İnsan bazı yolculuklara bir bavulla değil, bir ömürle çıkar. Ben öyle çıktım bu yola. Yola düşmeden evvel sırtımı yasladığım koltukta, zihnimde bir duvar kâğıdı gibi asılı duran geçmişin gölgeleriyle vedalaştım. Gökyüzü yorgundu, ben daha da yorgun… Ama içinde umut serpintisi taşıyan her yorgunluk, aslında bir yeniden doğuş sancısıdır. Bu yolculukta belki oğluma kavuşacaktım, belki kendime....
Son Yazılar:
GİDELİM BURALARDAN (ŞİİR)
EN KAHRAMAN RIDVAN
Işık Tanrısında Ucuz Edebiyat Radyasyonu
GİZ (ŞİİR)
Bir Sonbahar Sabahı Bedri Rahmi’yi Anmak
BİAT KÜLTÜRÜNÜN “ENTELEKTÜEL” AKTÖRLERİ
2025-08 YILDIZ CİNAYETİ ŞÜPHELİ İFADE TUTANAĞI (ÖYKÜ)
CASABLANCA: RICK’S CAFE
kıs(s)alar… (şiir)
CÜMLESİZ BİR ŞARKI (ŞİİR)
“90’lardan Beri Halı’dayız” sergisi Salt Beyoğlu’nda ziyarete açıldı
Rüzgârın Saçları (Şiir)
Gece Yarısı Kütüphanesi: Kaos ve Olasılıkların İntihar İhtimalinin Popüler Felsefesi
Gece Telefonu (Şiir)
Fatih Balcı’dan Bienal’e Paralel Etkinlik: Kör, Sağır, Çolak, Topal
SUNDANCE KID: ROBERT REDFORD
ÇİRKİN ADAM (ŞİİR)
Mizahın ve Paradoksun Peşinde: Daniele Sigalot’un ‘Ve Şimdi Tamamen Farklı Bir Şey’ Sergisi
YIRTICI ARYALAR (ŞİİR)
Yazar: Sami Günal
İKİ KİMLİK ARASINDA: BİR ÖĞRETMEN-YAZARIN HİKÂYESİ
İmza günlerinde okurlarla buluşmak bir onur nişanesi; entelektüel hayatın taç yaprağı olsa gerek. Sarıyer gibi edebiyatın ve sanatın buluşma noktası olan bir yerde on ikinci kez düzenlenen “Uluslararası Edebiyat Günleri”ne “popüler olamayan yazarlar” (!) kontenjanından davet edilmek, emeğin kutsanmasının kanıtıdır. Saygınlık ve itibar, bir yazarın en kıymetli hazinesidir. Fakat bu ışıkla aydınlanan hayatın arkasında bambaşka...
ÂŞIK MAHSUNİ ŞERİF: HALKIN GÖNLÜNDE BİR DAĞ GİBİ
Bazen bir türkü, bir halkın içini, yıllarca söyleyemediği kelimelere döker. Bazen bir bağlama teli, yüzyıllık bir kırgınlığı dile getirir. Bazen bir ozan, kendini söylerken bile halkını anlatır. İşte Mahsuni Şerif tam da bu yerden konuşur insanlara: Ne kendini büyütür ne halkını küçültür. Sadece söyler. Öylece, yalın ve derin. O söyleyince dağlar dinler, ovalar karşılık verir,...
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
Köy Enstitüleri’nin en büyük başarılarından biri, birey olmanın yanında yurttaşlık bilincini de inşa etmesiydi. Bir ülkenin en kadim sorusudur: Nasıl kurtulur bu toplum? Çaresizlikle bezenmiş bu soru, ya içe kapanarak ya da dışa açılarak yanıt bulur. Bazıları Batı’dan devşirilecek reçetelerle ilerleme umar, bazılarıysa geçmişin tozlu sayfalarında altın çağlar arar. Oysa bazen bir halk kendi cevabını...
EDİP AKBAYRAM: SANATI VE TOPLUMCU DURUŞU ÜZERİNE BİR DENEME
Akbayram’ın şarkıları, sadece kulaklara değil, kalplere de hitap eder. “Aldırma Gönül” ve “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” gibi parçalar, onun toplumcu müziğinin en güçlü örnekleridir. Edip Akbayram, Türk müziğinin önemli figürlerinden biridir. Halk müziği ve Anadolu rock türlerini harmanlayarak toplumsal duyarlılığı ön plana çıkaran bir sanatçıdır. 1950 yılında Gaziantep’te doğan Akbayram, müziğe olan ilgisini çocukluk yıllarında...
EDİP AKBAYRAM: HER EVİN BİR OĞLU ÖLDÜ
Bugün Edip Akbayram, hâlâ her kuşaktan insanın ortak ezgisi olmaya devam ediyor. Şarkıları nostalji değil, yaşayan bir bellektir. Edip Akbayram, sadece bir sanatçı değil, bir dönemin, bir kuşağın ve halkın sesi olmuştur. Onun sesi şarkılardan öte adaletsizliğe ve baskılara karşı yükselen bir direnişin yankısıdır. Müzikal yolculuğu boyunca halkının duygularını, acılarını ve umutlarını ezgilerle ifade etti....
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
O siluet de karda eriyip gidiyordu. Kalbimde bir eksiklik vardı ama nedenini bilmiyordum. O kış, sanki gökyüzü çok derin bir yaraya düşüp acısını karla gizliyordu. Ne havada ne yerde tek bir temiz alan vardı, her şey beyazdı ama bu beyazlık öyle bir beyazlıktı ki insanın içine düşen yalnızlıkla kararmış durumdaydı. Her bir kar tanesi düşerken...