Planet of Apes (1968) nükleer savaş hakkında iken, yeni uyarlaması bilimin masalsı bir pazarlama hikayesi şeklindedir. Star Trek (1966), kozmopolitanizmi ele alırken, 2000’lerin yeniden çekilen filmleri; global terör anlatısının uzaya uyarlanmış versiyonu olarak karşımıza çıkar. Geçmişe ait tüm popüler kültür imgeleri, izleyiciye ideal bir çocukluk ya da heyecanlı gençliğinin yeniden doğuşunun imkânını mı sunmaktadır? Ya...
Son Yazılar:
Ketebe Çocuk Ağustos ayını üç kitapla karşılıyor
TOLSTOY: SANAT NEDİR?
Gönül Bağı (Şiir)
Mavi (Şiir)
Kasım’a notlar (Şiir)
…aşk? (öykü)
g o d o t (şiir)
Oksitosin (Şiir)
miras (şiir)
Deniz Kızı (Şiir)
İşte Çekiç: Aki Kaurismäki
Nietzsche ve Torino Atı Filmi Üzerine
Çürü Yen (Şiir)
alogos (şiir)
Notalardan Boyaya: Nino Varon’un Sessiz Melodileri
Fotoğrafçılıkta Estetikten Tanıklığa-Görünürlükten Gözetlenmeye
Tuğçe Diri’nin Kişisel Sergisi “Sessiz Tanıklar” Anna Laudel Bodrum’da
SANAT VE TOPLUMSAL İLETİŞİM
Aysun Öner’in Yeni Kitabı: Kültürel Zeynalar ve Ninalar
Kategori: Vizör
“Homo Rickus” ya da Ekranda Zekanın Tasviri
Rick and Morty’nin bu yeni şablona daha neler katacağını zaman gösterecek. Bu şablon üzerinden gelişecek yeni dahi modellerini ve algısını da… Kıvrak zekaya sahi insanlarla hayatlarımız ne ölçüde kesişir tartışılır, ancak özellikle son on yılda popüler kültürde zekasıyla ön plana çıkan karakterlerin sayısı yükseliş gösteriyor. Zeki dedektifler, yetenekli doktorlar ve çılgın bilim insanları edebiyat ile...
Altın Portakal’da Neler Oluyor?
Altın Portakal, şaşaalı törenlerin, after party’lerin, beş yıldızlı otellerde yapılan kutlamaların veya jüri başkanının konakladığı odanın büyüklüğünden ziyade, çağına tanıklık yapmaya çalışan sinemacıların özlemlerine tanıklık ettiği ve onlara selam durduğu ölçüde halkın festivali olmuştur. Altın Portakal sadece bir film festivali olmamıştır hiçbir zaman. Bu organizasyon, Türkiye’nin yarım asrı aşkın zaman boyunca sevinçlerine, hayal kırıklıklarına, düşüp...
Haytanın İlmihali: LEE MARVIN
Lee Marvin, bilhassa 60’lı ve 70’li yıllarda parlayan, hakiki bir yalnız gezerdir. Zira sinemanın büyüsüne, beraberinde getirdiği şöhrete rağmen, tarihe kendi aklı ile yön verme ihtiyacına girmeksizin, yaptığını yalnızca içinden öyle geldiği için yapan biridir o. Kişi ne zaman kendi olur? Ruhsal yahut bedeni ihtiyaçlarını eksiksiz giderdiğinde mi? Yoksa ihtiyaç denen şeyin içeriğini bizzat belirlediğinde...
ESKİMEYECEK BİR FİLM: ‘Ve Yine Karşınızda’
Sawatzki’nin Adolf Hitler’e benzeyen adamı bulmasıyla işler çok başka bir boyuta varacaktır. Çünkü herkesin sadece Hitler’in taklidini yapan bir oyuncu olarak gördüğü bu adam, aslında Adolf Hitler’in ta kendisidir. Timur Vermes’in yazdığı ‘Er İst Weider Da’ adlı roman Eichborn Verlag tarafından 2012 yılında Almanya’da yayımlandı. Dünya tarihinin eli kanlı, acımasız lideri Adolf Hitler’i usta işi...
Bir Çağ Yangını, Bir Gurbet Yarası: “American Gods”
Amerikan sinema/televizyonculuğunun fantezi gibi “popcorn” bir türden bu yönde bir derinlik beklemesi zaman alacaktı. 2003 yılında HBO tarafından yayınlanan “Carnivale”, bugün “American Gods”n konuştuğu dile en yakınsayan en uzun soluklu proje olarak çekmektedir Geçtiğimiz mayıs-haziran aylarında seyirciyle buluşan “American Gods (Amerikan Tanrıları)” sekiz bölümlük kısa, tadımlık sezonuyla fantezisever seyirciler için hoş bir deneyim oldu. Dizideki...
İlyas Salman: Beyaz Perdede Mazlum, Gerçek hayatta Anti-Kahraman
Salman bizim hafızamızdır! O, gurbete gidip ‘Sarı Mersedes’le dönen, köyden kente göçen ve kandırılan, köyde işbirlikçi maraba tutulan, bir rüyayı andıran ‘büyükşehir’de ekmek kavgasına tutuşmuş ‘Anadolu portresidir’ İnsanımız, belki her toprağın ve her suyun insanı da hayatın, sinemada sınanacağını; ‘gerçeklik’ sınavına pek yalın bir biçimde tabi tutulacağını düşünebilir. Bir bakıma sinema, ‘kurgulanmış bütünsellik’ olarak yaşanmış...
Popüler Sinemanın “Yabancılar”la İmtihanı
Harry Bates’in “Farewell to the Master” adlı öyküsünden uyarlanan “The Day Earth Stood Steele / Uçan Dairenin Esrarı”, 50’lerde çokça konuşulan uzaylı kavramını ele almakla beraber, bu varlıkları ‘canavar’ ve ‘yok edici’ olarak tasvir eden örneklerden ayrılmasıyla önem kazanmaktaydı. Çoğu zaman nedensizce gelir, yakar-yıkar, yok etmeye çalışırlar… Hemen her seferinde ABD gibi bir kurtarıcı tarafından...
‘Yol’ Nasıl İsviçre Filmi Oldu?
İsviçre’nin en ünlü gazetesi Neue Zürcher Zeitung’un 11 Mayıs tarihli nüshasında sinema yazarı Christian Jungen yazmasaydı, haberimiz bile olmayacaktı! “İsviçre’nin tek Altın Palmiye kazanan filmi ‘Yol’ 70. Cannes Festivali’nde Klasikler bölümünde gösterilecek!” Nasıl yani? Kafanız benim gibi karıştı mı? O halde, işin aslını da merak ettiniz. Benim gibi! Yıllarca Türk sinemasının gururu olarak sahiplendiğimiz, bu...
Yaşasın “Tam Bağımsız” ve Gerçekten “Sanatsal” Sinemamız!
Taşradan başlamak üzere, devlet sanat galerilerinin ortadan kaldırılması; tiyatro, opera ve bale cephesinde yaşanan gelişmeler, ne söylediği anlaşılamayan “muhafazakâr sanat” kuramı (!) ve “tek sesli” iklimi hâkim kılma çabaları, yedinci sanattan da bağımsız değildir. Yeni Türkiye Sinemamızda devlet desteğiyle proje geliştirip, ortaya çıkan sonucu “bağımsız” olarak nitelendirme garabeti de vardır. Ülke insanına dair sosyolojik...