Modigliani ailesinin demirden perdesini araladığımızda orada tüm dramların örüldüğü zehirli bir karınca yuvasıyla karşılaşıyoruz. Modigliani ataerkil ve anaerkilin birbirine karıştığı figürleri resmetti. Babaya ait bir imajı yeniden inşa etmek, fallik bir temsili şekillendirmek Modigliani’nin kaderinin meydan okumalarının ve yaratıcılığının kaynaklarından birini oluşturdu. Babası Modigliani’ye sosyal konformizmine mutlak itaati empoze ededursun, o, anne soyundan gelen liberal...
Son Yazılar:
KEREM QOSARÎ: “DİLERİM ÇOK DİLLİ SAHAFÇILIK HEDEFİMİZE ULAŞIRIZ.”
Hologram Etler
BİR KAR GECESİ (ÖYKÜ)
Sinemanın Sırları: Louis Malle
AŞK’IN KANAYAN HİKÂYESİ
Hasan Kıran’ın “Abuzambak” sergisi Brieflyart Galeri’de
Beyoğlu Film Günleri başladı
Yeni Dalga’nın Büyükannesi: Agnes Varda
KAÇ DUA BAĞIŞLATIR (ŞİİR)
“Arkası”–Nihat Özdal ve Ebru Ceylan’dan Fotoğraf ve Metin Arasında Bir Diyalog
RESSAM – TASARIMCI ROZA TULGA İLE SÖYLEŞİ
LABİRENT SANAT’TAN YENİ SERGİ “SUPERNATURA”
Hüzün Boşluğunda Bir Dünya: Kazan mı Yoksa Kaynayan mı?
Elif Karaosman: FIRTINAYI HİSSETMEK
SIR: WERNER HERZOG – SİNEMADA GERÇEKÇİLİK
İdeolojik Bir Tekrarın Kurgusu: Tienanmen’de İsyan
BENTO’NUN TUHAF HUYLARI
“SOLO BOTTER: BURHAN UYGUR” SERGİSİ, CASA BOTTER’DE ZİYARETE AÇILDI!
Adorno’yu Yanlış mı Anladık? Eleştirel Teorinin Günümüze Etkisi
Yazar: Josef Kılçıksız
Troçkizm: Boğucu Kapitalist Dalgaya Ahlâkî Yanıt
Troçkizmin bu dünyaya direnme arzusunda dokunaklı ve romantik bir şey bulunuyor, çünkü Troçkizmin boğucu kapitalist dalgaya yanıtı siyasi olmaktan ziyade ahlâkîdir. “İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.” Platon. Yıllardan bugüne gelen sömürü sorunu veya mücadelesinin onlarca yıl geriye uzanan arka planında Troçkist hareketin uzun vadeli, sabırlı bir örgütlenme iradesi...
Albert Camus ve Maria Casarès: Faşist Travmanın Kötürüm Ettiği Aşklar
İlişki kurmanın dinamikliği, sömürgeleştirilen, ezilen ve dümdüz edilen bir zemine yatırılarak hiyerarşinin tahakkümle ilgili düzenekleri yapı bozumuna uğratılıyor. Aşkın demokratikliğiyle herkesi eşitlemesinden herkesin bu durum karşısında aciz olmasından adeta bir memnuniyet duyulmaktadır. İspanya iç savaşından köksüzlüğe uzanan yürüyüş boyunca bireysel felaketlerin katmanları, kötürüm olmuş aşkları ele veriyor. Faşist travmalar sürgünü, sürgün köksüzleşmeyi, köksüzleşme mülksüzleşmeyi, mülksüzleşme...
Nazım Hikmet: Kolektif Hafıza Bizi Unutana Kadar
Nazım’ın şiirinde, her seferinde varlığını sararken, bilincini de bir katarsisle açan, en az üç tanesini tanıdığı, “ani fırtınaların” izleri sürülebiliyor: Birinci fırtına, en sevdiği amcası Mehmet Ali’nin Çanakkale Boğazı’nda diğer kırk bin genç subayla birlikte şehit edilmesi olayıydı. Bu kayıp, genç Nazım’ın uykudaki politik volkanını harekete geçiren bir kıvılcım olma özelliği taşıyordu. Nâzım Hikmet...
Nihilist Konformizmin Dayanılmaz Cazibesi
Foucault’cu heterotopyayı çağrıştıran gece kulüplerinin birine bir arkadaşın ısrarıyla gidiyorum. Terli kalabalıkların olduğu, vücutların birbirine yakınlığını itici bulduğum ve kulaklarınızda çınlayan desibellerin orayı terk ettikten sonra da kafanızda bir uğultu bıraktığı bu mekanlardan aslında hiç hazzetmem. Girmeden önce kapıdaki fedai bizi yarı dini, yarı hijyenik bir ritüelle didik didik ediyor ve sonra bir sekte kabul...
1 Mayıs: Stilize edilmiş sınıf, ideolojik talepler ve toplumsal gerçeklik
Efendileriniz size yeni yükler yüklerken, sizden yeni fedakarlıklar talep ederken, esaretinizi artırırken artık hareketsiz kalmayacaksınız. Siyasi farklılıklarınız ne olursa olsun, hepinizin yalnızca ortak çıkarları var, tek bir sınıf oluşturuyorsunuz ve siyasi mahalleler üstü bloğu oluşturursanız hiçbir güç ona karşı koyamayacak.
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
Eluard için özgürlük on iki heceli mısradaydı, ve onu bundan alıkoyan şey bu ‘gerçeküstücü terör’ havasıydı. Eluard’ta şiirin yalnızca başlangıç ve çıkış kısmında yer alan tek bir kelimenin kullanımıyla metnin nasıl tetiklendiğini, hareket halinde tutulduğunu ve adeta mıknatıslandığını görüyoruz.
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
György Lukács’ın Marksizm’inde devrimci öznellik boyutu Orta Avrupa’daki romantik-devrimci harekete bağlı olmasından hız aldı. Romantizmden yalnızca edebi ve sanatsal bir hareketin değil, modern kültürün temel dünya görüşlerinden birinin anlaşılması gerekiyor. Romantizm, modernite öncesi değerler adına, modern kapitalist uygarlığa karşı kültürel bir itiraz olarak öne çıktı. Bu “retro” devrimci romantizmin, Jean-Jacques Rousseau’dan Sürrealistlere kadar eleştirel-ütopik devrimci...
Kum Saatleri (Öykü)
“Sigara içerken yine uyumuşsun Hilda, böyle olmayacak. Ne desem kalbin kırılacak şimdi. İzmarit bu sefer telefon rehberini ucundan tutuşturmuş. Yanan telefon rehberinin başına çöküp beni arayacağını biliyorum. Çünkü ben söylemiştim, hep bir telefon araması kadar uzağında olacağımı.” Hilda uzun uzun çaldırdı numarayı. Kimsenin cevap vermediğini dehşetle fark etti. Hilda sessiz bir kızdı. Babaannesi Hilda’ya konuşmayı,...
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Yüzyıllardır birbirimize anlattığımız kötücül büyük hikâyenin kahramanlarını ve anti-kahramanlarını William Golding 1954 yılında yazdığı romanla[1], küçük bir adada bir araya getirdi. Golding adayı güç mücadelesinin vahşi arenasına çevirdi. Issız bir adaya düşen gençlerin arasında oluşan klancı bölünme, atalardan kalan bir sosyal modeli yeniden üretiyor. Bu gençler klanının bir kaşık suda boğmaya çalıştığı biri var ki,...