Ünlü filozof Michel Foucault, 1966 yılında radyoda okuduğu bu meşhur metninde beden ütopyasını, bedenin sınırlarını ve sınırsızlıklarını şiirsel ve felsefi bir dille anlatıyor. Çeviri: Ayris Taban
Son Yazılar:
Ankara Film Festivali’nde ulusal yarışmalara başvurular başladı
Geleneğin Trajedisi, Kapitalizmin Kısa Öyküsü: Karanfilsiz
Biz eskiden, İzmirFuar’da DagaDa da Raks ettik sevgili Nisyan!
ÖDÜL TÖRENLERİNE KATILMAYAN EN İYİ KADIN ve ERKEK OYUNCULAR FİLMİ
Çok mu karışık, Metamodernizm nasıl anlatılır?
AŞK HERŞEYİ EŞİTLER
boş vestiyer (şiir)
İRONİK YAPI ÜZERİNE
John Ruskin’in Eseri: Modern Düşünce ve Yaşama Etkisi – I
BİR YOLCULUĞUN GÖLGESİNDE: UZAKTA BÜYÜYEN ÇOCUK (ÖYKÜ)
Teşbih Çekerken Düşündüklerim (Şiir)
2. Yalçın Gökçebağ Resim Yarışması Başladı!
kiraz ağaçları (şiir)
11. GİO Ödülleri İçin Başvurular Açıldı!
AKM’DE YENİ SERGİ: KAOTİK KENTİN GÖLGESİNDE MANZARA
Defneli, Leylalı (Şiir)
Kalbim Sarsılır Ülke Olursun (Şiir)
Denizlere giden yılan (Şiir)
ÖYKÜM (ŞİİR)
Kategori: Manşet
Queer ve Feminist Pratiğin Performans Sanatıyla İç İçeliği Üzerine Bir Deneme-1
Performans sanatının ana ögesi olan beden temsiliyeti 1960’lardan günümüze dramatik hatta distopik dönüşümler geçirdi. Bedeni gösterileştirmek, abu gösteride kurulu tahakkümleri görünür, eleştirilir ve hatta alternatif bir yaşam modelinin hayalini gerçeğe dönüştürmenin anahtarı yapabilir. Queer teorinin ve feminist söylemin zengin argümanlarıyla oluşturduğu tartışma ortamı, alanlara dökülen insanların sanatın bütün yaratıcı kodlarını da üstlenerek geliştirdiği -ben...
BENİM GÖNLÜM BİR KELEBEK veya LOCKED-IN (Kilitli kalma) SENDROMU
Truffaut’un ilk ve belki de en bilinen ve takdir edilen filmi ¨400 Darbe¨ uzun bir Paris sahnesiyle açılır. Çok da hızlı ilerlemeyen üstü açık bir aracın içindeki yolcunun gözünden 1950’lerin Paris’ini hüzünlü bir melodinin eşliğinde izleriz. Görkemli anıt yapılar, şehrin bilinen mimari özelliklerini taşıyan binalar ve etrafında dönülüp dolaşılan, sonunda yakın planda görülen ama arkada...
Hayatın Yumulu Avucunu Açmak İsterken
“Yıllar geçti. Evrenin yaşı. Tapınaksız çağlar.” TEKNELERİN pruvalarında bulunan gemi başı süslerinin çoğu, yüzyıllar boyunca adları bilinmeyen ustalar tarafından yapıldı. Bunlar çoğunlukla ahşaptan oyulan kadın figürleriydi. Bir ya da iki göğsü açıkta gösteren bu tür figürler hem ticari gemilerde hem de savaş gemilerinde popülerdi. Denizciler batıl inançları olan insanlardı. Onlara göre gemideki kadınlar şanssızdı ve...
