VAN GOGH’UN 90. ÖLÜM YILI: MÜŞFİK KENTER’İN NEW YORK MACERASI

New York’taki Türk toplumunun bazı kişileri; New York tarihinde ilk defa bizim oyunun oynandığı aynı gece, aynı saatte bedava bir yemek verdi. Amaçları Müşfik Kenter gibi bir sanatçının tek gece için ayaklarına kadar gelip oyun sunmasını sabote etmekti.

13 yıl evvel 15 Ağustos tarihinde yaşama gözlerini kapayan Müşfik Kenter bence Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi tiyatro ve sinema oyuncusudur. New York’ta yaşarken aklıma çok iyi dostum olan Müşfik Kenter’i New York’a davet etmek geldi. Onun muhteşem oyunculuğunu Amerikalı -çoğu tiyatro veya sinema dünyasından olan- arkadaşlarıma göstermek istedim. hani bakın bizimde böyle muhteşem bir oyuncumuz var demek istiyordum. Nasıl bir organizasyon olabilirdi?

Türk toplumunla fazla iç içe değildim. New York’ta tanıdığım sayılı Türklerden biri olan değerli arkadaşım Kamil Yüceoral’ı aradım. (daha sonraları Türkiye ye dönüp Başbakan müsteşarı oldu) bu sanat sever arkadaşım Müşfik Kenter’in oyunlarının ne kadar büyük bir sanat olayı olabileceğini hemen değerlendirdi. Beraber böyle bir geceyi düzenlemeye karar verdik.

Bu arada Müşfik Kenter’in tek kişilik oyunları olan Van Gogh ve Orhan Veli’yi oynamasını düşünüyorduk. Tabii ilk iş Müşfik Abiyi telefonla aradım. seni New York’a davet etmek istiyorum dedim. Olur gelir oynarım tabii, yalnız seni uyarıyım benim abim orada yaşar, bana daha önce çok gel diye teklif ettiler. Hepsine hayır dedim. Onu bil... diye ekledi. Bu uyarısını o anda önemsemedim fakat daha sonra Müşfik Abinin o uyarısının değerini çok iyi anladım.

Bu arada, Müşfik Kenter’in Van Gogh oyununu oynaması ile ilgili çok önemli bir bağlantı bulduk. Randevuları aldık. Kendimizi Hollanda konsolosunun karşısında onun odasında bulduk. Müşfik Kenter Van Gogh oyununu oynuyordu. İçinde bulunduğumuz yıl Van Gogh un 90. ölüm yılıydı. Van Gogh 1899 temmuzunda ölmüştü. Biz 1989 Ağustosunda. Konsolosa Van Gogh‘un ölüm yılı anısını New York’ta biz başlatıyoruz, Van Gogh tiyatro oyunu Türkiye’nin en önemli tiyatro aktörü tarafından ekim başında New York’ta oynayacak dedik. Konsolos çok şaşırdı ve sanırım Hollanda’dan evvel ilk siz Van Gogh’u anma törenlerini başlatıyorsunuz dedi.

Ekimin ilk haftasının cumartesi gecesi için geniş bir tiyatro sahnesi bulunan, aynı zamanda merkezi yerde olan Hunter Koleji’nin tiyatro salonunu tuttuk. Bu arada Müşfik Kenter Türkçe oynarken kulaklıklarla oyunu simultane İngilizceye çevirerek gelen, yabancı konukların oyunu izlemelerini sağlayacak olan ses sistemini o gece için tuttuk. Bu arada o sistemin ister bir kişi için, ister bütün salon için olsa da aynı fiyata kiralandığını o zaman öğrendik. Kiralama bedeli bütün tiyatro salonunu bir gece için kiralama ücretinden dört kat fazlaydı. Bu büyük tutarın ödenmesine bir Türk sanatçının oyun gücünü göstermek  -ki benim bu geceyi organize etmemde ki ilk neden- için katlandık.

