Sinemanın bir anlamda görsel bir sanat olduğunu unutmayan yönetmenler, ‘alana müdahalenin’ ne olduğunu iyi bilirler. Şöyle ki, ressamın tuvalinde sergilediği kompozisyonu renksel ve biçimsel olarak düzenleme şansı vardır. Bunun anlamı ise şudur: Biçimsel değerler uğruna fotografik gerçeklik feda edilebilir. Elbette buradaki amaç denge sağlamaktır. Plastik sanatlarda gerçekleşebilen bu dengenin, kameranın vizöründe de var olmasını bekleyen...
Son Yazılar:
Predator: Vahşi Topraklar
Aklın ve Tutkunun Kıvılcımı: Nikola Tesla
PAOLO-VİTTORİO TAVİANİ KARDEŞLERDEN BİR “KAOS” ANLATISI
Franco: İspanya’da Hafıza Savaşının Elli Yılı
Bedia Ekiz: Yüzey ve Leke’nin Diyaloğu
Ayşen Savcı’dan “Mısralar” Atölye Sergisi
Tozan Alkan Seçiciliğinde #eklitera Kasım Şiirleri
HB Art Gallery’den Yeni Sergi: Süleyman Saim Tekcan-Zamanı Dizginlemek
Düzyazı Şiire Şeytan
Hasan Sarıtaş Galeri’den Yeni Sergi: “Çok Uzak, Fazla Yakın”
KADIN OLMAYI KUTLAYAN TEK FESTİVAL “FEMİNİSTANBUL” 8 YAŞINDA
Köylüler (Şiir)
sefih bir yaşam (şiir)
Dönüş (Öykü)
ÇELDİREN AĞAÇ (ŞİİR)
YOLCU (ŞİİR)
“İBİD. ŞİİR” DERGİSİNİN 10. SAYISI VEVEYA.NET’TE
Zihinden Sağ Çıkma Denemesi (Şiir)
Yaz Tarlaları (Şiir)
Yazar: Ahmet Özbek
Yirmi yıl önceki bir aşkın tarafları için son dakikalar
Düşünce ve sanat, biçimsellik ve toplumsallıkla kaynaşınca ortaya doğrusu büyülü yapıtlar çıkıyor. Felsefe geliştikçe, çağdaş teknolojik ve yapısal değişiklikler oldukça, sanattaki anlatım biçimleri de –çağa tanıklık etme anlamında– klasik ve direkt bir dilden ayrılıp felsefi bir anlatım biçimine yöneldi. Tiyatroda Eugene O’neill, Henrik Ibsen tarzı anlatım dili, edebiyatta Virginia Woolf, James Joyce tarzına doğru kayış...
PERLA (ÖYKÜ)
Yer: Doktor H’nin ofisi.. –Sonra ne oldu Perla? Bu soru kafamda birkaç kez yankılanıyor… kapısız penceresiz boş bir odada hapistim. Ve beni oraya geçmişteki sevgilim zorla sokmuştu. Son kez minik bir pencere gördüm kaneviçeli perdesi rüzgârla savrulan: umut! –Peki sonra ne oldu Perla.. Kim konuşuyor peki. Oysa yapayalnızım burada. Hatta üst tarafım yarı çıplak…...
ETEKLERDE SEVDA İZİ (ŞİİR)
sahilde kayıp bir aşk izi adımlar/ adımlar. kan izi. yara izi. kalbime dokunur upuzun üşümüş yaprağınız ah, siz hangi mevsimlerin lalesi kış mevsiminde yalnız açan çiçek belki gökyüzü daha serseri bu gece don bitti. kafesine kondu kanarya belki yağmur geçecek bir plak çok eskilerden: unutamam seni unutamam/ siz belki sahilde etekleri savrulan lale ince bir...
Kırılgan Bilinç: Görselliğin Devinimli Yüzü
Çağdaş yapıtlar yaratmanın yolu da bu tür işlevlerle ilgilidir. Ve dönemin sanatının bizden beklediği anlatım dili de budur. Kandinsky, Modigliani, Miro bulundukları çağı tanımlamakta ustaydılar, bilgeydiler. Sanatlarına felsefe eklemişlerdi. Görsel Sanatlar’ın bütün sanat alanlarıyla olduğu gibi, felsefeyle de yakın bir bağı vardır yapısı gereği. Bu düşünceyi geçerli kılan şey çağdaşlık kavramıdır. Her dönemin kendi biçim...
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Sinemaya şiirsel gözle bakmak bence akılcı bir şey. Çünkü her şiirin bir görüntüselliği söz konusu olduğu için, genel anlamda 'şiirdeki görüntüyü yakalamada' sinema çok iyi yardımcı olacaktır bize.
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Öncelikle söylemeliyim ki, sinema sanatı üzerine ‘felsefi yazı yazmakla’ sinema eleştirmenliği aynı şey değil. Ayrıca sinemanın bir ‘görsel sanat’ olduğu bazen sinemacılar tarafından da sık sık unutuluyor. Bu nedenle, filmlerin teknik yapılarını değil de ruhlarını okuyan bir ‘yazan’ olmak istiyorum. Felsefi yapı, görsellik, çağla uyum gibi niteliklerin peşindeyim. Bir bakıma Mauvais Sang’la [Carax/ 1986] başladığını...
EDEBİYATIN GÖRÜNTÜSEL YAPISI
Edebiyat yapıtları, yazarın görebilme yeteneğine bağlı olarak -az ya da çok- görsellik içerirler, okur imgeleminde. Burada düş gücü devreye girer doğal olarak. Bizden örneklersek, Murathan Mungan‘ın “Sahtiyan”ı buna önemli bir örnektir. Selim İleri‘den Yaşar Kemal‘e, ondan Orhan Pamuk‘a kadar, anlatım biçimiyle bize görsellik sunan yazarlar vardır. Burada elbette evrensel yazarların ‘sözcüklerle görüntü çizmesi’ inkâr edilemez bir gerçeklik....
SEVGİYE KURŞUN (ŞİİR)
rast gelmesin anneler yuvası yolunda boynu inci bir kuğu, rengini rüyalarından almış bakışları kasvet dolu ..çocuklar kalbine, rast gelmesin ilkel aynalardan artakalmış bu sürek avı yıllar yılı her yanı kurşun yarası yurdum. rastgelmesin yoksullar mahallesi çocukları yüzüne namlusundan fırlayıp hedefini arayan mermi, rast gelmesin anneler büyükşehir saat kulelerinden...
ESTETİĞİN FELSEFİ DÜŞLERİ
Klasik tarz sanatın egemen olduğu dönemlerde realizm adına görkemli yapıtlar üretildi. Çağ, ‘dönem dönem’ değiştiğinde ise yenilikçi sanatı önemseyenler, fütürizme gönül verenler, eskiyi tekrarlamanın gereksizliğini, belki de olanaksızlığını görebiliyorlardı. Zaten toplumsal, siyasi, politik değişimler ve sosyal gelişme noktalarının varlığı, yeni sanatçıları döneme uygun yapıtlar üretme çabalarına zorladı. Örnekse, empresyonizmin ilk aldığı tepkiler onları yollarından çeviremedi....









