Sermayenin esir aldığı Madrid eleştirisini tekrar bir çerçevede toplayabiliriz: televizyon programlarıyla uyut, reklamlarla aldat, gökdelenlerle sömür ve varlıklıların vandal eylemleriyle yok et. Ülke başkentleri aynı zamanda sinema anlayışlarının, sinemasal öğe kullanımlarının aynaları işlevindedir. Bir başkenti o ülkenin sinemasında yalın bir şekilde görmek olanaklıdır. Bu durum Avrupa’da çok daha belirgin karşımıza çıkar. Kültürel yaşantıyı, siyasi atmosferi...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Kategori: Vizör
BLADE RUNNER 2049: İNSAN SONRASI KAPİTALİZME BAKIŞ (1. Bölüm)
Korku filmleri, vampirler ve zombiler arasındaki farkın arkasına gizleyerek sınıf ayrımını vurgular. Vampirler iyi huylu, zarif, aristokrattır; normal insanların arasında yaşarlar. Zombiler ise beceriksiz, atıl ve kirlidir; dışlananların ilkel ayaklanmalarını akla getirecek şekilde, dışarıdan saldırırlar. Kapitalizm ile insanlık sonrası beklentiler nasıl ilişkilendirilebilir? Genel olarak kapitalizmin (daha) tarihsel olduğu ve insanlığımızın, cinsel farklılıkları kapsamakla birlikte daha...
Kral’ın Korku Fermanı: “O” Filmi Üzerine
O’yu sinemaya uyarlamak uzun yıllar boyu Hollywood’ta yer yer gündeme gelen, cazibesi kadar tedirginliği de bol bir fikirdi. Zira King’in 1138 sayfalık kitabı bir küçük kasaba gerilimi olduğu kadar bir dönem yansımasıydı. Artık bir şeyleri kabul etmek gerek; Stephen King modern edebiyatın büyük isimlerinden biri, yakın gelecekte küçüleceği de yok. Ortaya konulan edebiyatın kalitesi ise...
İnsanın kendini tamir hikayesi: Askerin Dönüşü
1974 yapımı Zeki Ökten imzalı Askerin Dönüşü’nü ilk izlediğimde aslında 1980’lere sıçrama yapmış, her ne kadar askerden dönen orta sınıf bir adamın iç hesaplaşmasına yaslanmasına çalışmışsa da altında bir aydın bunalımı yattığını düşünmüştüm. Sonra filmin arka planıyla ilgili biraz araştırma yapınca Selim İleri’nin filmin senaryosunu ‘Öldürdüğüm Adam’ isimli bir Macar piyesinden uyarladığını öğrendim. Tabii piyes...
Azmin İlmihali: Bruce Lee
Abartılı bir benzetme olacak: Zeki Müren’in sahneye taşıdığı yeniliklere yakın yeniliklerdir Bruce Lee’nin getirdikleri. Mesela dövüş sahnelerini ironiyle renklendirmesi kışkırtıcıdır. Ne vakit bir Bruce Lee filmi izlesem, aklıma Johannes de Silentio’nin şu sözü gelir: Çağımız, yalnızca ticaret dünyasında değil, idealar dünyasında da düzenli bir temizlik harekâtı örgütlemektedir. Hayata bulaştığından bu yana var olma mücadelesi içindeki...
Meksikalı Bunuel
Bunuel’in Çöller Simon’u Nazarin’e benzer. Yolculuk uzamdan zamana taşır. Film maddi imkansızlıklardan dolayı erken bitirilmiş, süresi kısıtlı kalmıştır. Ancak filmin istenildiği gibi tamamlanamayışı finali tartışmaya açar. 1946’da yapımcı Oscar Dancigers’in teklifi üzerine Meksika’ya giden ve yıllarca bu ülkede film çeken Bunuel, (1949’da) Meksika vatandaşlığı almış, yaşamının geri kalanını önemli ölçüde burada geçirmiştir. Bunuel Meksika tercihi...
Karıncayı Bile İncitmeyenlerden Biri Olabilirsiniz…
Kısalığına rağmen uzun ve acı bir hikâye izledim. Gülsüm Güler Özen’in filmiyle dışarıda şiddet varken en mutlu anlarımızın asla saf ve özel olamayacağını bir kez daha anladım. Bir insanın bir başka canlıyı ya da insanı nesneleştirmesi. Onun üzerinde kendi gücünü kullanma hakkını görmesi. Tıpkı eve giren bir hırsız gibi bir bedenin bir başka bedenin içine...
NURİ BİLGE CEYLAN NEDEN SUSUYOR?
Arka planının “derin” olduğu bu sessizliğe dair söylenebilecek birkaç şey daha vardır: Yılmaz Güney gibi bir “halk sanatçısı” olmanın, Cannes’da ona benzer pozlar vermekten çok daha fazla anlamı olduğu unutulmuşa benzemektedir. Şu sıralar Antalya’nın neredeyse tüm ilan panolarını bir afiş süslüyor. Karanlık zemini ve Venüs Heykeli olmaktan başka her şeye benzeyen görseliyle ikinci sınıf bir...
Kötünün İlmihali: Lee van Cleef
Doğrusu, arkaik ve trajik figürlerin şiddet aracılığıyla adaleti sağlaması fikri, pek çok türde sürmüştür. Silah sanayisindeki teknolojik gelişmeler ise ölüme, dahası öldürmeye farklı ve yeni bir muhteva katmıştır; yeni bir davranış kalıbı inşası söz konusudur burada. Şu yoksul döşenmiş yeryüzünde, bir şey vardır ki, pek sık buyur ederiz hayatımıza: kötülük. Üstelik bu, insan üretimi bir...
Ayhan Işık’tan Kenan İmirzalıoğlu’na Cingöz Recai
Bildiğimiz anlamda polisiye ya da cinai veya dedektiflik romanlarını 19. yüzyıla borçluyuz. Özellikle de endüstri devrimiyle büyüyen, bünyesinde toprağından sürülen yoksulları barındıran ilk modern metropoller (Paris, Londra, Newyork) suçu da beraberinde getirecektir. Cinayet, kentin varoşlarında biriken öfke ve sefalet, endüstri çağını selamlayan makine ve buhar istifine eşlik ediyordu. Polisiye işte böyle gerilimli (sınıf savaşına gebe)...