Salonun üçte biri yabancılarla doldu. Ve onlarda kulaklıklarla İngilizce dinleyerek sahnede ki oyunu hayranlıkla izlediler. Özellikle davet ettiğim New York’lu yapımcı ve yönetmen dostlarım Müşfik Kenter’in oyununa hayran kaldılar. “Çok büyük bir aktör” dediler. Bunu diyenler arasında New York’un önemli tiyatro ve sinema kişileri  bulunuyordu. Ben amacıma ulaşmıştım.

Fakat bunu sağlamak kolay olmadı. Önce New York’ta ki bu gece yanında Toronto’da ve Rochester’da Türk topluluklarına da bu oyunları, Van Gogh ve Bir Garip Orhan Veli’yi de sunalım fikri doğdu. Müşfik Kenter gelmişken bütün Türkler bu şanstan yararlasın istedik.

Trajikomik aynı zamanda çok düşündürücü olaylar o zaman başladı. Toronto’daki Türkler hemen orada çok güzel bir tiyatroda bir gece Garip Orhan Veli’yi oynamasını organize ettiler. Rochester Türk Derneği ile Kamil telefonla görüştü.

şu anda bütün dernek üyeleri burada, hopörlöre koyabilir miyim hep birlikte konuşalım

– tabii ben de Fehmi Gerçeker’le buradayım, oda Müşfik Kenter’in arkadaşı… onu davet eden… o da dinler bende hopörlörü açıyorum.

– biz bu saatte konuşalım istedik 8 kişi bütün dernek buradayız,  biz burada bir geceliğine Rochester Broadway tiyatrosunu tutabiliriz. Orası en eski ve bilinen tiyatrodur

-çok iyi olur. Müşfik Abiye yakışan bir yer olmalı…

– evet öyle buranın en eski en ünlü tiyatrosu burada oldukça iyi bir Türk toplumu var. Biz arada bir etkinlikler düzenliyoruz. Çok iyi olur.

-evet.

– hemen duyurumları yaparız… bence bütün salon dolar…Türkçe değil mi oyun?

– evet Türkçe, tek kişilik oyun…

-harika, hemen yapalım.

-tamam yalnız Müşfik Abi, onu buraya davet eden Fehmi Gerçeker ile gelecek oraya… Toronto’ya da Fehmi Bey ile gidecekler.

– kaç gece kalırlar burada?

– sadece bir gece kalırlar. Oyunun oynanacağı gün gelirler, oyun sonrası o gece kalırlar öbür gün akşama New York’a dönerler

– tamam ben burada otelde dört oda ayırayım

-neden dört ?

– Ee Müşfik Beye, Fehmi beye, Orhan beye ve Veli beye… her birine bir oda

 

Kamil ne diyeceğini bilemedi, ben de öyle bakıştık. Anlaşmıştık, Orhan Veli’yi bilmeyen yere Bir Garip Orhan Veli oyununu götürmenin anlamı yoktu. “ tamam daha sonra ararız sizi” dedik. Rochester’ı listeden çıkardık.

Olaylar bitmiyordu. Simultane ses düzeni için görüşmeleri yaptık. Sistemi oyun gecesi için tuttuk. Teknisyenlerle geliyorlardı. Kuliste ses geçirmez bir oda kuruldu. Bu odadan text İngilizce olarak okunacaktı. Özel odada İngilizce oyunu okuyan kişi önündeki monitörden Müşfik Kenter’i izleyecek ve Türkçe oynadığı oyunu, senkronize olarak İngilizce okuyacaktı. Böylece gelen Amerikalılar ve yabancılar oyunu izlerken İngilizce olarak oyunu duyacaklardı. Her şey rahatça hazır oldu, New York’ta yaşayan tiyatro ile ilgili bütün Türkler yardımımız gelmişti. O dönemlerde tiyatro eğitimi alan Nedim Saban (sonra Türkiye de tiyatro kurdu), Ertuğrul Ateş (daha sonraları ünlü bir ressam oldu) başta bütün tiyatro sevenler etrafımızdaydı. Güzel bir iş bölümü ile herkes kendi görevini yapıyordu.

