Sallanır iki yana, dizlerini döver ve ağlar
Ağıtlar yakar
tek menteşeyle asılı kalmış ahşap bir kapı
Sadece görenler anlar
Nasıl direnmiş yok olmaya karşı
Durmaksızın kanayan gönül yarasına
rağmen hayatta kalmış
O ağlamış dağlar dinlemiş
Anlatmış dağlara soykırımı, tehciri
Gitti de gelmedi öykülerini
Umutlar bağlanmış gelecek günlere
Asırlık ahşap kapı meydan okumuş zamana
Budakları kurşun yarası gibi
göz göz
Kalbi kırılmış, rengi solmuş
Lakin hep var olmuş
Rüzgârın komşu mahallerden taşıdığı reyhan, kişniş, üzerlik kokusu ile
tutunmuş hayata
Duvarların ardına sakladığı seslerin
hüzünlerin, sevinçlerin verdiği güçle
Çok uzak diyarlara göçen sahibini beklemiş durmuş
Bir zamanlar bu kapıdan geçip gidenler
emanet bırakmış suretlerini evlerine
Onun içindir ki kalanlar ve gidenler
birbirine benzer bu coğrafyada
Anılar, düğünler, doğumlar, ölümler
ortak anılardır, rüyalardır
Fotoğraflara yansıyan anlardır
Kalbi kırık, kasvete bürünmüş, viran kapı
beklemekten yorgun virane ev
hep gidenleri bekler
Kapı komşu evlerle acılarını
özlemlerini bölüşürler
O saklı türküyü söyleyerek
Yenilenen her ev , dikilen her ağaç
Umut verir viranelere
Artık yalnız değilsin der
Burası artık ortak vatan
Eskisi gibi meskun mahal
Umutludur virane evler
Virane kapılar
Ve bir divane şair.
Yorumunuzu şu adrese bırakın Cevabı iptal Et