TEN RENGI ÖZLEMEK. Yüksünmeden ve hatta kaçmadan tutunmaya çalıştım sevdana, yürüdüm kader çizgisinde, düşmedim, sarsılmadım bağrı yanık türkülere su verdim, gözlerimin pınarından sırılsıklam ıslandı düşlerim ten rengi özlemler kuşandım, küstürdüm mührü gamze olan gülüşlerimi, söylesene bu acuze yalnızlık ölmez mi? Gülüş Teke. Hayat kimilerine gümüş tepside sunulur kimileri bir gümüş tepsiyi düşünde bile göremez. Ne...
Son Yazılar:
SANAT EĞİTİMİNİN TARİHİ
Deliliğin İkonografisi
OSCAR ÖDÜLLERİ: KONSEY FİLMİ VE TRUMP
Fikirler ve Tarih: İdeolojilerin Devrimler Üzerindeki Etkisi
Zamanın Ruhunu Eleştiren bir Sergi: BURADAYIM, DERİNLERDE
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
Yazar: Nesrin Aykaç
GÜVERCİNLER VE ZEYTİN DALLARI.
Güvercinler ve zeytin dalları dünya barışının en bilinen iki sembolüdür. 1948 yılında Pablo Picasso’nun bir kâğıt peçete üzerine çizdiği beyaz güvercin figürü ilk kez 1949’da Paris’te toplanan Enternasyonal Barış Konseyinin sembolü olarak kabul edilmiştir. Yıllar sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Eylül’ün üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” ilan eder, 2001’de o gün 21 Eylül Barış...
YILKI ATLARI…
Yılgın, yorgun ve bitkin, Terk edildiler kaderlerine, Bir adada tek başına yaşamaya ama yılkı içinde… Sözde özgürdüler, Dörtnala geldiler hayata, Adeta yaşadılar Gemsiz ve eğersiz, yalın, yalnız gittiler. Sahipsizlik ve sevgisizlikti kaderleri, Sevdiklerini yitirdiler, Bilemediler neden terk edildiklerini , O rüzgar gibi yelelerden sevgi sıcaklığı çoktan kayboldu. Yılkı atlarıydı onlar artık, Ne yaşayacak bir haz...
VAR GİT ÖLÜM…
Her ölüm ile farklı duygular yaşıyorum, bu duygularımın analizini yapmak alışkanlık haline geldi. Bazen en beklenmedik bir anda gelen ölüm haberine verdiğim tepkiyi anımsamaya çalışırım, acaba o andaki duygularım üzüntü müdür, yoksa aynı durumun başıma geleceğini düşünmekten duyduğum korku mudur? Ölüm korkusu ile üzüntüyü karıştırıyor olabilir miyim? Ne olduğuna bir türlü karar veremiyorum. Hiç ağlamadığım ölümler...
- 1
- 2