ne dersin… kiraz ağaçları altında bak bir filika kaçıp kurtulalım mı? üç sene yaşarız öldüğümüzü duyarlar büyük ateşler yakarlar elmas bir nehir akar hangi denize kavuşur önce kiraz yeriz eteğin kirlenecek olsun artık nokta Resim: Paul Klee
Son Yazılar:
John Ruskin’in Eseri Modern Düşünce ve Yaşama Etkisi – III
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
Yazar: Serdar Koçak
Fransız Bölgesi (Şiir)
kız Kanadalıydı da biz neredeydik işte onu bilemiyorum bilirsiniz yaşlıyım Fransız bölgesindendi benim şair İngilizcem veryansınlı kahvaltı plaj akşam yemeği kumar ve vals sonra yine kahvaltı bütün Temmuz kahvaltı geceler canına yandığımın tamamen hürriyet Kanadalı ismi neydi körolasının beni iyice komünist yapan şöyle hain terörist milliyetçi bir komünist dudak burun bir savaş aksi istikamette dizleri...
Cansever’e zeyl
Edip çok şey koymuş masaya yer yok bir dilim Lefke mandalinasına arzunun vesvesesine dirseğin bükülüşündeki ürpertiye. kumrular korkar ve yürümez üstünde kilim küser tabanca gizlenir bir kibrit masa üzeri denenmez şeydir sarılmış sigara armut saklı şeylerdir. masa da masaymış ha! bizden bir şey almadı eteklerin laterna! 22 Kasım 2017
Terzi (Şiir)
zihnimi dar zamanda dikerek geçiriyorsun ey ey izmirnalı atina gözlerin var geçmişte dirseklerin ağaçlara tutuluyorum midyelere bir bakıyorsun ferah dizlerinle rakı içiyorum elinde tambur dikiyorsun zihnimi elinde ip Atina kömürüm beni seviyor musun? tahayyül imkânlarını zorluyorum gitgide bir müstemleke oluyorum Atlantik’te Atina benimlesin hudutların ak ırmağında düşünüyorum hülyamı rüyamı zaptet Atina seni bir başka...