Fehmi Gerçeker, Müşfik Kenter, Niyagara Şelalesi

Yalnız büyük bir sorun belirdi. Van Gogh oyunu İngiliz yazar Gordon Smith  tarafından yazılmış Türkçeye Ülkü Tamer tercüme etmişti. Bize oyunun İngilizcesi gerekiyordu. Kulaklardan İngilizce olan text okunacaktı. Müşfik Abi’yi arayıp gelirken İngilizce texti de getirmesini rica ettim. Ben de yok İngilizcesi ama Ülkü’yü arar ondan alırım dedi. O zamanlar internet olmadığından bir yazılı metin sadece postayla gönderilebiliyordu. İstanbul dan New York posta bir hafta on günde geliyordu. O günlerde Ülkü Tamer İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış biz ve Müşfik Abi kendisine erişemedik. Bu arada İngiliz Yazarlar Birliği ile temasa geçip Gordon Smith’i bulmaya çalıştık. O yönden de bir neticeye varamadık. Çaresizdik elimizde Türkçesi olan oyun textini esas yazıldığı İngilizce ye çevirmeye karar verdik. Oyun gecesi yaklaşıyordu;  yapacak bir başka yol görünmüyordu. Komik ama esası İngilizce olan oyunu Türkçe çevirisinden İngilizceye çevirdik. O zamanlar eğitimi için New York’ta bulunan Örsan Öymen (daha sonra profösör olup felsefe kitapları yazan ve üniversitelerde dersler veren) ve kendisine yardım eden Melih Kaylan’la (o dönemde Financial Times yazarı olan) iki gün iki gecede hiç uyumadan Gordon Smith in esasında İngilizce olarak yazdığı  Van Gogh oyunu İngilizceye çevrildi. Bilmem dünyanın başka yerinde buna benzer bir olay yaşanmış mıdır? Oyun gecesi simultane kulaklıklardan okunan İngilizce oyun metnimiz hazırdı.

Müşfik Kenter’in New York’a gelip oynamasındaki gariplikler devam etmekteydi.

“biz o kadar davet ettik gelmedi. Fehmi Bey kim oluyormuş” diyen New York’taki Türk toplumunun bazı kişileri; New York tarihinde ilk defa bizim oyunun oynandığı aynı gece, aynı saatte bedava bir yemek verdi. Amaçları Müşfik Kenter gibi bir sanatçının tek gece için ayaklarına kadar gelip oyun sunmasını sabote etmekti. O zaman Müşfik Abinin ilk görüşmemizde beni uyardığı sözler aklıma geldi. “beni oraya çok davet ettiler ama gitmedim…ilk defa geleceğim”. İnanamadım. Yıllardır yurt dışında yaşadım. Başka hiç bir ülkenin toplumunda böyle bir olay görmedim, duymadım. Azınlıkta olan toplumların ilk görevi kendi ülkelerinden gelen kişileri bulundukları yabancı ülkede korumak, desteklemek oluyor. Biz de ise tersi.

Başka bir büyük şaşkınlıkta oyun gecesi yaşadık. Oyunu izlemeye tanıdığım bütün New York’lu tiyatro ve sinema kişilerini davet ettim. Hemen hepsi o gece geldiler. Salonun üçte biri Amerikalı ve yabancılarla dolmuştu. Üçte ikisi ise Türklerle doluydu. O gece yaşananlar ayrıca bir komedi filmi olabilir. Ben onlardan hiç söz etmeyeceğim. Bir gün film olarak izlersek, heyecanını bozmayalım.

Fakat başka bir gerçeğe de değinmeden edemeyeceğim. O gece özel olarak davet ettiğimiz Hollanda Konsolosu ve konsoloslukta çalışanları tam kadro olarak geldiler. Hollanda’nın New York Konsolosu ön sırada Müşfik Kenter’den Van Gogh’u izledi. Aynı şekilde özel davet ettiğimiz Türkiye New York Konsolosu Müşfik Kenter in ilk (ve son) New York’taki tiyatro oyununa gelmedi. Ne denir ki?

 

(Hollywood Sırları, Fehmi Gerçeker, Doruk Yayınları ,2025)

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.