“Ama Marcello, hepimiz masumduk… Ben de masum değil miydim? Hepimiz şu veya bu şekilde masumiyetimizi kaybediyoruz. Normallik böyle işte.” (Alberto Moravia, Düzen Adamı, s. 315, çev. Leyla Tonguç Basmacı, Kolektif Kitap) Normal olduğunuzu düşünüyor musunuz? Peki bunu hissediyor musunuz? Bana kalırsa normallik kavramı üzerine düşünmek dahi başlı başına bunun dışına itilmiş olduğumuzun bir göstergesi. Küçük...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Ayşenur Tanrıverdi
Umut Sarıkaya’nın Sanatı ve Bir Naber Dergi Panoraması
Kızımla pencereden yağan yağmuru izliyorduk. Birden zihnimde bir şimşek çaktı ve karşı apartmanın penceresinde “Aşkımızın meyvesi Aytek” belirdi. Elinde sigarasıyla yağmuru seyreden Aytek, “Aklı olan bu havada dışarı çıkmaz” diye geçiriyordu içinden. Ardından bütün Umut Sarıkaya severlerin en sık sorduğu sorulardan biri gelip takıldı zihnime: Umut Sarıkaya neredeydi? Umut Sarıkaya’nın varlığının, onu yakaladığımızı sandığımız anda...
O Esnada Büyükada’da: Deniz Ne Kadar Güzel
Kristal kül tablalarına zarifçe silkelenen küller annelerin tüm gün buzdolabında serinlettikleri zeytinyağlıların üzerinde uçuşurken yaz aylarının dinmeyen neşeli uğultusu eşliğinde bir aşk-cinayet ağına takılırız Deniz Ne Kadar Güzel’de… Yiğit Karaahmet, Büyükada’nın tam ortasında ancak apaçık sergilenerek gizlenebilen bir eşcinsel ilişkiyi merkeze alarak aşk, yaşlılık, kıskanmak, heves ve yaşamak arzusunun toplumsal bilincin heyula gölgesinde ilerleyişini anlatıyor....
Yapı(t) Söküm: Tanıdık Titreşimler Yakalamak
“(…)O esnada büyükbabam bana, en sevdiğimiz ressamın bildiğimiz eserlerinin farklı bir resmini gördüğümüzde veya o güne dek sadece karakalem eskizini görmüş olduğumuz bir tabloyla karşı karşıya getirildiğimizde ya da sadece piyanoyla seslendirilişini işittiğimiz bir parçayı daha sonra orkestradan dinlediğimizde hissettiğimiz sevinci yaşatarak, Tansoville’in çitini işaret edip seslendi ve “Sen şu pembe akdikenleri seversin, şu pembe...
Bay Konsolos: Aynı Düşü Gören Bir Kasaba
Mahmut Şenol’un ilk çalışması Phaselis Adağı’yla 2003’de başlamış yazarlık serüveninde ikinci eseri olarak tanıdığımız Bay Konsolos başlıklı romanı, 2005 yılında ¨Altın Kitaplar yayınevi¨ tarafından basılıp yayınlanmıştı. Bay Konsolos, geçenlerde yapılmış ikinci baskısına ulaşana kadar boş durmuş değildi, tiyatro eseri de oldu, bildiğimizce İstanbul Şehir Tiyatroları ve nihayet Devlet Tiyatrolarında repertuara alındı; sahnelenmeyi bekliyordu. Dünyanın gelmiş...
Sanatta “Bunu Ben De Yaparım” Eşiği
“Ben henüz burada olmayan birinin karşısında bir adım geri atıp, bin yıl öncesinden onun ruhu önünde saygıyla eğiliyorum.” –Heinrich von Kleist Bir sanat eserinin yalınlığı karşısında afalladığım çok olmuştur. Bu his öyle güçlüdür ki, sadeliğiyle ve tüm anlatmak istediğini bir tuvale, sayfalara, fotoğraf karesine veya sahneye sığdırabilmiş olmasıyla insanı kendi kibrinden utandıracak noktaya getirir. Güzel...
Basit Bir An, Güçlü Bir Hatırlayış
Aramızda Gezinen Hikâyeler: Bizim Unuttuğumuz Şey Bir hikâye kitabı hakkında yazmak, her birinin kendine has habitatı olan büyüklü küçüklü bahçelerin önünden geçip gitmeye benziyor. Her baktığımda farklı bir rengin gözüme çarptığı, kimi cüretkârca kendini göstermeye hazırken kiminin güneşin altında ürkekçe yansıdığı iç içe bir topluluk… Mahmut Şenol’un Tefrika Yayınları’ndan çıkan yeni hikâye kitabı Bizim Unuttuğumuz...
Poe’nun Kuzgunu: İki Şiir, Bir Roman, Bir Ustura
Yazar Taylan Kara’nın Sol Haber’de yayınlanan köşe yazılarının sanıyorum hemen hepsini okumuş olmalıyım ki, yazdığı kitapları merak ederek Poe’nun Kuzgunu ile yazarın kurgu dünyasına doğru devam ettim. Eleştirdiği yazar ve kitapları, neredeyse hiçbir açık bırakmayacak şekilde inceleyerek vasat edebiyat, kalitesizliğe övgünün çıkarlar doğrultusunda günden güne artması, kitapları okuma zahmetine dahi girilmeden verilen edebiyat ödülleri...
Phaselis Adağı: Yıkık Kentler Arasında Bir Düş Yolculuğu
“Aslında denizin her anı birbirinden farklıdır. Aynı şeyleri her gün yapıyor gibi gözükse de o, bize görünen hâlidir.(…) Bizim ayırdına varamadığımız sonsuz bir devinim içindedir. “ (Phaselis Adağı, s.377) “Navigare necesse est” “Cesaret vermek için denizde yol almak kaçınılmazdır.” (s.526) Benim için Phaselis Adağı, tüylerimi ürperten soğuk bir denize girmek gibiydi. Kendimi aniden bıraktığımda daha...