Gerçek sanat her zaman yeraltındadır, rahatsız edicidir, tedirgindir, çelişkili ve eşsizdir ve asla bir kurumun arzusu doğrultusunda iş görmez. Miron Zownir, radikal bir fotoğrafçı, film yapımcısı, yazar ve bar fedaisi. Karlsruhe doğumlu, 1976 yılında Berlin’e taşınıyor, orada da yerleşik hayata geçemiyor. Göçebe hayatı onu Yeni Dünya’ya; New York’a , Los Angeles’a, Pittsburg’a kadar sürüklüyor. 1997’de,...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Kategori: Manşet
Resim Sahnesinde Kadın
Resmi olarak hiçbir yasak ya da kota konmasa da, hiyerarşik olarak resim yapmak “erkek işiydi.” Ama yine de, on yedinci yüzyılda, barok resmin altın yıllarında, bu hiyerarşiyi bir kadın delmeyi başarmıştı: İtalyan ressam Artemisia Gentileschi. “Kadın sanatçı” sözü her ne kadar, bazı sanatçılar için, tepkiyle karşılanan bir ifade olsa da yaygın olarak kullanılmaya devam ediyor,...
YAZAR MI ÇEVİRMEN Mİ? SIMENON ÇEVİRİLERİ
Her halükârda, yazar Sait Faik’in çevirdiği bir kitaba da onun bir eseri gözüyle bakılmış olması, anlatım bütünlüğünün korumaya çalışılmış olması sevindirici. Bu durumda bir soru kalıyor aklımda. Sait Faik eserlerinin telif gelirlerini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bırakmıştı. Kitapta buna dair bir açıklama göremedim. Gözlerime inanamıyorum. Kitabın kapağında, yazarın adının hemen altında çevirmenin adı. Handiyse aynı puntolarla. Romanın...
Hepimiz Yumurtayız!
Yumurta’nın alt metninde taşrayı ve ücra köşeleri çağrıştırma sorunu vardır. Ucuz olması tüketilebilir olması güçlü bir etkendir. Kuşkusuz habitus açısından tüketilebilir olmasının sebebi Bourdieu’nun söylediği gibi beğeni kavramına ait olmasıdır. Yumurta, yaşamın fırladığı kabuklu dünyanın “temsili evidir”. Freud’un “Uygarlığın Huzursuzluğu”’nda dediği antropolojik söylemi akla getirirsek “İnsanlık ne zaman iki ayak üzerinde yürüyebildiği zamanı fark ettiğinde”...
İlyas Salman: Beyaz Perdede Mazlum, Gerçek hayatta Anti-Kahraman
Salman bizim hafızamızdır! O, gurbete gidip ‘Sarı Mersedes’le dönen, köyden kente göçen ve kandırılan, köyde işbirlikçi maraba tutulan, bir rüyayı andıran ‘büyükşehir’de ekmek kavgasına tutuşmuş ‘Anadolu portresidir’ İnsanımız, belki her toprağın ve her suyun insanı da hayatın, sinemada sınanacağını; ‘gerçeklik’ sınavına pek yalın bir biçimde tabi tutulacağını düşünebilir. Bir bakıma sinema, ‘kurgulanmış bütünsellik’ olarak yaşanmış...
Bedbaht Bir Romantik: DANTE GABRIEL ROSSETTI
Müstesna bir şahsiyet ve bedbaht bir romantik olan Rossetti aynı zamanda sanatta akademizme karşı çıkan ve şövalye tarzı bir hareket başlatan “Rafael Öncesi Kardeşlik” adlı estetik akımın kurucuları arasında yer almaktadır. Viktorya dönemine damgasını vuran İtalyan asıllı İngiliz şair, illüstratör, ressam ve çevirmen Dante Gabriel Rossetti 12 Mayıs 1828 yılında Londra’da doğdu ve 9 Nisan...
Kimin Küratörü?
Küratörlük son zamanların en modern ve entelektüel mesleği olarak görülüyor. Özellikle ülkemizde gençler hızla Sanat Yönetimi bölümlerine kayıt olup, oradan mezun olarak küratör olacakları günü iple çekiyor. Küratör kelimesi etimolojik olarak tanımlanırken curare kelimesinden geldiği ve bu kelimenin anlamının ise bakmak, görmek, özen göstermek ve korumak anlamına geldiği açıklanır. Ancak genellikle mesleğin tarihsel gelişimine...
Popüler Sinemanın “Yabancılar”la İmtihanı
Harry Bates’in “Farewell to the Master” adlı öyküsünden uyarlanan “The Day Earth Stood Steele / Uçan Dairenin Esrarı”, 50’lerde çokça konuşulan uzaylı kavramını ele almakla beraber, bu varlıkları ‘canavar’ ve ‘yok edici’ olarak tasvir eden örneklerden ayrılmasıyla önem kazanmaktaydı. Çoğu zaman nedensizce gelir, yakar-yıkar, yok etmeye çalışırlar… Hemen her seferinde ABD gibi bir kurtarıcı tarafından...
‘Yol’ Nasıl İsviçre Filmi Oldu?
İsviçre’nin en ünlü gazetesi Neue Zürcher Zeitung’un 11 Mayıs tarihli nüshasında sinema yazarı Christian Jungen yazmasaydı, haberimiz bile olmayacaktı! “İsviçre’nin tek Altın Palmiye kazanan filmi ‘Yol’ 70. Cannes Festivali’nde Klasikler bölümünde gösterilecek!” Nasıl yani? Kafanız benim gibi karıştı mı? O halde, işin aslını da merak ettiniz. Benim gibi! Yıllarca Türk sinemasının gururu olarak sahiplendiğimiz, bu...
“O Ki, YARATTIĞI HER ŞEYİ GÜZEL YAPTI.”
Güzellikle, zevkle, insan sağlığına en ufak saygıyla ilgisi olmayan bu ucube binaların hepsi, gariptir, bir “konsept” ihtiva ediyor. Hepsi hayatlarımızı değiştiriyor, hayallerimizi gerçekleştiriyor, elit semtlerde, aradığımız “premium” yaşamları, yatırım uzmanlarının güvencesinde altın tepside önümüze koyuyor. Güzel nedir? Dillendirdiğim, insanoğluyla yaşıt sorulardan biri. Tarih boyunca filozofların, sanatçıların, zanaatkârların, kralların, peygamberlerin, bilim adam ve kadınlarının; ilk çağların...