Yeni bir yüzyılda yaşıyoruz ve bu yüzyıl -ölmeden önce- Edward Said’in son yazdıklarına bakılırsa, insanlık tarihinin ‘en değersiz yüzyıl’ı. Said’e göre, “İnsanlık kendi ezgisini yitirdiği için daha da trajik bir sona doğru koşuyor.” E. M. Cioran’da Ezeli Mağlup kitabında bir hamle daha yaparak dekadan, statükocu zihniyetin, “Zamanın ruhunu kemirdiği” kehanetinde bulunmuştu. Said’in ve Cioran’ın bu ifadeleri aslında düşünce...
Son Yazılar:
John Ruskin’in Eseri Modern Düşünce ve Yaşama Etkisi – III
Kişisel Gelişim Dayatmasına Romanla Meydan Okumak
“Sonsuzluk Kapanı” – Gerçeğin Sınırında Bir Polisiye
“Ah İstanbul!”: Halis Karakurt’un Neşeyle Boyanmış Şehri
Tozla, Tortuyla, Zarafetle: Murat Batmankaya’nın Kırılganlık Atölyesi
ATTİLÂ İLHAN’IN VEFATININ 20. YIL DÖNÜMÜNDE “YAŞ KIRKTAN YUKARI” ŞİİRİ KENDİ SESİNDEN İLK KEZ YAYINLANDI
Güz Çiçekleri Kurudu Ankara’da (Şiir)
TOKYO MONOGATARİ VE BANSHUN
GÜNDÜZ APOLLON GECE ATHENA
Sosyal Medya Kendi Kast Sistemini mi Yarattı?
HB Art Gallery, Yeni Mekânında Sanatın Vitesini Yükseltiyor
Galeri Kev Açılış Sergisi
EVİN’den Hakan Gürsoytrak Sergisi: Velhasıl
AĞAÇLAR VE BAHÇELERİMİZ NEDEN BU KADAR ÖKSÜZ?
Bir Rosselini Kabusu: Stromboli
EKLİTERA Tozan Alkan seçiciliğindeki Eylül şiirleri
2024 Nobel Edebiyat Ödüllü Han Kang’dan Yeni Roman: Yunanca Dersleri!
Beşinci Rüya: Hayatın Normal Yasaları (Şiir)
BİR ŞEYİN TAVI GEÇİNCE (ŞİİR)
Yazar: Ertekin Akpınar
ISTVÁN SZABÓ: TEREDDÜT, ARAYIŞ VE YÜZLEŞME
“Hatıralarını kaybedemezsin. Onlar canını hep acıtacak.” István Szabó’nun bir söyleşinden 1981 tarihli Mephisto filmini ilk izleyişimi dün gibi hatırlarım: 1988 yılında Adapazarı Atatürk Lisesi’nde son sınıfta okuyordum. Sakarya’da, film festivali düzenlenmişti. Sadece beş film gelmişti. Bunlardan biri, Mephisto diğerleri; Dünyayı Sarsan 10 Gün [Sergei Eisenstein–Grigori Alexandrov, 1928], Amarcord, [Federico Fellini, 1973] Sıradan Faşizm [Mikhail Romm, 1965], Gel ve Gör [Elem Klimov, 1985]. Her biri kendi...
Müziğin Sineması: Ennio Morricone
90’lı yılların ikinci yarısından itibaren modern hayat, bireye oyun oynayabileceği birçok estetik alan olanakları sunmaya başlamıştı: Edebiyat, mimari, resim, heykel, müzik gibi… Bu estetik alan Jean Baudrillard’a göre, ‘nesneler dünyasından kopuş’un büyük habercisiydi. Çünkü sanat eserinin etkisi, benzersizliği, onun sonsuz süre[ler]de sürekli ve yeniden üreteceğimiz, bir benzersizlik yapısı üzerine kurulmuştu. Müzik bu estetik alanın imkân ve...
ACI VE HÜZNÜN SİMGESİ OLARAK SİGARA
Beat Kuşağı, lanetlenmeyi bilmeden, lanetlenen insanların hikâyesini anlatır. Bu hikâyenin aktörleri; Jack Kerouac, William Burroughs ve Allen Ginsberg, 1960’lı yıllarda insanlara alkol ve uyuşturucunun etkisiyle ‘yapay bir cennet’ vaat ediyorlardı. Bu yapay cennet, yaşanan hayatı kendi mutsuzluğunun taşlarıyla örüyordu. Artık, hayattan nefret etmeyi bilen bir hayat; şiiriyle, sinemasıyla ve müziğiyle ortaya çıkıyordu. Janc’lar, getto’lar da uyuşturucunun etkisiyle mutsuzluklarından silkiniyordu. Dennis...
