Sosyal medya çoğu zaman da eğlenceli bir yer aslında. İnsanlar başkalarının tiplemelerini çok rahat kamusal figürasyonlara dönüştürebiliyorlar. Geçen yazılarımdan birinde Baattin tiplemesi üzerinden bir şeyler söylemeye çalışmıştım. Gezi ruhunun da etkisiyle Baattin hayata, iktidara ayar vermenin bir kuplelik aracı olmuştu. Şimdi yeni bir tiplememiz ya da internet fenomeni İnci Sözlük’ün yaygınlaştırdığı adla İlber Ortaylı capslerimiz...
Son Yazılar:
SİNEMADA “APTAL SARIŞIN” İMGESİ
Yeni Kitap: Ölümünün 71. yılında Sait Faik’e Yeni Bir Bakış
Şule Gürbüz: Zamanın İçine Gömülü Ruh
Nasıl Faşist Olunur?
AŞK ÜZERİNE ÇİZGİ DIŞI BİR TEZ
SANATSAL YARATICILIK VE DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
20. Uluslarlarası İşçi Filmleri Festivali başlıyor
KÖYÜN KALBİNDEN YÜKSELEN BİR UYGARLIK HAYALİ
SELMAN NACAR’IN TEREDDÜT ÇİZGİSİ ÜZERİNE
G-art Galeri’den Bir Sergi: Herkes Biliyor…
Nihat Özdal’ın Sözcüklerin Kokusu Sergisi Üsküp’te
DEPREM
MODERNİZM ÜZERİNE BİR DENEME
TARİHİN İLK PSİKOLOGU: MEVLANA
Foto muhabiri Ali Öz’den bale ve dans fotoğrafları sergisi
Titanik Harriet Quimby’nin Rekorunu da Batırdı
YENİDEN BAŞLAYAN AVANGARD: KAVRAMSAL SANAT
HALKÇI PAMUK PRENSES
Institut français Goncourt ödüllü yazar Leïla Slimani’yi ağırlıyor
Yazar: Ali Şimşek
Başka Bir Wars!
Star Wars’ta groteskleştirilmiş, katman katman, salyalarıyla, bizdeki iğrenç kategorisini harekete geçiren yerel şefler de görürüz. Seri bütün bu ideolojik kurucu unsurlarına ve mite, Romantizmden miras Yücenin Estetiğini yedirmesini iyi bilir. Star Wars’ın ilk filminden bu yana feodal bir imparatorluğa karşı direnen cumhuriyetçileri izliyoruz. Tabii bu cumhuriyet kavramını Avrupalı kökeni anlamında almamak gerekiyor. Birçok Holywood filmini...
Kutsal Pazarlık: Sökün Eden Beden!
1980’lerin “yeni ekspresyonist” yükselişinde bir tarafıyla “yeni bireyciliğin” ifade alanıydı büyük boyutlar. Driping (akıtma), doğaçlama için çok büyük özgürlükler veriyordu. Geniş bir yüzey sanatçıya “yetinemeyeceği” bir bakış açısı dayatıyordu. Erdoğan Zümrütoğlu’nu 2015’deki sergisi “Dark Matter”da gördüğümüz “iz” şimdi bambaşka yerlere açılıvermiş. “Karanlık Madde”nin pembeleştiği, ten rengiyle hemhal olduğu dizi saçılan etlerin, paçavranın, sakatatın, taşakların ve...
Arif Dirlik’i okumak…
1 Aralık’ta kaybettiğimiz Arif Dirlik’in anısına… İlk defa ismine, 90’lı yıllarda hızla Türkçeye çevrilen, modernizm-postmodernizm eksenli kitaplardaki dipnotlarda rastladığımı hatırlıyorum. Mutlaka, İngilizce referans bolluğunun arasında, tınısına aşina bir isim olarak dikkatimi çekmiş olmalı. Özellikle de o yıllarda yaygınlaşan Doğu-Batı, oryantalizm, kolonyalizm ve post-yapısalcılığı tartışan önemsediğim yazarların (Wallerstein, T. Eagleton, F. Jameson, P. Anderson ve E....
The Square: Bu “Kare” daha çok film alır.
O zaman sanat ne? Belki de bunu tekrar tartışmanın evresindeyiz. Sanatı yıkmaktan, ya da “sanatı yıkmanın sanatından” biraz kurtulup soruyu tekrar kurmak gerekiyor.
Perihan Mağden Okuma Kılavuzu
90 sonrasının en güzel tarafı buydu; kendi yanlışlığımızı başka yanlışların eleştirisi üzerinden gizlemek. Eski ama hep güncel… Uzun süredir hırçın dilini özlediğimiz Perihan Mağden Taraf’ın arka sayfasıyla aramıza döndü. Hemencecik “besili apartman çocukları” üzerinden Survivor yarışmasıyla uzun süredir aç bıraktığımız bayağı kültür nefretimizi tekrar beslemeye başladı… O bir otomatik haklılık makinesi. İğneli, bizi hazdan kıpırtadan...
Mahallenin “kıllı” rövanşı: İvedik
Peki kimdir İvedik? O sanayiide sigortasız çalışan, ürününüzün barkodunu okutan kasiyer pizzayı evimize getiren motokurye, tostumuzu basan lise terk çocuktur, çakma marka giysilerine bakarak çoğu zaman Apaçi deyip küçümsediğimiz. Kısacası İvedik “mahalleye dönüş” mizahının tehlikeli de olabilecek ilk arızalarından biridir. 90’larda Türkiye mizahında oluşan kırılmayı, “bakan” küçük insanın “bakılan” olmaya ve yeni orta sınıfların gözünden...
Biz ve Contemporary: 3. Dalga Gelir mi?
Art İnternational ve Contemporary İstanbul fuarlarını dolaşırken geçen yıldan itibaren bir kavram telaffuz ediyorum. Bazen samimi arkadaşlarla açılışlarda paylaştığım da oluyor. Ama bugüne kadar yazmaya pek fırsatım olmadı. Kavram “3. Dalga”… Son 10-15 yıla yayılabilecek bir 3. Dalga derken neyi kast ediyorum açayım: Türkiye sanatında, galericiliğinde ve de koleksiyoner profilindeki 1. Dalga 1980 sonrasıydı. Özalcı...
Gentrification: Soylulaştırmayı Tasarlamak…
Soylulaştırılmış bölgelerdeki mekan isimlerinde bol miktarda, geleneksel orta sınıfları “pozlayan” düzanlam isim yakalamak mümkün. Soylulaşan mekanlar aynı zamanda geleneksel küçük esnaflık mekanlarıyla beraber varolmak durumundalar. Mutenalaşma ya da soylulaşma kavramları 1990lar düşünüldüğünde sadece akademide belli kesimlerin kullandığı bir kavramdı. Bunun anlaşılabilir sebepleri var. Öncelikle, Türkiye ölçeğinde düşünüldüğünde bildiğimiz anlamda soylulaşmanın 1986 sonrası Ortaköy ve Kuzguncuk...
En İyi Arkadaşım Performans Sanatçısı
G-20 zirvesindeki zombili performans insanları çok etkiledi. Sırf bundan dolayı performans diye bir sanatsal eylemin farkına varan insanlar oldu; şahidim. Aslında şirketlerin dünya üzerindeki sömürücü egemenliğine karşı politik bir protestoydu. Fakat estetikti; özellikle de 11 Eylül sonrası pıtrak gibi çoğalan zombi filmlerine bilinçli bir gönderme taşıyordu. Walking Dead… Mesaj çok açıktı: kapitalizm öldürür ve bizi...