Gündemden Uzakmış Gibi Bir Film: AÇLIK
Film yeni sayılır, 2018 yapımı; Türkiye’de ise Daha İyi Bir Hayat adıyla ve Türkçe dublaj eklenerek henüz dolaşıma sokuldu: Danimarkalı Michael Noer’in yönettiği ve senaryosunu Jesper Fink ile yazdığı filmin orijinal adı Før frosten (Before the Frost).[1]Pek bilindik değil, gürültüye gidecek gibi de duruyor.Norveçli Knut Hamsun’un romanı ise oldukça eski ve yeterince bilindik, hatta klasikler...
“ORPHEUS İLE EURYDICE”Yİ YENİDEN OKUMAK-II:
ÖLÜMÜN “DERİNLİĞİ”, ÖLÜM DIŞI İZLEKLER VE ÖLÜM EDEBİYATI Bir önceki yazıdai, Orpheus ile Eurydiki mitini ölüm üzerine düşünmeden okumanın imkânsızlığını vurgulamış; ancak yüzey-katmanında ölümün kaçınılmazlığına gönderme yapan söz konusu bu mit ile, aslında kaçınılmazlığına rağmen, ölüme karşı direnç göstermenin “beyhude bir çaba” olarak dikte edilmediğinin, bizzat öykünün içeriğinden anlaşılabileceğine dikkat çekmiştim. Bu vesileyle de mitolojik...
Sarılmanın Ahşabı ve Dehanın Zahmeti
“Bu kâtip hatırayı sizlere takdim ederim!” “Liman Fotoğrafı” HEP merak etmişimdir. Bozkırkurdu’nu yazan bir beyin, Siddhartha’yı neden yazdı? Ya da tersi. Elbette benim tercihim gececi kurttan yana ve her iki kitabı da gençliğinde okumuş biri olarak, Hermann Hesse’nin başyapıtının Siddhartha değil Bozkırkurdu olduğunu çekinmeden söyleyebilirim. Gerçi Siddhartha daha önce yayımlanmış. Ama kitapların yazılış ya da...
“ORPHEUS İLE EURYDICE”Yİ YENİDEN OKUMAK-I
MİTLERE, ARKETİPLERE VE ÖLÜME KARŞI DİRENCİN ONTOLOJİSİ Yaygın olarak bilinen bir öyküyle ilgili yorum(sama) yapmak, pek kolay sayılmaz. Hele bu öykü bir mit ise iş daha da zorlaşır. Çünkü özellikle Yunan Mitolojisi’nin barındırdığı mitler, yüzyıllar boyunca sadece edebiyatçıların ya da diğer sanatçıların değil, felsefecilerin de ilgisini çekmiştir.i Bunun da ötesinde, mitolojik dağarcığın içerdiği bu devasa...
MAX STIRNER, ÖZCÜLÜK VE MÜCADELE
Stirner’i o dönemde ‘’öteki’’ kılan Aydınlanma felsefesine sirayet etmemesi ve keskin eleştirileri Marksist ve Anarşist çıkış noktalarını oluşturan membaya, Aydınlanma’ya yöneltmesidir. Toplumsal mücadele alanına dair bir şeyler yazmak her zaman belli kaygıları beraberinde getiriyor. Bunların başında gerek tartışma kültürümüzün düzeyi ve gerekse tabu haline getirilmiş teorileri, değişmez ama ‘’bilimsel’’ kabul edilen muhafazakarlıklarla uğraşma sıkıntıları yer...
Bütün Okyanusların Balinaları, Birleşin!
Moby-Dick, balina malina ama, kendi başına var olma savaşını sürdüren Titanik bir kahramandır. Sürüsünden ayrılmış, yalnız bir savaşçı… 1954 Hollywood yapımı The Lone Gun~Kimsesiz Silah filmini Türk sinemasında afişe çıkarırken, Yalnız Kovboy diye Türkçeye çevirenin mevzuya cuk diye oturmuş lisan marifeti alkışa layıktır. Hakikaten, Yalnız Kovboy deyişi sonradan çok tutmuştur. İşte, Moby-Dick kovboy değil lakin...