HOLLYWOOD: MUTSUZ İNSANLARIN HİKÂYESİ (1)
MANİFESO 1960’lı yıllar, kıyasıya bir mücadeleye sahne oluyordu. Vietnam Savaşı’na karşı verilen mücadelede Marcuse, Mills gibi radikallerin yazılarıyla harekete geçenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı. Mc Carty tarzı baskılara, öfkeyle karşılık veriliyordu. ABD’de ilk sinema salonu, 1902 yılında açıldı. 1908 yılındaysa bu sayı, 10.000 olmuştu. Talep arttıkça, şablonlar değişmeye başlıyordu. Artık yüksek bütçeli filmler çekilmeye çalışılıyor, film süreleriyse yavaş yavaş...
DÖVÜŞ KULÜBÜ: ŞİDDET VE ÖLÜM OPERASI
“İnsan hep sevdiklerini öldürür derler ya; aslına bakarsanız insanı öldüren de hep sevdiğidir.” Dövüş Kulübü, s. 184. Yevgeni Zamyatin, Biz** romanında, “Silahlara başvurmadan önce sözün gücünü deneyeceğiz” der. Söz’ün esrarlı yönleri olduğu kadar, tehlikeli ve hastalıklı tarafları da vardır. Bu tür edebi metinlerin, zamanın içerisinde çoğu zaman karmakarışık olan kimyasal yapısını bir türlü çözemeyiz. Sorulan soru kadar, verilecaek yanıt orada...
BARİKATLAR SOKAKLARI TIKIYOR AMA PERSPEKTİFLERİ AÇIYOR.
“Bir kurt bile sıkıştırıldığında, kaçmadan önce durur ve bir daha göremeyeceği düşmanına ikinci kez bakar.”- Kızılderili Atasözü Aslında hayatın kendisi çoğu zaman hüzün verici. Bazı romanlar, bazı filmler, bazı fotoğraflar, bazı şarkılar, hüzün ve üzüntü vericidirler. Sinema tarihinin en görkemli filmlerinden biri olan Akira Kurosawa’nın, Düşler’i de öyledir. Filmdeki, ‘Tünel’ hikâyesinde yüksek rütbeli bir komutanın karşısına, karanlık bir tünelden...
Kemal Çiftçi ile şiiri üzerine
Kemal Çiftçi, ilginç ve şaşırtıcı bir şair. Kendisini, İzmir Balçova’da Sakin Kitap Yayınları’nın kitap lansmanının davetinde tanıtım. Zarif, ölçülü, içten ve mesafeli. Ama iddialı. Burada; mesafe ve iddia kelimelerinin altını çizmek isterim. Sözünün, menziline doğru yolculuğa çıkmış heyecanlı bir şairle karşı karşıyayız.
Prof. Dr. OĞUZ ADANIR: DÜŞÜNCENİN İNCE VE AYRINTILI İZİ
Prof. Dr. Oğuz Adanır, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, efsane öğretim üyelerinden birisidir. İki farklı üniversite de, eğitim/öğrenim gördüğüm için şunu çok net söyleyebilirim; kendisi kadar çalışkan, alanında üretken bir ‘bilim insanı’nı çok az gördüm. Şunu da söylemek benim için bir gurur kaynağı; hayatım boyumca, Prof. Dr. Oğuz Adanır’ın çalışkanlığına yetişmekle geçiyor. O çalışkanlığın...
Tuncer Çetinkaya ile Türk Sineması Yazıları’nı konuştuk
Modern Zamanlar Sinema Dergisi, ülkemizin uzun süreli yayınlanan en önemli yayınlarından birisi. Sinema yazarı Tuncer Çetinkaya’nın röportajımızda ifade ettiği gibi; “… 12 yıl, 48 sayı ve yaklaşık 3 bin sayfa” yayınlanan dergi, bu defa karşımıza 640 sayfalık Modern Zamanlar’ın Türk Sineması Yazıları kitabıyla çıktı. Antalya Muratpaşa Belediyesi Kültür Yayını olarak yayınlanan bu eser, ‘Türk Sineması’...