Bu röportaj 2016 yılında yapılmıştır. 1978’de çapraz ateşte vurularak öldürülen sanat tarihçi Bedrettin Cömert ile ilgili belgesel çekmekte olan ve İtalya’da yaşayan oğlu Kemal Cömert, Ali Şimşek’in sorularını yanıtladı. Ali Şimşek: Babanız Bedrettin Cömert üzerine İleri Haber’e verdiğiniz röportaj Türkiye’de yankısını buldu. Birçok insan yardım etmek istiyor. Fakat ne yapacaklarını tam da bilmiyorlar. Ne önerirsiniz?...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Ali Şimşek
Ahlat Ağacı: Harç Bitti Yapı Paydos!
Bana göre Yeni Türkiye Sineması Zeki Demirkubuz’un Masumiyet (1997) filmindeki “kapı gıcırtısı”ndan çıkmıştır bir tarafıyla. Yusuf hapisten çıkacaktır; son bürokratik işlemleri beklemektedir ürkekçe… Yıllar geçmiştir. İşte tam o yoğunlaşmış bekleme süresine eşlik eder kapı gıcırtısı… Endişe, örtük bir umut ama en önemlisi Devlet Kapısı’nın ahvalı ve yoksulluğudur en çok.. Kederli bir iç çekişitir… Devlet dairelerinin...
Esat Tekand ile küçük bir bakiye…
KRİ(Z)TİK Hava serin, Teşvikiye Camii’nin restorasyonuna karşı sohbet ediyoruz Esat Tekand ile. 44A’daki son sergisi “Kasap” dolayısıyla buluştuk. Aslında daha önceki yıllar dafelarca planlamıştık ama denk getirememiştik. Tekand ile benim ilk karşılaşmam Milen Kundera’nın Can Yayınların’da çıkan bir kitabının kapağındaki resimle sanırım; Ayrılık Valsi kitabıydı hatırladım. Daha sonra dikkat ettikçe 1980-90 arası birçok kitabın kapağında...
Distopya Tutkunu Bir Çizer: Emre Aktuna
Günümüz bilimkurgu ve distopyaya ilgi anlamda neredeyse bir altın çağ yaşıyor. Kitaplar, sinema, oyunlar ve diziler… Emre Aktuna uzun yıllardır bilimkurgu ve distopya çizimleri ve tasarımları ile uğraşan genç bir sanatçı. Sanatçıyla distopya ve ilüstrasyonu konuştuk. Uzun zamandır bilimkurgu çizimleri yapıyorsunuz… Kendinizi tanıtır mısınız? Çocukluk dönemimden beridir elimden kalemi düşürmeden çizim yapmaktayım. Çizgi filmlerle, animasyonlarla...
KRİZTİK: Ankara ve Art…
Geçen ay gerek 19. ODTÜ Sanat Günleri-Kaya Özsezgin anması gerek ARTANKARA Fuarı dolayısıyla Ankara’da bir üç gün geçirme fırsatı yakaladık. Öncelikle ODTÜ’deki sergiyi beğendiğimi söylemeliyim, tek küratörlü çalışmanın handikapları aşılmış ve çok seslilik gelmiş. Bence artık büyük toplamlı sergiler çok küratörlü yapılmalı. Bu sanat dünyasındaki tek sesliliği ve hep aynı sanatçıları görme sıkıcılığını aşmanın tek...
Sabahattin Ali’nin Gülümsemesi ve Maya
YapıKredi Kültür Sanat’ta açılan “Sabahattin Ali’nin Şehirleri” sergisini dolaşırken tekrar rastladım o resme. İlk Yahşi Baraz’ın yayınladığı Oğuz Erten’in yazdığı “Türk Sanatı’na Yön Veren Sergiler” kitabının kapağında rastlamıştım. Unutulmaz bir kompozisyondu. Ortada Türkiye galericiliğinin Getrude Stein’ı Adalet Cimcoz gotik bir heykel gibi dikilmiş, hemen arkada Eren Eyüoğlu oturuyor yanında Türkiye boheminin tarihini yazan ve ona...
Efesss… Muhafazakarlık bu kapağın altında!
2012 yılından “buz” gibi bir hatırlatma… Kars’taki heykel, İskender Pala’nın muhafazakar sanat manifestosu, tiyatrolar ya da genel anlamda muhafazakarlaşıyoruz saptamaları derken bu hafta sonu bir “muhafazakar devrim” yaşadık arkadaşlar. Elbette birçok insanın ilgi alanına girmese de, duymasa da hatta eleştirel baksa da yaşananlar öyle kolay yenilir yutulur cinsten değil ve olmayacak da. Önce Yeşilay’dan Efes...
Gıda soylulaşırken
Bugün biraz somut siyasetten uzaklaşıp yemek yazmak istiyorum. Biliyorsunuz yemek yazarlığı ya da gurmelik apayrı bir alan. Elbette bir Vedat Milör şıklığı yok bende ama Antepli bir etobur olarak yine de deneyeyim. Lezzetli, organik gıdalardan bahsedeceğim aslında. Bir zamanlar hemen her haneye ulaşan lezzetli fasulyeden, sadece biriyle ekmeği yuttuğunuz domateslerden, yeşilliklerden ve ilaç kokmayan etlerden.Farkında...
2000’LER: İNİSİYATİFLERİN SONBAHARI
“Doğrunun yanlışı, yanlışın doğrusudur…” 1980’lerin ikinci yarısından 1990 ve 2000’lere çağdaş sanat daha çok süreklilikler üzerinden tartışılmaya çalışılıyor. Bunda elbette çağdaş sanat yordamlarını ilk ‘ben’ ya da ‘biz’ başlattık kökenciliği de mevcut; anlamak gerekiyor. Oysa Türkiye’de çağdaş sanatı ya da 1990’lardaki yaygın kullanımıyla güncel sanatı tartışmak sanıldığı kadarıyla zor değil. Bu ‘contemporary’nin bize özgü ve...
İlber Ortaylı: Tipleme çok manidar
Sosyal medya çoğu zaman da eğlenceli bir yer aslında. İnsanlar başkalarının tiplemelerini çok rahat kamusal figürasyonlara dönüştürebiliyorlar. Geçen yazılarımdan birinde Baattin tiplemesi üzerinden bir şeyler söylemeye çalışmıştım. Gezi ruhunun da etkisiyle Baattin hayata, iktidara ayar vermenin bir kuplelik aracı olmuştu. Şimdi yeni bir tiplememiz ya da internet fenomeni İnci Sözlük’ün yaygınlaştırdığı adla İlber Ortaylı capslerimiz...