Bildiğimiz anlamda polisiye ya da cinai veya dedektiflik romanlarını 19. yüzyıla borçluyuz. Özellikle de endüstri devrimiyle büyüyen, bünyesinde toprağından sürülen yoksulları barındıran ilk modern metropoller (Paris, Londra, Newyork) suçu da beraberinde getirecektir. Cinayet, kentin varoşlarında biriken öfke ve sefalet, endüstri çağını selamlayan makine ve buhar istifine eşlik ediyordu. Polisiye işte böyle gerilimli (sınıf savaşına gebe)...
Son Yazılar:
“Elit” ve Türevi Sözcüklerin Çeviride Yarattığı Zorluklar
Hafızanın Kartografyası: Nilhan Sesalan’ın Maddenin Poetikası Üzerine
7 ve anne (Şiir)
Jandarma (Şiir)
İçeriden Dışarıya: Bayburtlu Kadınlardan Hikâyeler
Yeni Kitap // Spinoza Marx’la Buluştuğunda // Tracie Matysik
GÜNEŞE UÇAN KANATLAR
İçteki Putların Çağı: Asaf Hâlet Çelebi’nin “İbrâhim” Şiiri Üzerine Bir Okuma
Ankara Film Festivali’nde ‘Taptaze’ filmler
YENİ KİTAP: OPERA VE BALEDE MİMARLIK
ÇÜRÜMELİSİN INGRID ÇÜNKÜ DÖNEM ÇÜRÜMÜŞ!
Yirmi Sekizinci Rüya: Bu, Çocukluktan Kalma (Şiir)
Pompei (Şiir)
Şairin Odası Nasıl Çalındı?
YAŞADIKLARIM ÜZERİNE BİR YAPBOZ DENEMESİ
Yahya Kemal Beyatlı ve Rindlerin Akşamı
Cinler Sınırımızdaydı Yapıştırılmış Kaşlarıyla (Şiir)
YANGI (ŞİİR)
Ankara Garı (Şiir)
Kategori: Manşet
Zorbalık ve Tereddüdün Kesişimi
Festival filmleri tek tipleşti, hikâyelerin cesareti belli bir çıtayı aşamıyor, dolayısıyla bir yere gelip tıkandı anlatı. Yeşim Ustaoğlu’nun son filmi Tereddüt sansürlü versiyonu ile gösterime girdi. Artı 18 yaş sınırı getirilip bakanlık desteğinin geri çekilmesi ihtimaline karşı önlem alınan filmde sevişme sahnelerinin ‘yeniden kurgulandığı’ belirtiliyor. Özellikle Elmas ile kocasının cinsel ilişkisini aktaran bölümlerde kesintiye gidildiğini...
En İyi Arkadaşım Performans Sanatçısı
G-20 zirvesindeki zombili performans insanları çok etkiledi. Sırf bundan dolayı performans diye bir sanatsal eylemin farkına varan insanlar oldu; şahidim. Aslında şirketlerin dünya üzerindeki sömürücü egemenliğine karşı politik bir protestoydu. Fakat estetikti; özellikle de 11 Eylül sonrası pıtrak gibi çoğalan zombi filmlerine bilinçli bir gönderme taşıyordu. Walking Dead… Mesaj çok açıktı: kapitalizm öldürür ve bizi...
GÜNÜMÜZ ÖYKÜSÜNDE YAZINSAL YOLCULUĞUN ROTASI
Öykü yazarı tam da “buldum” dediği anda yitirdiği kahraman için bambaşka bir öyküde ağıtlar yakabilir, ancak kayboluşun; anlatılanla paralel olarak ortaya çıkan o “yok oluşun” hazzını yalnızca kendisiyle paylaşacaktır. Öncelikle bir okur gözüyle belirtmem gerekenlerden yola çıkmalıyım. Öykücü, bir olay aktaran, kısa da olsa bir serüvene çağıran kimliğin ötesine geçmiştir bugün. Bir kimliği, bir iç...
Georges Bataille: Edebiyat ve Kötülük (1958) | Türkçe Altyazılı
Çeviri: Ümid Gurbanov Twitter: http://twitter.com/umidgurbanov Blog: http://birnevidipnot.blogspot.com
Sinemada Devrim Olan Kadının Adı: MÜJDE AR
Fotoğrafları, afişleri duvarlarımızı süslemeye başladığında ilk gençlik düşlerimizin Bihter masumiyetindeki Müjde Ar’ı, sinemada devrimin adı olmaya da adımını atmıştı. 1980 sonrasının arayışları içinde bireyin sorunlarına yönelen filmlerin yanı sıra kadın filmleri önemli bir yer tutar. Kadın filmlerinin en önemli ismi ise, her döneme uygun filmler yapan ve kendisini sürekli yenileyerek üretimini sürdüren Atıf Yılmaz’dır. Erkek...
NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜNÜ KRALDAN KABUL EDİN!
Nobel Tolstoy’u ödüle aday gösterince yerleşik fikirler ve kurumlarla başı hoş olmayan Tolstoy paranın hayırdan ziyade kötülük getireceği inancıyla duruma müdahale eder ve sonuçta ödül (ölümünden bir yıl önce) İtalyan şair Giosue Carducci’ye verilir. 2016 yapımı “El Ciudadano Ilustre” (Saygın Vatandas) adlı filmin açılış sahnesinde kurgusal Arjantinli yazar Daniel Mantovani Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasını yapmak...
“Boşa mı gidecek bu kadar çaba/ içim ürperiyor ya evde yoksan!”
Çünkü yaşadığımız şirinler köyünde bu tip manzaralar yok!. Yalnızca başkalarının görebileceği Gargamel kâbusları bunlar. Dünyanın herhangi bir yeri işte… Bienal kapsamında İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleşen Contemporary sanat etkinliğine katıldım. Yukarıdaki cümle neden bu kadar uzun oldu ki? Üstelik geriye dönmeyi yolda düşürmüşken!? Sergideki çalışmaların fotoğraflarını telefonlarıyla çeken insanların...
Hazzın günahı mı yoksa çalışmanın mı?
Tıpkı “Yengeç Dönencesi” kitabındaki gibi, “Clichy’de Sessiz Günler”de Henry Miller’ın Paris yıllarının izlerini taşır. Serseri bir hayatın hikayesi anlatılır bu kitaplarda. Nereye savrulacağı belli olmayan ama savrulacağı yerin nasıl olacağının bilindiği bir hayat… Max Horkheimer ve Theodor Adorno’nun 1956 yılında yeni bir Komünist Manifesto yazma niyetiyle gerçekleştirdikleri, üç hafta süren tartışmaları bir kitapta toplanmış ve...
Osman Sınav: Bana Derin Olmayan Bir Devlet Söyleyin!
Ekmek Teknesi dizisindeki kültür ve yaşamı biçimi aşındı. Yüksek binalar, rezidanslar mantar gibi yerden bitiyor ve insanlar bir kutunun içinde birbirilerini tanımadan yıllarını geçiriyorlar. Bir yaşama kültürü terkedildi nerdeyse ama bu böyle diye ortadan kaybolacak bir şey değil. Osman Sınav hep tartışılan bir yönetmen oldu. Daha çok eleştirenler tarafından muhafazakar ve geleneksel mahalle özleminden...









