çocuklarının yüzlerine bakamayan çulsuz babaların acıklı hâlleri ve ekmek getiremeyen pirinç bulgur tuz peynir getiremeyen et getiremeyen un getiremeyen patates açıklaması ne zor boş tencere önündeki garip anneleri ne pişirsek değil de suyu neyle ısıtsak diye boş bakan boş ne acaiptir kim bilir tadı çikolatanın mütemadi bir perhiz iftarsız sahursuz mütemadi bir oruç ne ki...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Kategori: Manşet
SARAH KOFMAN’IN ‘ORDENER SOKAĞI-LABAT SOKAĞI’
Order Sokağı-Labat Sokağı, Polonya kökenli Fransız filozof Sarah Kofman’ın otobiyokrafik romanı, 2015 yılında yayımlandı, ancak -ülkemizin belki de toplumsal olarak en karanlık dönemini yaşadığı- 2024 yılında incelemeyi yazmak bir zorunluluk haline geldi. Sarah Kofman 14 Eylül 1934’te Paris’te dünyaya geldi ve Toulouse’da felsefe öğreterek entelektüel hayatını şekillendirdi. Döneminin en önemli iki ismi Jean Hyppolite ve...
ŞARKILAR YAŞAR (ŞİİR)
Yaşar Günaçgün’e sevgimle Bir tanem der, çünkü gönül şairidir Kumralım der, hayat buna sevinir Aldanırım der, aşk sinemalarda Divane olunca Merve çiçeklenir. Kerem yüzlü, yağmur sesli bahardır Aşk kalbe bela, söyle canım dönemem Denizin tuzunu kuşlar öper, gidemem Masal mıyız, ‘pazar günleri de aşığız.’ Kuşların yaman kardeşiyiz, uçarıyız Hayallere gideriz, düşe kalka gideriz Hayata imdat...
kuru bahçe (şiir)
acıyla yokluk arasında acıyı seçiyorum ben *** Faulkner kuru bahçen her sabah çayırkuşunun sesini taşlara dokunurken işitiyorum göğsü kırmızı kuşları kaygan pürüzsüz taşları kalbime dizerken işitiyorum farkındayım üstümden geçen bulutların...
ŞİİRCİ NOTLARI-7
Şiirden Bahsetmek Şiirciyi şiir hakkında konuşturduğunuz zaman, liyakatsiz, münasebetsiz bir şiir tarihçisinin anlamsız sayıp dökmeleriyle karşılaşırsınız . Coğrafyamız bu sapıncın tedavisine geçit vermemektedir. 7 fenerciler, Hecenin Has Erleri, Aruz’ dan Arus’ a Zifafsız Zihaf, İmale’ de İmla Aranmazcılar, 42 dolap 23 dümen, Üçüncü Turfanda Hareketi… Anlaşılan, şiirlerin doğuruluşu, birtakım grupların neşeyle, el ele, hep ...
SİNEMANIN FELSEFİ YÜZÜ
Sinemanın bir anlamda görsel bir sanat olduğunu unutmayan yönetmenler, ‘alana müdahalenin’ ne olduğunu iyi bilirler. Şöyle ki, ressamın tuvalinde sergilediği kompozisyonu renksel ve biçimsel olarak düzenleme şansı vardır. Bunun anlamı ise şudur: Biçimsel değerler uğruna fotografik gerçeklik feda edilebilir. Elbette buradaki amaç denge sağlamaktır. Plastik sanatlarda gerçekleşebilen bu dengenin, kameranın vizöründe de var olmasını bekleyen...
Şerif Gören’in Ardından
Şerif Gören, bir dizi tesadüf sonucu erken yaşlarda bulaştığı Yeşilçam’ın -yolu Yılmaz Güney’le kesişinceye kadar- hemen her biriminde çalışır. “Canlı Hedef”teki yönetmen yardımcılığının ardından yaklaşık 10 yıl boyunca Çirkin Kral’ın izinde yürüyecektir. Filmografideki ilk önemli kırılma kuşkusuz Yılmaz Güney’in Yumurtalık hadisesi sonucu tamamlayamadığı “Endişe”yi Gören’e devretmesi sonucu yaşanır. Kan davası, başlık parası ve sömürüyü başarıyla...
YENİ SANAT TARİHİ: ELEŞTİREL BİR GİRİŞ-JONATHAN HARRIS
Harris çalışmasının başlangıç noktası olarak öğrenci gösterileri, başkaldırı ve protestoları ile genel bir huzursuzluğun baş gösterdiği 1968 Mayısını almakta. Jonathan Harris, Yeni Sanat Tarihi: Eleştirel Bir Giriş adlı kitabında sanat tarihinin 1970’den bu yana geçirdiği değişimin kuramsal, tarihsel, toplumsal ve siyasi bir dökümünü bir araya getirmeyi amaçladığını söylüyor. Ona göre kitabın hedef kitlesi üç gruptan...
Derhal: Bir Coğrafyanın Yakınlaştırılması veya Uzaklığı Hakkında
Çeper, imgeleri betonlaştırırken Türkiye’nin son yirmi yıllık ekonomisini ayrıca da organik olmayan insani değerlerinin katılaştığında işlevsiz kılındığını göstermektedir. Mehmet Çeper’in Karşı Sanat Çalışmalar ’da gerçekleştirilen son sergisi Derhal/derhal hakkında pek çok farklı yorum ve değerlendirme yapıldı. Bu değerlendirmelerde de birkaç değinme haricinde eserlerin işaret ettiği geniş coğrafyadan bahsedilmedi veya kompozisyondaki arka plan olarak bir konumlandırma...