Beat Kuşağı, lanetlenmeyi bilmeden, lanetlenen insanların hikâyesini anlatır. Bu hikâyenin aktörleri; Jack Kerouac, William Burroughs ve Allen Ginsberg, 1960’lı yıllarda insanlara alkol ve uyuşturucunun etkisiyle ‘yapay bir cennet’ vaat ediyorlardı. Bu yapay cennet, yaşanan hayatı kendi mutsuzluğunun taşlarıyla örüyordu. Artık, hayattan nefret etmeyi bilen bir hayat; şiiriyle, sinemasıyla ve müziğiyle ortaya çıkıyordu. Janc’lar, getto’lar da uyuşturucunun etkisiyle mutsuzluklarından silkiniyordu. Dennis...
Son Yazılar:
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
Yeni Kitap: Ölümünün 71. yılında Sait Faik’e Yeni Bir Bakış
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Nasıl Faşist Olunur?
AŞK ÜZERİNE ÇİZGİ DIŞI BİR TEZ
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
20. Uluslarlarası İşçi Filmleri Festivali başlıyor
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
SELMAN NACAR’IN TEREDDÜT ÇİZGİSİ ÜZERİNE
G-art Galeri’den Bir Sergi: Herkes Biliyor…
Nihat Özdal’ın Sözcüklerin Kokusu Sergisi Üsküp’te
DEPREM
MODERNİZM ÜZERİNE BİR DENEME
TARİHİN İLK PSİKOLOGU: MEVLANA
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Yazar: Ertekin Akpınar
HOLLYWOOD: MUTSUZ İNSANLARIN HİKÂYESİ (1)
MANİFESO 1960’lı yıllar, kıyasıya bir mücadeleye sahne oluyordu. Vietnam Savaşı’na karşı verilen mücadelede Marcuse, Mills gibi radikallerin yazılarıyla harekete geçenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı. Mc Carty tarzı baskılara, öfkeyle karşılık veriliyordu. ABD’de ilk sinema salonu, 1902 yılında açıldı. 1908 yılındaysa bu sayı, 10.000 olmuştu. Talep arttıkça, şablonlar değişmeye başlıyordu. Artık yüksek bütçeli filmler çekilmeye çalışılıyor, film süreleriyse yavaş yavaş...
DÖVÜŞ KULÜBÜ: ŞİDDET VE ÖLÜM OPERASI
“İnsan hep sevdiklerini öldürür derler ya; aslına bakarsanız insanı öldüren de hep sevdiğidir.” Dövüş Kulübü, s. 184. Yevgeni Zamyatin, Biz** romanında, “Silahlara başvurmadan önce sözün gücünü deneyeceğiz” der. Söz’ün esrarlı yönleri olduğu kadar, tehlikeli ve hastalıklı tarafları da vardır. Bu tür edebi metinlerin, zamanın içerisinde çoğu zaman karmakarışık olan kimyasal yapısını bir türlü çözemeyiz. Sorulan soru kadar, verilecaek yanıt orada...
BARİKATLAR SOKAKLARI TIKIYOR AMA PERSPEKTİFLERİ AÇIYOR.
“Bir kurt bile sıkıştırıldığında, kaçmadan önce durur ve bir daha göremeyeceği düşmanına ikinci kez bakar.”- Kızılderili Atasözü Aslında hayatın kendisi çoğu zaman hüzün verici. Bazı romanlar, bazı filmler, bazı fotoğraflar, bazı şarkılar, hüzün ve üzüntü vericidirler. Sinema tarihinin en görkemli filmlerinden biri olan Akira Kurosawa’nın, Düşler’i de öyledir. Filmdeki, ‘Tünel’ hikâyesinde yüksek rütbeli bir komutanın karşısına, karanlık bir tünelden...
Kemal Çiftçi ile şiiri üzerine
Kemal Çiftçi, ilginç ve şaşırtıcı bir şair. Kendisini, İzmir Balçova’da Sakin Kitap Yayınları’nın kitap lansmanının davetinde tanıtım. Zarif, ölçülü, içten ve mesafeli. Ama iddialı. Burada; mesafe ve iddia kelimelerinin altını çizmek isterim. Sözünün, menziline doğru yolculuğa çıkmış heyecanlı bir şairle karşı karşıyayız.
Prof. Dr. OĞUZ ADANIR: DÜŞÜNCENİN İNCE VE AYRINTILI İZİ
Prof. Dr. Oğuz Adanır, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, efsane öğretim üyelerinden birisidir. İki farklı üniversite de, eğitim/öğrenim gördüğüm için şunu çok net söyleyebilirim; kendisi kadar çalışkan, alanında üretken bir ‘bilim insanı’nı çok az gördüm. Şunu da söylemek benim için bir gurur kaynağı; hayatım boyumca, Prof. Dr. Oğuz Adanır’ın çalışkanlığına yetişmekle geçiyor. O çalışkanlığın...
Tuncer Çetinkaya ile Türk Sineması Yazıları’nı konuştuk
Modern Zamanlar Sinema Dergisi, ülkemizin uzun süreli yayınlanan en önemli yayınlarından birisi. Sinema yazarı Tuncer Çetinkaya’nın röportajımızda ifade ettiği gibi; “… 12 yıl, 48 sayı ve yaklaşık 3 bin sayfa” yayınlanan dergi, bu defa karşımıza 640 sayfalık Modern Zamanlar’ın Türk Sineması Yazıları kitabıyla çıktı. Antalya Muratpaşa Belediyesi Kültür Yayını olarak yayınlanan bu eser, ‘Türk Sineması’...
Baro Cengiz ile Sonsuz Tefrika
Smyrna’nın, Tenekeli Mahallesi’nde sokak aralarında, kavga ederek büyümüş. Okuduğu liselerden atılmış. Avrupa, Uzak Doğu, Afrika, Latin Amerika ülkelerinin ve Amerika’nın sokaklarında gitar çalarak yaşamış. Flamenko öğrenebilmek için, İspanyol Çingenelerinin arasında dalmış. İngiliz, Romen, Bulgar, Hollandalı Çingenelerle harikulade müziklere imza atmış. Amsterdam’da, taksi şoförlüğü yaparken bolca Dostoyevski okumuş. Hollanda ve İzmir’de gitar konserleri vermiş. Hollanda’da komedi...
YAVUZ ÖZKAN: DERİN BİR ANAFOR
gülüşünüz bir mağaranın karalık tarihini aşıyor artık-Turgut Uyar Unutamadığım ve unutamayacağım bir yürüyüşü hatırlıyorum. Özlemlerimizin, tutkularımızın ve hayat üzerine arayışlarımızı konuştuğumuz, o yürüyüşü hatırlıyorum. Unutulmaz sözcükler konuşmuştuk o yürüyüşte. O sözcüklerin hepsini sakladım. Atilla İlhan’ın, söylediği gibi, ‘mıh’ gibi sakladım. Hayatı iliklerime kadar hissettiğim o yürüyüşü hiç unutmadım. Unutamam da. O yürüyüşten, çok şey öğrendim....
İYİLİK: BİR ÖLÜM ARKEOLOJİSİ
[Kanser olduğum bana bildirildikten sonra şunu düşündüm; bunu hak edecek ne yaptım?] Susan Sontag, Rolling Stone söyleşisinden [Hırpalandığım için oldu zaten bunlar. Bunca zaman hep hırpalandığım için.]-İyilik, s. 189 “Buraya kadar olduğu bildiğim hayatın kalanını yaşamak.” s. 53. Bu, bir roman için çok fazla bir kilit cümle. Aynı zamanda sahici ve içten bir dil. Aylardır,...