küçük şeyler için terleme martı konacak düşündüklerine öyle ya sandık beyazı hayal ettiklerin hangi alfabeden geliyor kesinlik yoktur hiçbirinde yaz daveti oldu kısaca kuru gürültüye benzer kaymalar sana yetişemedim, tekneler sudan çıkacak beni beklersin zıpkın uçlarında batacağım her yakada, duyman lazım yaşam alanlarında hiç birimiz tozdan kömürden değiliz, kırılırız alakarga kanadından tüy değiliz uçar gideriz,...
Son Yazılar:
Galeri Kev’den Ara Katman Sergisi
Virginia Woolf: Kimseyi Esirgemez Bu Dalgalar
ANKARA’DA TABELA FOTOĞRAFLARI: TOPLUMSAL BOŞLUĞUN YENİ RİTÜELLERİ
Asmalımescit Art Galeri’de Tuba Büyükdoğan Sergisi-Self Portraits: Hedgehog’s Dilemma
CERMODERN, İLK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORUNU KAMUOYU İLE PAYLAŞTI
Kırık Bir Formun Melankolisi
Kurşunlu Han’ın Sessizliğinde: Nuray Özler Yolcu ile Ansız Anda Sergisi
Sergi: Maslak 310’da Rastlaşmalar
Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor
SENDEN GERİYE KALAN’IN VE FİLİSTİNLİLERİN MAKUS TALİHİ
ÖĞRETMENLİK İLE ÖĞRETMEN OLMAK ARASINDA
Orhan Gürel Sulu Boya Resim Sergisi PonArt Akademi’de
Bağımsız Sinemada Bir Yol: Driveways
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Bedia Ekiz: Yüzey ve Leke’nin Diyaloğu
Ayşen Savcı’dan “Mısralar” Atölye Sergisi
Yazar: Hüseyin Peker
KIRMIZI GÖMLEK (ŞİİR)
her rüya gördüğünü gizliyor bir başkasının limon ve sirkelerini en beklenmedik kişiler kaybeder gölgesini ağını atıyorsa deri değiştirenler bir mum da sen yak, ince kâğıda basılmış ateşe dayanamaz, yanar böylesi kör gözüm parmağına alışmış kopar beni, dersi tekrar et dikenli teller atlayarak bulayım seni ben kapalı alemlerde büyümüş bir çocuğum tek kale maçına döndürme...
EFSANE ADRESLER (ŞİİR)
-bir öfke şiiri- camı buzlanmışsa önündeki sayfanın sil bir yandan, kalemtraşla rendele ucunu bende bitsin söylediklerin yeni sayfanı efsane adreslere postala anlayan bulunur, içini köpürttün yazdıkların yılan kamerada elleri üşümesin senden ötesinin dede toprağındaki arkadaşlardan kim kaldıysa anlat herkese bu yaprak dökümünü önce geldik sopa atar gibi yeryüzüne ekşili çorbalar içtik ayak altında inandığımız...
ÖLÜLER KENTİ (ŞİİR)
can kaybı yaşanmasın kül barajında umutsuz olanlar cehennemin içinde kalsın ben senin saçına takılan karanfil kapı değiştiriyorum, pencere açıyorum toza bulanan etraf havalansın, çadırlar bize kalsın seni çileden çıkaran usanmaz kavgacı aynı zamanda bağışlayan kendini, affettirmiş büyüklere artık gecedir, saatini sarsılmaya ayarlamış bizler artık gecedir, cep saati rüzgârlı cümle aynaya akseden kuşlardan söz ediyorum yemek...
ÖLÜLER BAŞ UCUMDA (ŞİİR)
güvertede biriken sularda yerimi aldım kaynıyordu deniz, ben beton tekneler arasında penceresini indirmiş perdesini rüzgâr altı sahiline kilitlemiş biri: “rüzgâr altında vapur var söyle söyle hüseyin, duysunlar ölüler seni tekrar gömsünler kendimize ayıracak zamanımız yok” de evet, biraz ateşim var dümen kovanı söndürüyor beni özlüyorum kalan geleceğimi fora diyorum, halat düzeni çözülsün vira, halatlar yükselsin...
GEÇİT TÖRENİ (ŞİİR)
yakalamaya çalışın beni
yollarımı kesin
evime yeşil bir duvar yaptım
görünmesin diye önüm arkam





