültürel bir birikim mi, yoksa duygudurumun iniş çıkışları mı besler? Bu soru, özellikle yaratıcı zihin mitinin hâlâ güçlü olduğu sanat çevrelerinde önemini koruyor. İşte Prof. Dr. Sibel Çakır’ın 2025 yılında Doğan Kitap tarafından yayımlanan ikinci baskı Dalgalandım da Duruldum adlı kapsamlı çalışması, tam da bu sorularla kesişen bir noktada. Klinik rehber niteliğindeki bu kitap, bipolar bozukluğu yaşayanlara yönelik bir başvuru eseri olmanın ötesine geçerek, sanat ve duygu arasındaki girift ilişkiyi bilimsel bir berraklıkla anlamamıza imkân tanıyor.
1996’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Sibel Çakır, İstanbul Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra meslek hayatını duygudurum bozukluklarına adayan bir psikiyatrist, akademisyen ve araştırmacıdır. University of Texas San Antonio’da yürüttüğü post-doktora çalışmaları, Hollanda Riagg Rijnmond deneyimi, İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki öğretim üyeliği ve Bahçeşehir Üniversitesi Psikiyatri AD Başkanlığı ile biçimlenen bu uzun kariyer, Türkiye’de bipolar bozukluk farkındalığının oluşmasında belirleyici bir rol oynamıştır.
Çakır’ın Bipolar Yaşam Derneği’nin kurucularından olması ve toplum temelli çalışmaları, onu yalnızca klinik pratikte değil, kültürel ve toplumsal düzlemde de önemli bir aktöre dönüştürüyor. Yazarın, akademik birikimini insan deneyiminin kırılganlıklarıyla buluşturma biçimi, kitabın duygusal ve etik tonunu da şekillendiriyor.
Sanat tarihine ve yaratıcı pratiklerle ilgilenen herkes, bipolar bozuklukla yaratıcılık arasındaki ilişkinin özellikle çağımızda romantize edildiğini bilir. Sanatçı hastalığı miti, kimi zaman estetik üretimi patolojiyle, kimi zaman dehayı acıyla eşleyen sorunlu bir söyleme dönüşür. Çakır, kitabının 21. bölümünde bu mitin katmanlarını özenle çözüyor. Erken dönem biyografik araştırmalardan güncel genetik çalışmalara uzanan geniş bir bilimsel çerçeve sunarak, yaratıcılığı hastalıkla özdeşleştirmenin hem indirgemeci hem de tehlikeli olduğunu vurguluyor.

Yazar, yaratıcı süreçlerin belirli hipomani dönemlerinde artabilecek bilişsel akıcılık, risk alma eğilimi ve çağrışım zenginliğiyle örtüşebileceğini teslim ederken; aynı süreçlerin dengesizleştiği noktada yaratıcılığın değil, işlevselliğin ve düşünsel berraklığın bozulduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu bakış açısı, sanatçıların yaratıcı potansiyellerini acı çekmek zorunluluğuna bağlayan modernist mitolojiyi sorguluyor. Kitap, yaratıcılığı duygudurum patolojisinin bir yan ürünü olarak değil, ancak denge, berraklık ve süreklilik içinde sürdürülebilir bir pratik olarak konumlandırıyor.
Çakır’ın kitabı bilimsel verilerden oluştuğu kadar aynı zamanda Türkiye’de psikiyatrik bilgi, önyargı ve toplumsal damgalama arasındaki gerilimleri tarihsel olarak belgeleyen bir çalışma. Bipolar Yaşam Derneği’nin kuruluş sürecini aktarırken ortaya çıkan klinik, kültürel ve politik bağlam; duygudurum bozukluklarının ülkemizde nasıl yanlış anlaşıldığını gösteriyor. Bu bölüm, Türkiye’de ruh sağlığı alanının belleğine önemli bir katkı niteliğinde.
Yazarın anlatımı, bilimsel disiplinlere hâkimiyetinin yanı sıra, insan deneyiminin kırılganlıklarını kavrayabilen bir etik duyarlılığı da içeriyor. Bu da kitabı yalnızca psikiyatri profesyonelleri için değil; sanatçılar, sanat tarihçileri, yaratıcı mesleklerde çalışanlar ve estetik pratikle ilgilenen herkes için kıymetli kılıyor.
Sanatçıların duygudurum dalgalanmalarını bir kaynak olarak kullanıp kullanamayacağı sorusu, kitabın en çarpıcı bölümlerinden birinde yeniden ele alınıyor. Çakır’ın yanıtı yaratıcılık için önce zihinsel berraklık, sonra duygusal dengenin gerektiği yönünde.
Mani döneminin coşkusu, hızlanmış çağrışım zincirleri ve özgüven artışı, yüzeyde yaratıcı bir taşkınlık olarak görünse de sürdürülebilir değildir. Dikkatin toplanamadığı, karar verme süreçlerinin bozulduğu, risk değerlendirme kapasitesinin zayıfladığı bir zihinsel durumda sanatsal üretim kalıcı bir derinlik taşımaz.
Bu noktada kitap, sanat tarihindeki dramatik örnekleri bir biyolojik zorunluluk olarak değil; çoğu zaman tanı konamamış, tedavi edilmemiş bireylerin trajik kaderi olarak çerçeveliyor. Böylelikle patoloji söyleminin romantizasyonu kırılıyor. Yaratıcı faaliyetin koşulu olarak acı ya da dengesizlik değil, insanın kendi içsel ritmiyle kurduğu tutarlı ilişki ön plana çıkıyor.
Dalgalandım da Duruldum, sanatçıların, düşünürlerin ve yaratıcı pratikle uğraşan herkesin kendi içsel süreçlerine dair daha derin bir kavrayış geliştirebileceği bir rehber işlevi de görüyor. Çakır’ın bilimsel birikimi, insani yaklaşımı ve toplumsal sorumluluk bilinci, kitabı Türkiye’de bu alanda yayımlanmış bütünlüklü eserlerden biri haline getirmiş.
Prof. Dr. Sibel Çakır’ın Dalgalandım da Duruldum: Duygudurumu ve Bipolar Bozukluğu Yönetme Rehberi Kitabı Üzerine
Künye
Yazar: Prof. Dr. Sibel Çakır
Editör: Aslı Güneş
Yayınevi: Doğan Yayınları Yayıncılık ve Yapımcılık Ticaret A.Ş.
Yayın Yılı: 2025
Baskı Bilgisi: 1. Baskı (Haziran 2025), 2. Baskı (Eylül 2025)
Yer: İstanbul
ISBN: 978-625-5941-74-9


Bir Cevap Bırakın